Bin dolar.
Bin dolar.
Bin dolar.
Belki içinden tekrarlamaya devam ederse kendini zavallı iradesiz bir hain olarak görmeye bir son verebilirdi.
Chanyeol'un ödüllerinden birini daha kazanmak çok ilgisini çekmiyordu. İçlerinden en önemlisi ve Chanyeol'un en çok değer verdiği ödül olan GDisk'i zaten almıştı.
Hem onun koleksiyonundan ikinci bir ödülün kendisine geçmesi için örgü örmeyi gerçekten öğrenmesine ve büyük olasılıkla iddiayı kazanmasına yetecek kadar ders vermesi gerekirdi ve Baekhyun'un bunu yapmaya hiç niyeti yoktu.
Ama para...
Bin dolar büyük paraydı ve Tanrı biliyor ya, çok işine yarardı. Fakirlikle arasında bir tampon gibi gördüğü tasarruflarına eklenebilirdi.
Ama neden, neden böyle beklenmedik bir para öküzden gelmek zorundaydı?
Arkasını dönüp gitmesi gerekirdi. Aslında bunu denemiş ama pek uzağa gidememişti.
Chanyeol Penalty Box'ı dolduran yüksek sesli müziği bastırarak seslenip bu komik rakamı telaffuz ettiğinde Baekhyun yürümeye devam etmiş, arkadaşlarının ve içkisinin kendisini beklediği masaya dönmüş. Oturmuş, içkisini yudumlamış, sonra aşağı yukarı bir saat boyunca hiçbir şey olmamış gibi arkadaşlarıyla sohbet etmişti.
Dışarı çıkmak üzere Chanyeol'un masasının yanından geçerken Baekhyun durup onun kulağına eğilmiş, cömert ve muhtemelen kötü niyetli teklifine yanıt vermişti.
Bu utanç verici olayı kimsenin duymaması için fısıldayarak "Tamam" demişti.
"Önümüzdeki hafta örgü grubunun toplantısından sonra başlarız."
Durup Chanyeol'un cevap vermesini beklememişti çünkü Chanyeol'un tepkisini görmek, arkadaşlarıyla bir olup Baekhyun'un teslimiyeti karşısında kahkahalar atıp böbürlenmesine tanık olmak istemiyordu.
Şimdi ise onun Yün Ambarı'nın kapısından gireceği, örgü örüp dertleşen arkadaşlarının arasına katılıp Baekhyun'un, rüşvet teklifi karşısında iskambil kağıdından bir ev gibi dağılıverdiğini söyleyeceği anı bekliyordu.
Örmekte olduğu hırkanın kolundan bir silmek daha kaçırınca sessizce küfretti. Bir saatten kısa süre içinde beşinci yada altıncı kez saatine baktı. On dakika sonra toplantıları bitecekti yani Chanyeol ya çok geç kalmıştı ya da ders almaktan tamamen vazgeçmişti.
Baek kısmen rahatlamıştı. Chanyeol'a yardım etmeyi aslında hiç istemiyordu. Eğer fikrini değiştirip bu yarışmada yalnız başına mücadele etmeyi seçtiyse çok sevinecekti.
Alacağı bin doları özleyecekti tabii. Daha banka hesabına yatmamış olsa da Baekhyun paranın orada olduğunu, bakiyesini yükseltiğini hayal etmişti.
Toplantı bittiğinde Baekhyun hatırladığı kadarıyla ilk kez arkadaşlarının Penalty Box'a gidip içki içme tekliflerini reddetti. Kyungsoo ve Sehun onun çıldırdığını düşünüyormuş gibi baktılar ama Baekhyun başını sallayıp sonra konuşacaklarına dair söz verdi.
Yağmurluğunun yakasını kaldırıp kaldırımdan inmeye, arabasına yürümeye hazırlanırken Dahee'nin sesiyle durdu.
"Baekhyun hayatım" diye seslendi yaşlı kadın, hala tuhafiyecinin kapısının önündeydi.
Baekhyun içinden gelmese de kendini zorlayarak gülümsedi ve döndü.
"Selam Dahee. Sende onlarla Penalty Box'a mı gideceksin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMBAT
Fanfiction"Ben spor muhabiri olmak istiyorum, hem de çocukluğumdan beri. Beyzbol, basketbol, Amerikan futbolu, hokey, tenis, futbol, golf... hepsini seviyorum. Günün on iki saati spor istatistikleri beynimde dolaşıp duruyor." "Kalan on iki saatte ne düşünüyor...