Baekhyun, Chanyeol'un fısıldadığı teşekkür sözcüklerine mi yoksa yumuşak başlayıp gittikçe sertleşen beklenmedik öpüşüne mi daha çok şaşırdığına karar veremedi.
Kaybettiği iş için deliye dönerken bir anda nabzının hızlanıp konuyla ilgili tüm hormonların aşağı bölgelere hücum etmesi garip bir duyguydu ama Chanyeol'un onun üzerinde böyle bir etkisi vardı anlaşılan.
Bir an gözyaşları içinde ve öfkeliyken bir an sonra onun kollarına atılabiliyordu.
İnleyip kollarını Chanyeol'un omuzlarına daha sıkı sardı, bağdaş kurup otururken üst üste attığı ayak bileklerini açıp Chanyeol'u bacaklarının oluşturduğu aralığa adeta davet etti.
Bu kötü bir fikirdi, Baekhyun durumun farkındaydı. Beyni durmasını, Chanyeol'u reddedip daha ileri gitmeden kapı dışarı etmesini söylüyordu.
Ama bedeni, -ah o beden yok mu- aciz, hain, kalleşin tekiydi. Chanyeol'un ona sunduklarını ve daha fazlasını istiyordu. Daha önceki deneyimlerinden ona gece boyu, defalarca sunabileceği zevkleri biliyordu.
Chanyeol'un elleri ilerleyip pijamasının yumuşak pamuklu kumaşı üzerinden göğüs ucunu okşamaya başladı.
Chanyeol kıpırdamadı, belli ki Baekhyun'u yırtıcı bir hayvan kendisini ise onun avı olarak görüyordu. Kendisini, ceylanın peşindeki aslan olarak hayal eden Baekhyun gülümsedi.
"Peki ne bekliyoruz?"
"Hiçbir şey."
Chanyeol'un başını geriye itip öne uzanarak çıplak göğüsünü Chanyeol'un göğsüne bastırırken, dudakları da yüzünün güçlü, erkeksi hatları üzerinde dolaşmaya başlamıştı.
"Beklemeni söyledim, çünkü arka arkaya iki kez sorumluluğu senin alman hiç adil değil. Eğer bunu tekrar yapacaksak..."
Baekhyun kıpırdanıp Chanyeol'un, giysilerin içinde mahsur kalmış ereksiyonunun sert yükseltisine sürtündü.
"...ki kesinlikle yapacağız gibi geliyor bana, tabii senin itirazın yoksa, bir değişiklik yapıp idareyi ele almak istiyorum. Bir gecede on iki, onüç kez gelme şansı vermek istiyorum sana."
Chanyeol'un ciğerlerindeki hava boşaldı.
"Üzgünüm ne kadar denersen dene, bu hedefe ulaşamayacağım neredeyse kesin. Gönlüm bunu ister, inan bana, ama bedenim başaramaz. Genç ve istekli bir adam olabilirim, ama gecede on iki kereyi ben bile başaramam."
Baekhyun bir elini ikisinin bedenlerinin arasına sokup imalı ve azimli tavırla adamı okşamaya başladı.
"Peki denememin sakıncası var mı?"
Chanyeol'un kollarındaki, bacaklarındaki, karnındaki tüm kaslar asansör kablosu gibi gerilmişti.
"Nasıl istersen."
Baekhyun sırıttı. Sesindeki kayıtsızlığa rağmen Chanyeol'un nasıl gerildiğini hissediyordu. Onu o anda bırakabilir, heyecanlı, çaresiz, bir şans daha yakalayabilmek için çırpınır hale getirebilirdi. Pek çok açıdan ilahi adalet kavramına uygun bir hareket olurdu.
Birkaç hafta önce olsa Baekhyun bunu yapabilirdi. Adamı tahrik ettikten sonra çekip gitmekle, onu böyle sertleşmiş ve acı çeker, daha fazlası için yalvarır halde bırakmakla övünebilirdi.
Ama Park Chanyeol'a karşı hissettiği kin yok olup gitmiş gibiydi artık. Sanki Baekhyun hayatını sürdürmek üzere burada kalmış, kinci duyguları ise Hawaii'ye kısa bir tatile gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMBAT
Fanfiction"Ben spor muhabiri olmak istiyorum, hem de çocukluğumdan beri. Beyzbol, basketbol, Amerikan futbolu, hokey, tenis, futbol, golf... hepsini seviyorum. Günün on iki saati spor istatistikleri beynimde dolaşıp duruyor." "Kalan on iki saatte ne düşünüyor...