"Yanlış yaptın küçük sürtük!"
Ov adam tam gözlerimin içine bakıyordu. Adamın bana hitap ettiğini anlayan Ali ona doğru hamle yapmak için çırpındı ama sımsıkı tutuluyordu.
"Kaybettirdiklerinin bedelini nasıl ödeyeceksin bilmiyorum ama acılı olacağından eminim."
Siktir. Artık emindim bunlar Rıza'nın adamlarıydı.
"Ne diyosun sen? Bu adam ne diyor Deniz?!"
Bu kadar tehlikli adamlarla aramı bozmam yeterince berbat değilmiş gibi şimdi Ali ondan gizlediklerimi öğrenmek zorunda kalcaktı.
Benden cevap gelmeyince Ali konuşan adama bağırmaya başladı. "Kimsiniz? Ne istiyorsunuz?"
Adam Ali'yi umursamadan sinirli sinirli sigarasını yaktı ve onu rahatlatmasını umar gibi içine çekti.
"Deniz cevap ver!" dedi Ali bu kez bana.
Bense sigara içmekte olan adama seslendim. "Onu bırakın, benim meselem bu!"
Adam beni hiç takmadı. Ali'yi bırakırlarsa polise gideceğini, ortalığı velvereye vereceğini düşünüyor olabilirdi.
Mecburen sinirden ve çırpınmaktan kızarmaya başlayan Ali'ye döndüm sessizce.
"Ali şey... Ben oldukça kötü bir şeye bulaştım."
"Farkındayım Deniz! İsersen girizgahı geç çünkü zaten gördüm onu!"
"Evet özür dilerim. Sadece, sadece çok paraya ihtiyacım vardı. Senin için, Asya için, babamın borçları için ve..."
"Babanın borçlar mı?!"
"Şey o başka bir hikaye. Para lazımdı işte, biliyorsun. Ve benim bildiğim tek şeyse dövüşmek. Elimden gelen tek şey bu."
"Olamaz olamaz..." diye mırıldandı Ali.
"Üzgünüm. Tek çarem buydu."
"Deniz buna bulaşmaman lazımdı! Ben bulacaktım parayı. Senin... Allah'ım, senin okulun var, önünde sınav var... Aman Allah'ım..."
"Özür dilerim ama sigortalı bir işte asgari ücretle çalışarak bu kadar parayı bulamayacağını biliyorsun Ali. Biz beklerken de zaman geçecekti. O kadar zamanımız yok."
Ali gözlerini kıstı ve başıyla, sigara içen sessiz adamı işaret etti. "Artık hiç zamanımız kalmadı sanırım."
Araba durduğunda önce bizimle konuşan adam dışarı çıktı ardından da bizi çıkardılar. Adam önden biz de kollarımızdakiler sayesinde arkasından ilerliyorduk.
"Söylesene, kimi buldun sen? Kimin mekanı burası?" diye fısıldadı Ali yanımdan.
"Dozer Rıza. " dedim sonra da mahçubiyetle dudağımı ısırdım.
Ali'nin gözleri kocaman açılmıştı. "Oha." dedi sessizce. "Halil'in en büyük rakibi."
Durumdan rahatsız olsa da Rıza'yı bulmamdan etkilenmiş gibiydi. Açıkçası ben de işime yarayacak bilgileri tesadüfler ve kader sayesinde öğrenmiştim.
Yürüdük yürüdük sonunda kendimizi Rıza'nın ofisinde onun karşısında bulduk.
Adam çok sakin ve her hareketiyle korkunç görünüyordu. Masasından kalktı ve önüne geçti. Gözleri bizim üzerimizdeydi. Bizi getiren tuhaf tip ise Rıza'nın masasının önündeki sandalyelerden birine oturmuş yeni bir sigara yakıyordu.
"Getirin." diye emir verdi beni başıyla işaret ederek.
Beni tutan adamlar kollarımdan çekerek onun yanına getirdi. Aramızdaki mesafe rahatsız edici derecede azdı. Bir şey söylemem gerekiyor muydu bilmiyordum ama ne söyleyebileceğimi bilmiyordum. Bu adam canı isteyince son derece korkutucu oluyordu belli ki.