Köprü

4.5K 349 740
                                    

İçeri girdiğimizde istemsizce bakışlarım Percy'e kaydı. Halinden gayet memnun bir şekilde gülümsüyordu. Tüm o galesiz tavırları , umursamaz halleri... Yaşadıklarını düşününce şu hali imkansıza yakın bir durumdu. İçinde bulunduğu tehlikeyi düşünmek bile istemiyordum. Lucifer'ın tek hedefi haline gelmek... Percy yüzyıllardır hayattaydı. Lucifer ile arasındaki olayların bin yıl öncesinde yaşandığını düşününce nasıl bu kadar zaman kaçmayı başardığını sormak istedim. Jason yavaşça koluma dokunduğunda irkilip bakışlarımı ona çevirdim. Bakışlarıyla Percy'i işaret ettiğinde ise bir an için daldığımı fark ettim. "Bir şey söylemek mi istiyorsun Ally ? Hey Ally ? Jason kahveye ne kattın ?" Jason omuz silkerek "Sanırım biraz dinlense iyi olur." dedi. Koluma girip beni üst katın basamaklarına sürüklediğinde "Kendine gel Alison. Gözlerini dikip bakmak zorunda mıydın ?" farkında bile değildim. Aklım Percy'nin geçmişine o kadar dalmıştı ki bakışlarımı sabitlediğimi fark etmemiştim bile.
***
"Jason nerede ?" ortak salonda oturmuş çantamı kontrol ediyordum. Percy kendini koltuğa bıraktığında irkilerek bakışlarımı ona çevirdim. "Neyin var senin ? Sabahtan beri tuhafsın ? Görevden mi korkuyorsun..." lafını kesmek için başımı iki yana salladım. Kaşlarını kaldırarak ısrar etse de bakışlarımı kaçırıp çantayla ilgilenmeye devam ettim. Jason ile konuştuklarımızdan sonra Percy'nin geçmişini düşünmeden duramıyordum ki Percy ile her karşılaşmam da aklım daha çok karışıyordu. Dysdaimon kanını taşımam beni bir şekilde Lucifer'a bağlıyordu. Bu kadar yıl yani Ariçem'e  ait olduğumu öğrendiğimden bu yana Lucifer'ın adını bile duymamıştım , meleklerin varlığından haberim yoktu ya da şeytanlar bana en ufak bir sorun çıkartmamıştı. Ben her şeyin üstündeki tek gücün Zaman Koruyucusu olduğunu biliyordum. Bana anlatılan bu kadarla sınırlıydı ki çevremdeki çoğu Aris'in de bildikleri bunlarla kısıtlıydı. Jason ve diğer herkes meleklerin ve şeytanların efsanelerden ibaret olduğunu düşünüyordu. Paeon sadece olan biten çoğu şeyi açıklığa kavuşturmuştu. Riddle ve Dios az buçuk konuya hakim olsalar da ikisi de daha önce böyle şeylerle karşılaşmadıkları için bize bahsetme gereksinimi duymamışlardı. "Alison ben ciddiyim." Percy dirseklerini dizlerine koyarak öne doğru eğildi. Geçiştirmek için "Jason hazırlanmak için yukarı çıktı. Paeon'ı soruyorsan herhangi bir fikrim yok ama sanırım Triptolemus'un yerini ve Zaman Koruyucusu'nu hapsettikleri yeri bize göstermek için o da göreve dahil edildi." bir çırpıda konuşsam da Percy birkaç saniye bekledikten sonra derin bir nefes aldı ve tekrar sordu. "Ally neyin var ? Keser misin şunu artık ?" dediğinde çantayı bırakıp "Lucifer ile aranda yaşananlar doğru mu ? Senin peşinde mi ?" Percy sanki kafasından aşağıya bir kova dolusu soğuk su boşaltmışım gibi bakıyordu. Kirpiklerini kırpmasını bile takip edebiliyordum. Sanki benim dışımdaki her şey birkaç saniye için ağır çekime alınmıştı. Dudaklarını açıp kapatsa da hiçbir şey söylemedi. Odadaki gerginlik üst düzeye ulaşmıştı. Tepki vermesi için içimden yalvarabilirdim. Kötü de olsa bir tepki verseydi... "Elaina ile dans etmiş gibi bir haliniz var ?" ikimizde aynı anda bakışlarımızı girişe çevirdiğimizde Anysia omuzlarını silkerek gülümsedi. "Noah ve Logan nerede ?" diye sorduğumda Percy'nin hala donuk donuk Anysia'yı incelediğini fark ettim. O ise ortamdaki sessizliği hiç umursamadan neşeyle gelip ortamıza oturdu. "Gören de sizi sürekli kavga eden çiftlerden sanar." kıkırdayarak çantasından bir kurabiye çıkardı. "Pek de farkımız olduğu söylenemez." Percy'nin fısıltı şeklinde söylediği şeyi duysam da tepki vermedim. Sorduğum soru karşısında hala şaşkındı. "Hey siz ikiniz ! Neyiniz var ?" hızla ayağa kalktığımda tek istediğim bir an önce ortak salondan çıkmaktı. "Ben bizimkilere baksam iyi olacak." çantayı kaptığım gibi dışarı fırladım. Kapıyı kapatıp arkamı döndüğüm anda "Ov ne şans !" Paeon ellerini cebine sokarak tatlı olduğu kadar ukala da olan tavrıyla gülümsemeye başladı. "Merhaba Paeon." hafifçe geri çekilip sol taraftan geçmeye çabalasam da önüme geçti. "Jason sanırım içeride değil." başımı iki tarafa sallayarak bu sefer de sağ tarafından geçmeye çalıştım. Yine önüme geçerek "Neden benden kaçıyorsun ?" sinirle durup birkaç saniye gözlerimi kapattım. "Senden kaçtığım falan yok , emin ol daha önemli dertlerim var Paeon. Ki burada beni benden daha iyi tanıyan tek sen olduğuna göre bunu bilmen lazım." bakışlarımı gözlerine sabitlediğimde Percy ile olan gerginliğim patlamak üzereydi. "Bir sorun mu var Alison ?" Paeon arkasını döndüğünde Jason direkt olarak ikimize bakıyordu. Omzunda sırt çantası vardı. Paeon birkaç saniye duraksadıktan sonra bakışlarını Jason'dan bana çevirerek "Sadece konuşuyorduk. Değil mi Ally ?" dedi. Başımla onaylayarak Jason'ın yanına gittiğimde Paeon da ortak salona girdi. "Hey iyi misin ?" Jason'a nasıl söyleyeceğimi bilemesem de kızacağından emindim. "Percy ile konuştum." anında ifadesi değişmişti. "Konuştum denilemez. Yani... Sadece sordum." yeterince pişmandım zaten. Noah ve Logan'ın ayak sesleri koridorda yankılanmaya başladığında Jason elimi tutarak "Şu görevi halledelim. Sonra konuşuruz." dedi.
***
Adımlarımı sıklaştırıp Percy'den olabildiğince uzakta yürümeye çabalıyordum. Paeon en önden gidiyordu. Triptolemus'u bulabilmek için büyüye başvurmak zorunda kalmıştık. Kirke'nin üstündeki işaretim bize fazlasıyla kolaylık sağlamıştı. Belirgin bir yer söyleyememişti. Sadece Triptolemus'a ait bir iz bulabileceğimizi söylemişti. Bu bile şu an için büyük bir umuttu. Elimizde hiçbir şey yoktu. Boşa kürek çekmeye eş değer bir arayış içerisindeydik. Kirke'nin haritada işaretlediği yer Ariçem'in kuzeyinde bulunan Kryo'nun en uç noktasıydı. Paeon "Orada herhangi bir canlı ile karşılaşabileceğimizi sanmıyorum." demişti. Jason ve Percy tam arkamdaydı. Paeon ile Pan hakkında konuşmak istesem de sanırım şu an pek doğru bir zaman değildi. Andela'nın konusu bile açılmazken Pan'ın adını kimse anmıyordu. Paeon'ın Pan'ın peşine düştüğü anı çok net hatırlıyordum ama sonrasında olanları hiçkimse bilmiyordu. Sessizliğimi korumaya karar verip Kryo'ya açılan geçide bakışlarımı çevirdim. Paeon arkasına dönüp bu taraftan diyerek geçidi işaret etti. Kryo'nun soğuğunu çok iyi hatırlıyordum. Andela'nın iklimi yumuşatmak için çevreyi nasıl ağaçlarla çevirdiğini de... Sanırım Kryo'ya son gidişim olacaktı. Ama içimden bir ses uzun bir süre eve dönemeyeceğimizi söylüyordu.
***
13 saat sonra
"Logan'ı çıkar ! Onu hemen buradan çıkar !" çaresizce Noah'a bağırıyordum. Her yer toz duman içindeydi. Jason'ı bulmak için tekrar tapınağa girdiğimde birisi sertçe bileğimden yakaladı. "Nereye gittiğini sanıyorsun ! Aklından bile geçirme Alison ! Ölü bir ihtiyarı yaşatmak için senin ölümüne izin veremem !" Percy'nin omzunda ve göğsünde derin kesikler vardı. Erinyslerin kırbaçlarının izleri... "Jason içeride ve başka çarem yok !" diye bağırdım. Her yer titriyordu. Yerde oluşan çatlaklar ve tavandan sürekli üzerimize düşen taşlar... Tapınak yıkılmak üzere olsa da Triptolemus'u içeriden çıkarmak zorundaydık. "Jason'ı dışarı çıkarken gördüm Alison , Paeon'ı dışarı çıkardı. Hadi burada kalamayız." bileğimi çekerek "O yüzden içeri giriyorum." dedim. Hızla koşmaya başladığımda çatlaklara basmamaya çalışıyordum. Devasa kanatları ve ürkütücü haliyle Lucifer'ın heykeli görüş alanıma girdiğinde ayin alanında sunakta yatan Triptolemus dışında kimse yoktu. Çabuk davranmalıydım. Tapınak yıkılmadan onu hayata döndürmek zorundaydım. Girişe sırtımı dönerek Amarande ile hafifçe bileğimi kestim. Akan kan Triptolemus'un alnına denk gelecek şekilde kolumu çevirdim. Ardından olan bitenler yakalayamayacağım bir hızda gerçekleşti. Aklıma gelen ilk sembolü çizdiğimde bedenimden çekilen gücü hissedebiliyordum. Benden cansız bedene akan enerjiyi... Boşta kalan bileğimde hissettiğim parmaklarla hızla dönsem de artık çok geçti. Güç akımı yön değiştirmişti. Büyü değişmişti. Triptolemus'u hayata döndüren ben değildim. Ben artık sadece bir köprü görevindeydim. Bileğimi tutan eli bırakmaya çabalasam da dengelenen enerjiyi hissediyordum. Percy'nin hayatına karşılık Triptolemus'un hayatı...

#Köprü

seval_karagoz gönlünü almam gereken biri var galiba 💙

ARİÇEM 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin