Baekhyun kahkahasını bastırdı. Hissettiği baskının bir anda kaybolması başını döndürmüştü. Uzun, eziyetli dakikalardan sonra ilk kez rahatlamıştı.
Chanyeol beraber geçirdikleri zamanın sona ermesini istemediği için o kadar mutluydu ki sehpanın üzerine çıkıp striptiz yapmaya başlayacaktı nerdeyse.
''Yani hem özel hayatımızda hem herkesin gözü önünde barışalım diyorsun''dedi Baekhyun dikkatli bir şekilde. Bir yandan da parmaklarını atkının üzerinde dolaştırmayı sürdürüyordu. Chanyeol uçlara saçak yapmıştı ve bu saçaklar sıkı örülmüş yerlerden daha yumuşaktı.''iddiaya girmeyi bırakıp kimin daha cesur olduğunu görmek için birbirimize çılgınca, utanç verici şeyler yaptırmaktan vazgeçelim diyorsun.''
''Evet'' diyen Chanyeol'un yüzünden hafif bir gülümseme geçti. "Bu konuda yenilgiyi seve seve kabul
ederim. Zaten medyanın farklı alanlarında çalışınca birbirimizi dürtme şansımız pek olmayacak."Gülümsemesi genişledi, baştan çıkarıcı bir ifadeyle Baekhyun'a göz kırptı.
"Saldırgan duygularımızı
başka yerlere yönlendirebiliriz. Belki Kama Sutra'yla falan ilgilenmeye başlarız."Kart bir zampara gibi kaşlarını oynatmaya başlayınca Baekhyun kahkahalara boğuldu. Gülerken
başını arkaya atıp kollarını Chanyeol'un boynuna doladı."Çok cazip bir teklif." diye mırıldandı.
Yüreğinden taşan sevincin gözlerine, dudaklarına ulaşmasını engelleyemiyordu
"Ama bir itirafta bulunmam gerek."
Chanyeol'un dudakları Baekhyun'un dudakları üzerine kapandı. Bu yumuşak sıcaklık önceki öneriden bile daha baştan çıkarıcıydı.
"Nedir?" diye sordu, bir yandan da Baekhyun'un dudaklarını hafifçe dişliyordu.
"Ben Japonya'ya taşınmak istemiyorum."
Chanyeol durdu ve geri çekilip Baekhyun'un gözlerinin içine baktı.
"Emin misin?"
Baekhyun evet der gibi başını salladı.
Hayatında hiç bir şeyden bu kadar emin olmamıştı.
"Taşınmak istediğimi sandım. Daha doğrusu bir şansım olursa taşınırım diye düşündüm ama sen Kore'de isen ben de gitmek istemiyorum zaten burada gayet iyi bir işim olduğu konusunda da haklıydın. Köşemde yazmayı gerçekten seviyorum, yakın zamanda bırakmak istediğimi
de sanmıyorum. Hem artık para ve gelecek konularında da eskisi kadar endişeli değilim, tabii senin
sayende."diye ekledi çarpık bir gülümsemeyle.
"İlerlemeyi, başka bir şeyler yapmayı çaresizce istiyor değilim. Buralarda kalıp hayatın beni nereye götüreceğini görmek istiyorum."
Chanyeol onu kendine çekip kollarını beline dolayınca atkı ikisinin bedenlerinin arasında kaldı.
"Peki buna benimle beraber yaşamak dahil mi?" diye sordu. Sesi alçak ve duyduğu arzunun etkisiyle
çatallıydı."Evet" dedi Baekhyun. Ne düşünmüş ne de tereddüt etmişti. Düşünmesi gerekmiyordu zaten, her hücresi ayağa kalkmış mutluluk dansı yapıyordu sanki.
"Ama senin yanına taşınmayı kabul etmeden önce evini görmem lazım." dedi.
bir yandan da işaret parmağıyla Chanyeol'un göğsünü dürtüyordu.
"Evine hiç gelmedim. Hamam böceği kaynayan, kirli donlarla dolu bir yer olmadığını nereden bileyim?"
"Bana haksızlık ediyorsun." diye homurdandı Chanyeol. Dudakları hoşnutsuzlukla kıvrılmıştı.
"Sağa sola iyice bakmadan bir şey diyemem. Eğer gördüklerim hoşuma gitmezse ya sen buraya taşınırsın ya da ikimize yetecek kadar büyük başka bir yer bakarız. Olur mu?"
"Bir şartla."
Chanyeol gözlerini kıstı, gözlerinin koyu derinliklerinde yırtıcı hayvanları anımsatan bir pırıltı
göründü. Bir endişe dalgası Baekhyun'un karnında düğümlendi, içgüdüleri başının dertte olduğunu
söylüyordu.Dilini kurumuş dudaklarında gezdirip bir nefes aldı ve kendini Chanyeol'un o an yapabileceği veya söyleyebileceği şeylere hazırladı.
"Neymiş o şart?"
"Yeni eve iyice yerleşene kadar burayı bırakmayacağız."
Baekhyun'un duymayı beklediği şey bu değildi.
"Neden?" diye sordu, kafası karışmıştı.
Aralarında sıkışmış olan atkıyı alıp Baekhyun'un boynuna doladı, sonra onu kendine çekip uzun uzun, kendinden geçmesine sebep olacak şekilde öptü.
Baekhyun Chanyeol'un ellerinin kollarına kaydığını, atkının da ona eşlik ettiğini zar zor fark etti.
Oltadaki bir balık gibi soluksuz kalıp hava almak için uzaklaşırken Chanyeol'un kendisine muzip bir
gülümsemeyle baktığını gördü.Atkıyı bileklerinde hissetti. İki eli de arkasındaydı ve yumuşak yünün düğümlenmesiyle bir araya gelip belinde zapt edilmişlerdi.
"Çünkü o zaman bunu yapabiliriz."
Chanyeol sağlamlığını denemek için atkıyı biraz sıktı.
"Tabii bunu da."
Baekhyun'un dudaklarını tekrar esir aldı. Onu tadıyor, sahipleniyor, mahvediyordu.
Başını kaldırdığında Baekhyun adeta eriyip bitmişti ve Chanyeol'un onu tutması sayesinde ayakta durabiliyordu.
Chanyeol'un dudakları teninde dans etmeye, çenesinde, boynunda, elmacık kemiklerinde, gözlerinin
hemen altında dolaşmayı sürdürdü."Belki önce Örgülerin Efendisi adını almana neden olan şeyleri
yaparız."Baekhyun'un bedeninden ani bir arzu dalgası geçti, duyduğu istekle kasları adeta sıkı düğümler haline geldi.
"Bilemiyorum." diye mırıldandı.
O anda konuşmayı başardığı için kendine şaşıyordu.
"O ismi hak etmemi sağlayan şeyleri kaldırabileceğinden emin değilim. İşin içinde kırbaçlar, zincirler, bana itaat ettiğini gösterecek şeyler olabilir."
Chanyeol'un bir kaşını kaldırması, Baekhyun'un onu yere yatırıp üzerine tırmanma ve bacaklarının
arasındaki sızlamayı giderme isteğini daha da arttırdı."Senin vereceğin her türlü cezaya katlanırım Baekhyun." diye karşılık verdi Chanyeol.
Baekhyun onun doğruyu söylediğinden bir an bile şüphelenmedi.
O zaman güzel bir fikir bu.
Çok iyi bir fikirdi. Olağanüstü bir fikirdi. Gelmiş geçmiş en iyi fikirdi.Sakin bir şekilde "Güzel" diye fısıldadı Chanyeol. "Onları sonra yaparız ama şu an benim insafıma kalmış durumdasın."
Chanyeol kendi topuğunu Baekhyun'un ayak bileğinin arkasına taktı ve bu çelmeyle onun kanepeye yavaşça, sırt üstü düşmesine neden oldu. Kendini de kanepeye atıp eziyetten farksız bir yavaşlıkla pijamalarını çıkarmaya, birbirlerinden nefret etmeyi bırakıp sevmeye kalkıştıklarında neler olacağını göstermeye başladı.
Mmmmm.
Baekhyun, Chanyeol ile mücadele etmek yerine onunla beraber hareket etmeyi sevecekti galiba.
Hem de çok sevecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMBAT
Fanfiction"Ben spor muhabiri olmak istiyorum, hem de çocukluğumdan beri. Beyzbol, basketbol, Amerikan futbolu, hokey, tenis, futbol, golf... hepsini seviyorum. Günün on iki saati spor istatistikleri beynimde dolaşıp duruyor." "Kalan on iki saatte ne düşünüyor...