"Buldum seni."

1.7K 125 71
                                    

Hermes...

En başından bu yana yan yana olduğumuz insanların aslında tam karşımızdakiler olduğunu bu kadar geç öğrenmemiz...

Sanırım Jackson'ın Zaman Koruyucusu olduğunu öğrendikten sonra Pan'ın aslında Hermes'in ta kendisi olduğunu ve tek derdinin erkek kardeşimin kalan ruhunun son parçasını da yok etmek olduğunu öğrenmek her nefes alışımda daha da nefessiz kalıyormuşum hissi yaratıyordu.

"Daha hızlı davranmamız gerekecek. Poseidon bizi Atlantis'e sokmayabilir ve sonrasında Atlas'ı aramak için vaktimiz kalmayacak. Mecbur gruplara ayrılacağız." o anda Adras sanki sınıftaymışız gibi parmağını kaldırarak "Ben bir şey söyleyebilir miyim ? Daha doğrusu bir öneride bulunmak istiyorum. Bu kadar teferruata gerek yok. Poseidon'u ikna etmeniz tabiki işimize yarar girsek de çıkmamız için Poseidon'un yardımına mutlaka ihtiyaç duyacağız ki girdiğimizde bütün şehir acil duruma geçip giriş ve çıkışlar kapatılacaktır. Lucifer kucağına düşen bir Alison'ı bırakmak istemeyecektir. Çıkış için sevgili tanrımız Poseidon'a ihtiyacımız olsa da giriş için ona ihtiyacımız olduğu şüpheli çünkü sizin artık ölülerden oluşan bir ordunuz var ve emin olun ölüyken Dünya ve hatta Ariçem hiç normalde göründüğü gibi değil. Yani şunu demeye çalışıyorum ki sizin giremediğiniz kapılardan girebilir sizin göremediğiniz şeyleri görebilir ve duyabiliriz. Aranızdaki şu bağ gibi." diyerek Jason ve beni işaret etti. "Cidden nasıl başardınız ? Yani birkaç yıl önce Walter kendisi o bağı kopardı ve ben bir daha Jason'ın sesini zihnimde hiç duymadım , o bağı tekrar nasıl sağladınız ?" Andela ikimizin arasına geçip "Damganın gücünü hissetmemek imkansız. İkinizin arasındaki çekimi herhangi bir Aris bile hissedebilir ama aranızdaki bağları sadece bizden birileri görebilir. Damganız o kadar güçlü ki koparılsa dahi Walter gibi güçlü bir Aris bile yok etmeyi başaramamış. Bize sadece tekrar bağı sağlamlaştırmak kaldı ki o da bizim için çocuk oyuncağı Ally. Siz birbirinizi sevdiğiniz sürece tabi." son söylediklerinde Adras bir an için gözlerini bizden kaçırsa da görmemezlikten geldim. Jason genellikle böyle durumlarda içine kapanır pek tepkisini belli etmezdi ama belki de ortamda Adras olduğu için hafifçe yaklaşıp saçlarıma küçük bir öpücük kondurdu. Bakışlarımı ona çevirdiğimde bana gülümsüyordu. "Evet , Jason sevgilini senden kısa bir süre çalabilir miyiz ? Bu arada siz de grubun diğer kalanına nasıl ölülerden oluşan bir orduyu korkutmadan açıklayacağınızı düşünün." Jason bakışlarını benden çevirmeden "Endişelisin sana dokunmam bile bunu hissetmem için yeterli oluyor. Biraz rahatla ve gücünü harcama Ally. Sana ihtiyacım olacak." sesini zihnimde hissettim. Gözlerimi kırparak onayladığımda nasıl yapacağımı bilmiyordum. Düşünmeyi bir kenara bırakıp odaklanmak benim çoğunlukla yapabildiğim bir şey değildi. Ava'nın peşine takıldığımda neden beni kenara çektiğini de pek anlamış değildim ama bir şeyler karıştırdıklarından emindim. "Gerçekten Ally bu halin ne saçların , kıyafetlerin..." cidden şu durumda bile görünüşümü dert edebilecek biri varsa bu kesinlikle Ava'ydı. Elini saçlarıma atarak karıştırdı ve büyük bir çabayla düzeltmeye çalıştı. Kıyafetlerimi incelediğinde ise burnunu kırıştırarak "Hayır hayır , gerçekten oluru yok. Bir şeyler bulmam gerekecek." ellerimi havaya kaldırıp "Neyden bahsediyorsun sen farkında mısın savaşa gidiyoruz ?" Ava omuzlarını silkerek "Bu geceyi burada geçirmek zorundayız , birazdan Jason herkese ordudan ve savaş planından bahsedecek. Ardından herkesin rahatlaması için küçük bir eğlence hazırlamış olabilirim. Endişelenme yanımızda her şey var. Çok rahat minik bir parti düzenleyebiliriz. Hey ! Bana öyle bakmayı kes. Biliyorum durumun ciddiyetinin de farkındayım ama biraz daha felaketlerden bahsetmeye devam edersek biz bile patlayabiliriz ki ölüyüz bilmem farkında mısın ?" ifademden kararsız olduğum ve bunu zaman kaybı gibi gördüğüm kesinlikle belli oluyordu ki Ava tüm sevimliliklerini üzerimde deniyordu. "Ally hadi ama kaybettiğimiz bir şey yok bir an için sadece bir gece için rahatlamak savaşta geri kalmamıza neden olmayacak zaten kamp halindeydiniz. Diğerlerini korkutmamak için ilk Jason'a ulaşıp sonra seni aldık. Diğerlerine durumu anlattığımızda eminim sıcak bakacaklar ve sayıca çok büyük bir avantaj kazanmış olacağız. Ve en önemli ayrıntı da Lucifer bile bizi öldüremez , Lucifer bile bir ölüyü tekrar öldüremez." kıkırdayarak başımı salladım. Belki de herkesin gerçekten buna ihtiyacı vardı. Sayıca üstün olmamız içimi rahatlatsa da her geçen saniye Logan'ı kaybediyormuş gibi hissetmek... Bu çok rahatsız ediciydi. Ama Ava haklı olabilirdi diğerlerini de düşünmem gerekirdi. Ve belli ki bu gece için özel planları vardı. Geri Jason ve diğerlerinin yanına dönerken asıl plandan hiçbir haberi olmayan sanırım sadece ben vardım.

***

Jason yanımda yürürken diğerlerinin merakla bizi izlediğinden emindim ama şu an Jason'a bakmak içimi rahatlatıyordu. Bal rengi saçları , keskin yüz hatları , hayran bırakacak ölçüdeki sakinliği... Sakinliğini koruması her zaman imrendiğim bir özelliği olmuştu. Stres yönetiminde sanırım aramızda ondan daha iyi olan yoktu.

Hava biraz serinlese de rüzgar yoktu. Bakışlarımı diğerlerine çevirdiğimde Percy direkt gözlerime bakıyordu. Bir şeyler döndüğünü anladığı belliydi ama sanırım benden duymak istermiş gibi bir hali vardı. Birkaç adım sonra yanlarına vardığımızda bir süre kimse konuşmadı. Noah ellerini havaya kaldırıp "Ee ? Sanırım biriniz saatlerdir nerede olduğunuzu açıklamak isteyecektir. Meraktan çatlamamız bir yana plandan 2 saat yemeniz bir yana. Umarım mantıklı ve bunu telafi edecek bir açıklamanız vardır. " Jason elimi bırakıp başını arkaya çevirdi. Tekrar döndüğünde "Şimdi hepinizden sakin olmanızı istiyorum. Birazdan aramıza hepinizin tanıdığı yüzler katılacak. Bize yardım için buradalar. Sadece tepkinizden korktukları için direkt karşınıza çıkmak istemediler." hafifçe bakışlarını Noah'tan tekrar arkaya çevirdiğinde "Andela , gelebilirsiniz." dedi. Bir anda tüm çevremiz sarıldı. Adras , Andela , Ava , Eldoris ve diğerleri... Kaybettiğimiz herkes... Noah'un bakışlarını kaçırmadan Andela'yı izlediğini görebiliyordum. Nefes almayı unuttuğundan ise neredeyse emindim. Andela usulca birkaç adım atıp ona yaklaştığında Noah irkildi. Andela çekinip geri adım attığında ise bu sefer Noah merakla ona yaklaştı. Andela'nın masum gülümsemesi bu halinde bile yüzünü ışıldatıyordu. "Merhaba Noah." diye fısıldadı. Noah'un parmakları Andela'nın yüzüne dokunduğunda bir an için yüzünde beliren acıyı kendi bedenimde hissettim. Bakışlarındaki hüzün... Andela'ya bakarken gözyaşlarını tutamadı. Birbirlerine sarılmaları saniyelerini aldı. Gerçekten sevmişti. Noah her zaman Andela'yı sevmeye devam etmişti. Andela'nın ölmüş olması bile bunu değiştirememişti.

***

"Evet şimdi tatlı sohbetlerinizi ve eğlencenizi bölmek istiyorum. Hey ! Herkes bir buraya bakabilir mi ? Bugün hepimiz için yorucu ve duygusal hem de şok edici bir gün oldu biliyorum ve evet merak ediyorsanız ölü olsak da biz de hissedebiliyoruz. Ama sizden son bir duyuruyu daha can kulağıyla dinlemenizi istiyorum. Bu kısım sanırım tüm günde en favori an olacak. Özellikle aranızdan birinin bu konuşmayı tüm dikkatiyle dinlemesini istiyorum. Jason sahne senin dostum." Ava zıplayarak aşağıya indiğinde Jason onun yerini aldı. Havada süzülen alev topları ortamı ısıtıyordu. Gerçek Pan'ın da dekorasyona yardım etmesiyle sıcak tatlı bir parti ortamı oluşmuştu. Ormanda kamp anında bu bile bir mucizeydi. Jason tüm kalabalığa döndüğünde bir an için bakışlarıyla beni aradı. Göz göze geldiğimizde sesi zihnimde yankılandı "Buldum seni.". Tam bu anda bütün alev topları minik ışıltılara dönüştü ve ikimizin arasında bir yol oluşturdu. Herkes birkaç adım geri çekilerek ikimizi izlemeye başladı. "Merhaba herkese. Sanırım kısa bir an için sizi rahatsız edeceğim ama inanın bunu tek başıma yapamazdım. O yüzden burada olduğunuz için öncelikle her birinize minnettarım... Ve merhaba Ally. Galiba hayatımın en zor sorusunu sormak üzereyim ve bu soru cevabından en çok korktuğum soru da olabilir aynı zamanda. Pek böyle şeyleri beceremediğimi , bizimle ilgili çoğu şeyi beceremediğimi , sana yeterince zaman ayıramadığımı hatta seni mutlu edemediğimi de biliyorum. Gerçekten biliyorum , ve inan bana çabalıyorum ama genellikle konu sen olduğunda ne yapmam gerektiğini bilmez bir halde çaresizce çırpınırken buluyorum kendimi. Pek alışık olduğum bir durum değil bu. Ama bunca şey arasında bildiğim bir şey varsa sensiz bir an bile yaşayamayacağım." o derin bir nefes alırken ben kendi nefesimi tuttuğumu fark ettim. "Alison Grace , benimle evlenir misin ?"
***
Herkese tekrar merhaba. Uzun uzun çok uzun bir zamandır görüşmüyoruz biliyorum. Rahatsızlığımdan daha önce bahsetmiştim ve tekrar bir atak daha geçirdim arkadaşlar. Ara verdiğim için özür dilerim ama rahatsızlığım yazmamı pek mümkün kılmadı. Umarım tekrar yaşamam aynı şeyi ve devam edebilirim kitaba. Size ne kadar inandırıcı geliyor bilmiyorum açıkcası sürekli ara vermek aksatıyor bunu da biliyorum ama sizi ve Ariçem'i çok özledim. Dileğim yazmaya ve sizinle konuşmaya devam edebilmek. Biraz da siz kendinizden bahsedin ki arayı kapatalım. Bu süreçte bölüm atmadığım için bana kızmak dışında neler yaptınız ve bundan sonra bölümlerle ilgili bir talebiniz var mı yorumlara bekliyorum.
Seviliyorsunuz 💙
*Elm

ARİÇEM 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin