Bu kez işler biraz farklıydı.
Nasıl anlatacağımı bilmiyordum çünkü ben bile tam olarak anlamıyordum.
Korkunç bir yenilgiye uğradığımı zannediyorken ve kendimi bunun sonuçlarına hazırlamışken her şey bambaşka bir hale bürünmüştü.
Şu an sadece sınıfıma gidiyordum ama sadece bahçe boyunca ilerliyorken bile tanımadığım onlarca kız ve erkek bana gülümseyerek selam vermişti.
Hem panikten hem de ağrılarımın etkisiyle Banu'nun koluna girmiştim.
Sınıfa girmeden önce dayanamayarak onu kenara yönlendirdim.
"Banu ne oluyor, sen anlıyor musun?" dedim kafam karışık halde.
Onun da benden pek aşağı kalır yanı yoktu şaşkıkta ama en azından biraz daha durumu anlayabiliyor gibiydi.
"Deniz galiba bize saygı göstermeye çalışıyorlar. Koridorda herkes önümüzden çekiliyordu." dedi düşünceli ama rahat bir halde.
"Bak böyle davranmaları yani saygı göstermeleri dün hoşuma gitmişti ama kimseden böyle önümüzden çekileceksiniz gibi bir şey istemiyoruz ki. İstemedik değil mi?"
"Hayır tabi ki kimse dün de böyle bir şey söylemedi. Ama belki de Arda ve çetesi böyle alıştırmıştır onları."
Biraz rahatsız bir biçimde çevreme bakındım.
"Dert etme Deniz. Asıl derdimiz Arda. Bakalım bugün okula gelecek mi?"
"Merak içerisindeyim haydi sınıfa gidelim."
Arda ve arkadaşlarının yerleri hala boştu. Normalde kimsenin bizimle konuşmadığı sınıfta birkaç kişi selam verirken yerimize oturduk. O anda bazılarının eski yerlerinde oturmadığını fark ettim. Yer değiştirmişleri, bazıları bize yakın yerlere geçmişti.
O sırada önümüze yeni oturmuş olan bir kız bize döndü.
"Günaydın" dedi sevecen bir şekilde.
Biz hala alışamadığımız için Banu'yla önce birbirimize baktık sonra da "Günaydın" diye geveledik.
"Şey ben geçmiş olsun demek istedim. Eğer bir şeye ihtiyacınız olursa söyleyin olur mu?"
"T-tamam." dedi Banu. Kız da önüne döndü.
Neyse ki Tarihçimiz derse girdiğinde her şey hala aynıydı. Adam aynı şekilde tüm dünyadan ve spesifik olarak öğrencilerden nefret ettiğini yeni bir şekilde ifade ettikten sonra Osmanlı padişahlarıyla ilgili bir şeyler anlatmaya geçti.
Dersler geçerken ben de dinlemek ve anlamak için tüm çabamı harcıyordum. Onca saçma olay içerisinde ders dinlerken kendimi normal bir öğrenci gibi hissedebildiğimi fark ettim. Tek derdi sınavlar ya da sınıftan hoşlandığı çocuk olan normal biri gibiymişim gibi hayal edebiliyordum kendimi. Fakat tenefüs zili çaldığında işler tekrar tuhaflaşabiliyordu.
İkinci tenefüste tuvalete gittiğimde iki kız nasıl olduğumu sordu. Onların deyimiyle "dövüş dersleri" vereceğimi duymuşlardı ve katılmak istiyorlardı. Onlara kibarca isteyen herkese bildiğim kadarıyla yardım edebileceğimi söyledim.
Öğle arasında ise kantine tost almaya indiğimizde kızlı erkekli bir grubun bize el salladığını gördük. İçlerinden Mira hemen gözüme çarptı ve bir iki yüz daha yanılmıyorsam dünden tanıdıktı.
![](https://img.wattpad.com/cover/88507615-288-k653705.jpg)