Hayal Kırıklığı

2.6K 214 22
                                    

Birini kaybetmek yani ölüm... Bir kişinin ölü olması bana her zaman garip gelmiştir. Sanırım bu böyle de devam edecek. Düşünsenize birkaç saat önce sizinle gülüp eğlenen , yanınızda olan belki de saniyeler öncesinde elini tuttuğunuz o kişi bir daha yanınızda olmayacak. Size bir daha isminizle seslenmeyecek , kızmayacak veya sizinle gülmeyecek... Yok olmanın diğer karşılığı. Nasıl olabilir değil mi her şeyiyle hayatınızda var olan biri nasıl yok olabilir ? Ve siz de nasıl kaldığınız yerden aynı şekilde devam edersiniz ? O kadar çok kayıp yaşadım ki sanırım her birinin arkasından eski Alison olmam pek mümkün değildi. Olamadım da zaten. Eksildim sürekli , geriye bana ne kaldığını soruyorsanız inanın ben de bilmiyorum ama umarım bana kalan Dünya'yı ve arkadaşlarımı kurtarmaya yetecek bir parçamdır.

"Alison'ın son hamlesi onları bir yıkıma uğrattı , Lucifer'ın ordunun büyük bir bölümünü tekrar toparlaması gerekecek. Umarım ona o zamanı tanımadan saldırmak için bir fırsat buluruz." Alex omzunu silkti. Noah ve Jason da onaylar gibi başlarını sallasalar da farklı şeyler düşündüklerini onları tanıyan biri hemen anlayabilirdi. Muhtemelen düşündükleri de Logan'dı. Logan ve Logan'ın ne kadar dayanabileceği. Savaşın ortasında Logan ve Anysia yardım çağırıp geri dönmüşlerdi ve bana kalırsa hiç geri dönmemelerini muhtemelen tercih ederdim. Anysia'ya baktığımda tüm gece ağladığını göz altlarındaki morluklardan çıkarabiliyordum. Oturduğum yerden kalkıp dışarıya kendimi atmak şu an benim için tek çare gibi gözükmüştü. "Dur bakalım hey nereye gidiyorsun ?" Percy peşimden gelip elini omzuma attığında hafifçe iç çektim. "Bilmem sanırım nereye gidersem gideyim kurtulamayacağım şeyler var." birkaç saniye hiçbir şey söylemeden durdu. "Ally onu kurtarmak için elimizden ne geliyorsa yapacağız. Ve korkmayı bırak o senin kardeşin , tanıdığım en güçlü savaşçılardan. Pes etmeyecektir." düşüncesi bile tüylerimi diken diken etmeye içimi ürpertmeye yetiyordu. Dard'ın ölümü ve Lucifer'ın ordusunun yarısından fazlasının yok olmasının ardından Lucifer Logan'ı da yanında götürerek kayıplara karışmıştı. Logan biz çocukken de benim yüzümden işkenceye maruz bırakılmış ve dört elementini kaybetmişti. Şimdi yine aynı şeyler yaşanıyordu. Tarih tekrardan ibarettir diye boşuna demiyorlar sanırım. "Başından beri aptallık ettim. Tek düşündüğümüz benim peşimde olmasıydı. Lucifer'ın kanı seninkinde dolaşacak derken kastettikleri de Logan'dı. En başından beri istediği ben değil Logan'dım. Logan'ın bedeniydi ve ben bunu göremeyecek kadar aptalım işte." Percy adımlarını yavaşlatıp "Bunu hiçbirimiz tahmin edemezdik Alison , asıl odaklandığı sen olduğun için istediği bedenin de seninki olduğunu düşündü herkes." sanki bütün Ariçem küçücük bir kutuydu ve beni de o kutuya sıkıştırmışlar gibi nefesim bedenime yetmiyordu. "Ya pes eder ve Lucifer onun bedenini ele geçirirse... Ben nasıl..." kelimeler boğazıma düğümlendi. Yapamazdım. Kendi kardeşimle savaşamazdım. İçinde her ne olursa olsun bana bakan karşımda duran Logan iken ben kendi kardeşimi öldüremezdim... "Hey hey hey , bu nasıl bir düşünce sen hiç olumluyu düşünmez misin Ally ! Tamam unut bakalım , hatta sen düşünme mümkünse olur mu ? Bu hafta içinde araştırmalara başlanacağı söyleniyor ama Jason ve Noah ve tabiki ben daha erken bir şekilde ayrılma düşüncesindeyiz. İlerleyen her saniye şansımız azalırken beklemenin manası yok. Paeon ve diğerlerinin de olduğu minik bir toplantı olacak bu gece. Jason genel planlardan ve görev kabulüne göre gruplardan bahsedecek. Gerekirse Ariçem'in her noktası aranacak Alison. Logan'ı geri getireceğiz ve sonra o kendini melek sanan koca kıçlı şeytanla benim bir hesabım olacak." son söylediklerine istemsizce kıkırdadım ve gülümsemem onu çok mutlu etti ki o da hemen sırıtmaya başladı.

Gece yapılan gizli toplantının ardından herkes görevleri kabul etmişti ve gruplara ayrılmıştı. Jason , ben ve Noah birlikteydik. Paeon , Percy , Anysia ve Alex de diğer grubu oluşturuyordu. Percy ve Paeon'ın anlaşabileceği konusunda şüphelerimiz olsa da Jason pek de üzerinde durmamıştı. Jason , Ariçem'i bölgelere ayırdığı haritaları masanın üzerine çıkardığında bu konu üzerinde ne kadar çalıştığını görebiliyordum. Logan'ın asıl gücünün toprak olması nedeniyle toprak elementine odaklanabileceği alanlarda gücü daha fazla olacağından onu zayıf bırakacakları bir bölge seçmeleri daha akıllıca olurdu. Zayıf olursa daha kolay pes ederdi ve daha kolay bedenini ele geçirirlerdi. Tabi bu ihtimali düşünmek bile istemiyordum. Jason kritik bölgeleri kırmızı kalemlerle işaretlemişti ikinci bakılması gereken kısımları turuncu daha düşük ihtimaldeki bölgeleri ise sarı. Percy kaşlarını kaldırarak "Adamın elementinin ateş olduğu ne kadar belli hep mi kırmızı tonlarını seçtin kardeşim." Jason ters ters birkaç saniye Percy'e baktıktan sonra haritaları anlatmaya koyuldu. İkisinin arasındaki atışma her zaman saçma bir şekilde beni rahatlatıyordu. Belki de normal günlük bir olay olduğu içindi. Pek hayatımızda normalliğe yer yoktu. "...en son her biriniz kamp alanına geri dönün. Anysia sen zaten biliyorsun nasıl gidileceğini..." dediğinde herkes usulca Anysia'ya döndü çünkü hiçkimse bu kamp alanının nerede olduğunu ve Jason'ın hangi kamp alanından bahsettiğini bilmiyordu. "Arene ve diğerlerinin..." Jason bizim anlamsız bakışlarımızı fark edince hiçbir şeyden haberimiz olmadığını fark etti. Arene'i gördüğünde ne yapacağını bilememişti ve yıllar sonra ilk kez Jason , Alex ve Arene bir araya gelmişti. Arene gidip yavaşça sarıldığında ise Jason yine pek bir tepki verememişti. Arene bizim yanımızdan ayrılırken savaş için hazırlık yapacaklarını söylemişti ve ihtiyacımız olduğunda orada hazır olacaklarının sözünü vermişti ama nereye gittiklerini söylememişti. Jason'ın sonrasında annesiyle irtibata geçmiş olma olasılığı vardı ama Arene'in Anysia ile nasıl bir bağı olabilirdi ki Anysia kampın yerini bizden önce biliyordu. "Sanırım Anysia size anlatmamış." Percy başını sağa sola sallayarak "Boş boş bakıyoruz farkındaysanız." dediğinde Anysia bakışlarını bana çevirdi. Öğrenilmesini istemiyor gibi bir hali vardı ya da sanki özür diliyormuş gibi. "Neler oluyor burada ?" Anysia'nın bu bakışını tanıyordum ve açıkcası hoşuma gittiği de söylenemezdi. "Anysia kampın yerini biliyor çünkü oradan gelme. İlk geldiğinde hiçbir şeyi hatırlamamasının sebebi de bu. Yani annem. Anysia , Arene'in baş savaşçısı. Arene bize yardım etmesi için onu göndermiş. Percy omuz silkerek "Ee bunu baştan söylesenize. Kadın bize en başından beri yardım ediyormuş." evet buraya kadar kızılacak hiçbir şey yoktu ama Anysia'nın neden bana öyle baktığını şimdi anlayabiliyordum. Rüyası gerçek oluyordu. 

Dionysos ve Jason'ı takip ederken bir yandan da Anysia ile Logan hakkında konuşuyorduk. Birlikte olmalarının üzerinden uzun bir süre geçmişti ve Anysia sanırım sadece Logan'dan bahsederken bu kadar gözlerinin içi gülüyordu. "Çocukluğunu hatırlıyor musun ?" dediğinde sorunun cevabı beni rahatsız etmişti. Logan sonradan hayatıma dahil olmuştu. Varlığından bile habersiz büyümüştüm. Ayrıldığımız zamanı ve öncesini hiç hatırlamıyordum. Logan hayatımdaki en kıymetli parçaydı. Bana bağlı tek parça. Öz ailem diyebileceğim tek parça. "Ben pek bir şey hatırlamıyorum Anysia. Hepimizin üstünde yapılan şu hafıza büyüsü..." Anysia durgunlaştığımı anladığında başını aşağı yukarı salladı. Tam olarak konuyu kapatacağını düşündüğümde ise bir anda kendisinden bahsetmeye başladı. Kimsenin bilmediği kendi geçmişinden... "Ben de pek bir şey hatırlamıyorum. Ara sıra gelen görüntüler dışında." Jason ve Dionysos bizden biraz daha uzaklaşmıştı. Konuştuklarımızı duymadıklarından emindim. Merakla Anysia'ya döndüğümde "Nasıl görüntüler Anysia ? Bir dakika geçmişe dair mi ? Senin geçmişine ?" Anysia anlatıp anlatmamak arasında gidip geliyordu. Tedirgin bir şekilde Jason ve Dionysos'u son kez kontrol ettikten sonra "Kesit kesit. Bazen objeler bazen bazı mekanlar ve insanlar..." ormanlık alana girdiğimiz esnada Jason arkaya dönüp sessiz olmamızı işaret etti. Başımla onaylayıp sesimi alçalttım. "Anysia biraz daha açar mısın genel konuşmayı bırak neler oluyor ? Bu tedirginliğin niye ?" Anysia yavaşça durdu gözlerinde yaşlar vardı. Bir anda bu duruma nasıl geldi olay anlamasam da korkuyla söyleyeceklerini bekliyordum. "Sarışın bir kadın , mavi gözlü sarışın bir kadına hizmet ediyordum. Savaşçıları vardı. Neredeyse bizim bütün ordumuzun beş katı kadar savaşçı... Bir de sürekli yanında dolaşan kendisi gibi giyinen 4 farklı savaşçı daha... Yaşlı bir adamın beni bir kapıya götürdüğünü hatırlıyorum. Sonrasında sizin yanınızda buldum kendimi. Oraya geri döneceğimi gördüm Alison sorun nasıl döneceğim. Ally... Ally ben... Logan'ın cesedini geri götürüyorum." son sözleri suratımda tokat etkisi yaratmıştı.

"Başından beri biliyordun !" bağırmaya başladığımda herkes afallasa da Anysia olan biteni anlamıştı. "Yemin ederim bir alakam yok Alison ! Ona asla zarar vermem asla !" hem ağlıyordu hem de yalvararak geri çekiliyordu. Korktuğu belliydi. Korkmalıydı da. "Eğer ona en ufak bir şey olursa seni kendi ellerimle öldürürüm duydun mu beni !" değiştiğimi hissedebiliyordum. Anysia'nın gözlerindeki dehşete düşmüş ifadeden de bunu fark edebiliyordum. "Seni kendi  ellerimle öldürürüm !" odayı kaplayan karanlık ve daha doğrusu benim tüm bedenimi kaplayan o sonsuz karanlık... Ne yaptığımı fark etmem için Jason'a bakmam yeterli olmuştu. Evet odadaki herkes korkuyla bana bakıyordu ama Jason'ın ifadesindeki korku değildi. Üzüntüye daha yakındı hatta hayal kırıklığına... Tekrar Anysia'ya döndüğümde yere kapaklanmış hıçkırarak ağlıyordu. Sanırım ilk kez bu kadar utanmıştım. Kendimi dışarı attığımda koşmaya başladım. Ormanlık alana girdiğimde de durmadım. Nefesim tükenene kadar koştum ta ki onun sesini duyana kadar.

ARİÇEM 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin