Bahar Dansı

4.7K 414 928
                                    

"Gerçekten buradan çıkmamıza izin vereceğini mi düşünüyorsun ? Engellemek için her şeyi yapacaktır." dans etmeye devam ederken bir yandan da bir çözüm yolu bulmaya çalışıyorduk. "Neler yapabileceği umrumda bile değil Alison. Bir an önce buradan çıkmalıyız. Bir dakikaya bile tahammülüm kalmadı." diye fısıldadığında gözleriyle etraftaki savaşçı korumaları inceliyordu. "Şu andan mı bahsediyorsun sen ? İntihar olur bu Percy." dediğimde bakışlarını bana odakladı. "İki hafta sonra o şeytanla evli olacaksın ve benim buna izin vermeye hiç niyetim yok Alison. Ariçem'e dönmemiz gerektiğini söylemedim. Buradan bir an önce çıkmamız gerektiğini söyledim. Dünya'da izimizi kaybettirmemiz daha kolay olur." diye fısıldadı. Benimle aynı şeyi düşündüğünden emin de olsam ilk dile getiren ben oldum "Tabi geriye bir Dünya kaldıysa."
***
"Sadece seni izliyorlar Alison. Seni Dard'ın yanına götürdüğümde bir süre onunla dans etmeye devam et. Yaklaşık bir 15 dakika. Ardından rahatsız olduğunu ve odana geçmek istediğini söyle. Korumalar bizim katta kapıda durmuyorlar. Merdivenlerin başında bir çift olarak bekliyorlar. Bu merdivenleri kullanmayacağız demektir." onu dinlesem de dikkat çekmemek için yanımızda dans eden çiftlere gülümsemeye devam ediyordum. "Merdivenleri kullanmayacağız ne demek Percy ?" dişlerimi sıktığımı fark etmemiştim bile. "Pencereden çıkacağız Alison. Umarım tırmanma eğitimlerinde iyisindir. O elbiseyle bir şatonun en üst katından aşağıya inmek zor olacak." gülümseyerek beni izliyordu. Gözlerinde ne bir korku vardı ne de endişe. Aksine geldiğimiz günden beri ilk kez onu bu kadar mutlu görüyordum. "Ne ? Ne var Alison ? Neden öyle bakıyorsun ?" diyerek kaşlarını kaldırdı. Gülümsemeye devam ediyordu ve onu böyle görmek beni daha da suçlu hissettirmişti. "Benim yüzümden tüm bunlara katlanmak zorunda kaldın. Benim yüzümden buraya hapsoldun. Bana güvendiğin için..." diye fısıldadım. İki eliyle yüzümü avuçlarının arasına alıp başını hafifçe eğdi. "Hala güveniyorum Alison. Tekrar o güne dönebilsem  tekrar aynı kararı verirdim. Sen tek kurtuluşumuzsun. Benim hala güvendiğim ve inandığım tek şey bu. Sonuna kadar da yanında olacağım istesen de istemesen de. Ve o sarı şeytanla evlenmene de asla izin vermem." diye fısıldadı. Ardından bir anda dikleşip ifadesini değiştirdi. "Dard , hey ? Sanırım sıra sende. Sonra görüşürüz Alison." diyerek yanımdan geçip gitti. Gözyaşlarımı hızlıca yok edip Dard'a çevirdim bakışlarımı. "Merhaba , nereye kayboldun ?" diye sorduğumda gülümseyerek elimden tutup reverans yaptı ve dansa başladık. "Ufak işler büyük sıkıntılar çıkarıyor diyelim. Seninle ilgilenemediğim için özür dilerim ama Percy ile iyi olacağını düşündüm." diye fısıldadı. Gülümseyerek "İyi anlaşmanız benim için daha kolay olur Dard." diye cevap verdim. Hem onun dikkatini farklı bir şeye odaklamaya çalışıyordum hem de kafamı dağıtmaya çabalıyordum. "Sen nasıl istersen." diyerek çeneme dokundu. Gülümseyerek beni izlemesi rahatsız edici olsa da şu an yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Percy her ne planlıyorsa ona olabildiğince zaman kazandırmak zorundaydım. Müzik değiştiğinde Dard yavaşça geri çekilerek "İçecek bir şeyler ister misin ?" diye sordu. Başımla onaylayarak tam karşımızda duran boş masaya doğru ilerledim. Oturduğumda Dard'ın hareketlerini izlemeye başladım. Herkes onunla konuşmak için can atıyordu. Arisler söylediklerini dikkatle dinliyor ve onunla konuşmaktan onur duyuyorlardı. Herkese kibar bir şekilde davranması da Dard'a karşı sert olmamı zorlaştırıyordu. İçecekleri iki eline alarak bana doğru yürümeye başladığında gerçekten gülümsüyordu. Ama gülümsemesinin ardında bana söylediği yalanların olması beni iki arada bırakıyordu. Evet bana karşı her zaman çok iyiydi ama yaptıklarını unutamıyordum. Anlık vicdan azabı yaşasam da geçmişi hatırladığımda ve bugün hala sır saklamaya devam ettiğini düşündüğümde kendime acı çektirmekten vazgeçiyordum. "Portakallı ? En sevdiğin diye hatırlıyorum." içeceği uzattığında gülümseyerek kadehi kavradım. "Gerçekten bu kadar kolay olacağını düşünmemiştim Alison. Evet uzun sürdü buraya alışman. Ama bana bu kadar iyi davranacağını düşünmezdim. Zorluk çıkaracağından adım gibi emindim diyebilirim. Pek de uysal bir kız olduğun söylenemez." diye gülümsedi. İstemsizce kıkırdayıp içeceğimden bir yudum aldım. Sonra o an aklıma nereden geldiğini anlamasam da dudaklarıma gelen ilk soruyu sordum : "Neden ben Dard ? Bu salondaki her kız seninle birlikte olmak için can atarken neden ben ? Ruh'un kızı olduğum için mi yani sadece güç için mi ?" diye sordum. Soruma şaşırmış olmalı ki bir süre cevap vermedi. Sonra derin bir nefes alarak konuşmaya başladı. "Sevdiğin kişiyi seçebilir misin Alison ? Jason ile yakın olduğumuz zamanlarda seni bana her anlatışında kendimi seni hayal ederken buldum. Bunu ben seçmedim Alison. İstesem de seçemem." diye fısıldadığında onun adını anmış olmasından mı bilmiyorum kendimi gerçekten kötü hissetmeye başlamıştım. Gerçekten kötü hissediyordum. Başım dönüyordu ve midem bulanmaya başlamıştı. "Dard ? Dard ben..." diye fısıldadığımda titriyordum. O sırada salonun kapıları ardına kadar açıldı. "Ondan uzak dur ! Alison !" Percy bağırarak bana doğru koşuyordu ama onu bile net gördüğüm söylenemezdi. Yarı baygın halde toparlanmaya çabalıyordum. Dard hafifçe eğilerek gülümsedi.  "Zindana atın hemen !" diye bağırdığında korumaların hepsi Percy'nin üstüne yürümeye başladı. Kılıcını çıkardığını görebiliyordum. O kadar hızlı savuruyordu ki kılıcı sadece ince bir ip misali görüyordum. Etrafa saçılan kanlar , yere düşen kılıçlar , salondan kaçışan davetliler , çığlıklar... Percy'nin kılıcını atmasıyla sanki salonun dışında kocaman bir şelale varmış gibi su sesi gelmeye başladı. Bir anda tüm salonu dev dalgalar bastı ve Arislerin yarıdan çoğunun etrafını kaplayarak boğulmalarına neden oldu. Percy ıslak saçlarıyla tam karşımızda duruyordu. "Aferin Kahraman aferin ! Jason da artık aramızda olmadığına göre en iyisi sensin ! Tabi bunu bana borçlu sayılırsın. Apollon'u öldürmek pek de kolay olmadı. Zihnine girerek Alison ile tehtit etmem gerekti. Dizeleri hatırlıyor musunuz ? "Anahtar en güçlüye boyun eğecek...". Jason'ın tek zayıf noktası Alison'dı. Ve ölümüne de o sebep oldu. Alison'ı koruma isteği... Zavallı zayıf Jason..." kelimeler kulaklarımda çınlıyordu. Dard konuşmaya devam ettikçe boğuluyormuşum gibi hissediyordum. "Sendin ! Jason'ı öldüren sendin ! O gün orada karşımıza çıkma nedenin buydu. Teklifi kabul ettirmek için yaptın ! Seni..." Percy'nin cümlelerinin devamı gelmeden kapılar tekrar açıldı. Candance ve Canace içeri girdiğinde Dard'a selam vererek kapının önünde beklemeye başladılar. "Sizin çıkarınız ne ?" diye sorduğunda Percy'e cevap veren Dard oldu. "Onlar benim kontrolümde Percy. Aslında tanımaman çok yazık. Zihineflerle aranın çok da iyi olmadığını duymuştum." diye bağırdı. Zorlanarak da olsa ayağa kalktım ve adım atmaya çabaladım. İki üç adımdan sonra dizlerimin üstüne kapaklandım. Yavaşça başımı kaldırıp Percy'e baktığımda ifadesinde acı vardı. Bir anda yere yatarak başını iki elinin arasına aldı. Çığlıkları tüm odada yankılanıyordu. Nedenini anlamam pek zor olmadı. Zamanında Logan'ın da zihnini kontrol etmişlerdi , şimdi Percy'e de aynısını yapıyorlardı. "Dur... Dard lütfen dur." diye fısıldadığımda yanıma gelerek yüzünü yüzüme yaklaştırdı. "Durmamı mı istiyorsun ? Düğün bitene kadar arkadaşın zindanda kalacak. Ardından onu serbest bırakırım eğer kabul edersen teklifimi." diye tısladı. Acımasızlığı yüzünden okunuyordu. "Bırakın !" diye bağırdığında Percy'nin çığlıkları inlemelere dönüştü. Dard bana tekrar döndüğünde yüzünde bundan zevk alıyormuş gibi bir gülümseme vardı : "Düğünü erken bir tarihe alıyoruz Alison , mesela yarın. Tabi eğer kahramanının yaşamasını istiyorsan ?"

ARİÇEM 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin