Kıkırtılar ve Hıçkırıklar

4.3K 371 915
                                    

"Kadeh görevine Noah , Anysia , Logan gidiyor. Siz üçünüz benimle ortak salonda buluşun." Riddle fazlasıyla sinirliydi. Percy , Jason ve beni işaret ederek odadan çıktığında diğer herkes dönüp bakışlarını bize odakladı. "Ciddi ciddi o cadıya kehanetten bahsetmediniz değil mi ?" Kirke'nin kadehin yerini bulmak için büyü yapmadan önce söyledikleri hala kulaklarımda çınlıyordu. "Hissediyorsunuz değil mi ? Kehanetin o sayfasında olacakları biliyor musunuz ? İkisinden birinin kanı ellerine bulaşacak Yaratılmış. İkinizin arasında tercih yapmak zorunda kalacak ? Acaba aşk mı dostluk mu kazanacak ?" demişti. Jason ve Percy'i kast ettiği bariz bir şekilde ortada olsa da öyle bir seçimi düşünmek bile istemiyordum. "Bizden hiçkimse ağzını bile açmadı. Kadın kitabı ezbere biliyormuş gibi konuşuyordu. Şifreyi çözemediğimizi biliyordu." Percy omuz silkerek masaya yaslandı. Riddle odaya girdiğinde Kirke hala Kehanetler Kitabı'nın son sayfası hakkında konuşuyordu. Kehaneti bizim ona anlattığımızı düşününce de Riddle küplere binmişti. "Durumu sakince anlatırsanız sanırım başınız omzunuzun üzerinde kalmaya devam eder." diyerek güldüğünde Percy kaşlarını çatarak Noah'a döndü. "Sizin gitmeniz gereken bir görev yok mu Noah ?" diyerek gülümsediğinde Noah daha çok sırıtarak "Sizin de yemeniz gereken bir ton azar var. Tabi haklısın biz sizi tutmayalım." herkes gülse de Percy tek bir hareketiyle Noah'u baştan ayağa ıpıslak yapmıştı. Kahkahalar gittikçe artarken sanki yemek savaşı başlamıştı. Tek fark birbirimize fırlattığımız şeyler yemekler değil elementlerdi. Jason geri çekildiğinde "Bence de Jason'ı oyuna almayın kıçımda alevler istemiyorum !" diyerek bağırdı Percy. Her tarafım sırılsıklamdı. Kıkırdamalarıma engel olamıyordum. Birkaç kez Noah'un gönderdiği ya da Anysia'nın oluşturduğu rüzgara çarpıp duvara yapışsam da çok eğlenmiştim. Eğlenmiştik... Sanırım uzun bir süre için de son olacaktı.
***
Riddle'ın ifadesi biraz daha sakinleşmiş gibiydi. "Şimdi bana mantıklı bir açıklama yapın. Hemen." cümlesini bitirdiği anda Jason konuya girdi. Net ve hızlı cümlelerle olan biten her şeyi anlattı. Riddle her kelimesini üst düzey bir dikkatle dinledikten sonra "Yalan söylüyor olabilir. Sadece Alison'ı tedirgin etmek için. Doğru söylüyorsa eğer..." Percy araya girerek "Ally ikimizden birini öldürecek demektir." diye fısıldadı. Kulaklarımın arkası yanmaya başlamıştı. Bir şeyler söylemek istesem de sanırım şu an susmam daha iyiydi. "Anlatmak istediğiniz atladığınız bir kısım var mı ?" diye sorduğunda Percy dönüp ikimize baktı. Jason bakışlarıyla Riddle'a dönmesi gerektiğini işaret ettiğinde ise gülmek istesem de kendimi zor tuttum. Riddle gerçekten çok gergin gözüküyordu. "Normal şartlarda iki takım halinde göreve gidecektiniz. Bir kısmınız Triptolemus'u ararken diğerleri Zaman Koruyucusu'nu getirecekti. Tabi bu Theron'un durumundan öncesiydi. Şimdi iki görevi de sizin gerçekleştirmeniz gerekecek. Triptolemus , Ariçem tarihinin gelmiş geçmiş en güçlü kahini. Kimse nerede olduğunu bilmiyor. Ama sanırım bilen biriyle tanışmışsınız ?" hepimiz boş boş bakmaya başlayınca Riddle sinirle derin bir nefes alarak "Paeon'dan bahsediyorum. Jason rica etsem onu buraya getirir misin ?" Jason odadan çıktığında Percy gülerek "Umarım tek parça halinde getirir." diye sırıttı. Riddle bakışlarını Percy'e çevirdiğinde pek de güldüğü söylenemezdi. "Yani şey... Çok iyi anlaşır , Jason ve Paeon. Ondan dedim." yutkunarak sustuğunda ise haline gülmemek için yanağımın iç kısmını ısırmak zorunda kalmıştım. "Asıl konuya gelirsek , Triptolemus'un ne durumda olduğunu bilmiyoruz Alison. Sadece kehanette yazan "Yaratılmış , Triptolemus'a güç verecek" dizesinden anladığımız kadarıyla senin de ona yardım etmen gerekecek. Eğer onu bulduğunuzda yaşamıyorsa , onu tekrar canlandırmanın neye mâl olacağını biliyorsun değil mi Alison ? Triptolemus , Zaman Koruyucusu'nu kurtarabilecek tek kişi." gayet iyi biliyordum. Percy itiraz etmek üzereyken dirseğimle susması için koluna yavaşça vurdum. "Biliyorum Riddle." diye cevapladım. "Hemen kötü düşünmeyelim. Başka bir şey de olabilir. Ama onu yaşatmak için herhangi birinin canını almazsan sen öleceksin Alison. Bağ kurmak için bağ koparman gerekir." başımla onaylayarak kabullendiğimi belli ettim. "Geri kalan kısımda Paeon zaten size yardımcı olacak." dediğinde Jason kapıyı kırar gibi içeri girdi. "Saldırı var ! Dios yaralandı. Hatlara destek lazım Riddle." eli yüzü kan içindeydi. Nefes nefese kalmıştı. Anaklusmos elinde ışıl ışıl parlıyordu. Neye uğradığımızı anlamadan hepimiz ayağa fırladık. Percy kolyesini boynundan çekerek havada atıp tuttuğunda bütün parıltısıyla Andromeda'nın kabzasını kavrıyordu. Hızla koridora çıkıp oradan basamaklara yöneldiğimizde sesleri net bir şekilde duyabiliyordum. Bahçeye çıktığımızda herkes çoktan savaş konumunu almıştı. Gariplik ise karşı tarafın savaşçılarındaydı. "Bunlar ne böyle ?" Riddle şaşkınlıkla şekil değiştiren Arislere bakıyordu. Percy "Silinmişler. Sanırım anlatmayı atladığımız bir kısım var. Walter , Silinmişlerden bir mutant ordusu kuruyor. Kara büyüyle." Riddle yumruk yemiş gibi bir ifadeyle Percy'e bakıyordu. "Cidden mi Perseus ? Bunu anlatmayı mı unuttunuz ?" diyerek savunma hatlarına doğru koşmaya başladı. "Ne yapayım düğün vardı. Tüm azarları neden ben yiyorum ?" Jason omzuna vurarak Silinmişlerin bulunduğu tarafı işaret etti. Sayıları çok değildi ama yine de beklediğime göre fazlalardı. Üçümüz birlikte o tarafa giderken Percy dönerek "Alison bence dönüşmen için harika bir vakit. Geride kal. Biz seni koruruz." dediğinde zaten Banshee olduğumda kimsenin bana pek de yaklaşmak istemediğini düşündüm. Başımla onaylayıp alanın tam ortasına ilerledim. Nefesimi topladığım anda Diana'nın okçuları anında çevremde belirdi. Hafifçe ellerimi havaya kaldırıp odaklanmaya çalışırken bir anda gözüm Paeon'a takıldı. Daha garip olan ise Pan'ı kovalamasıydı. Pan yaralıydı. Karnını tutarak koşmaya çabalıyordu. Paeon'ın bağırdığını duyabiliyordum ama o kadar gürültülüydü ki alan hiçbir şey anlamıyordum. Pan'ın elinde küçük bir hançer tuttuğunu fark edince olay daha da tuhaflaştı. Hançer yarıya kadar kanla kaplıydı. Ne tarafa gittiklerini tam olarak görmek için başımı kaldırsam da ormanlık alana girip kayboldular. Son çare ne taraftan geldiklerine bakmak olmuştu. Bakışlarımı yavaşça geldikleri tarafa çevirdiğimde Riddle da o yöne doğru koşuyordu. İfadesini tamamen korku kaplamıştı. Neye baktığını görmek için kafamı baktığı yere çevirdim. Yerde yatan bir kız vardı. Bütün tişörtü kanla kaplıydı. Anında koşmaya başlamamın sebebi kızın yaralı olması değildi. O kızın Andela olmasıydı. Diana'nın savaşçılarını geçip hızla o yöne koşarken vücudumdaki çaresizliği hissedebiliyordum. Tekrar olmazdı. Tekrar kaybedemezdim. Zaten Ava'nın ölümünü izlemiştim. Tekrarına katlanamazdım. Riddle benden önce ulaşsa da birkaç saniye sonra ben de yanındaydım. Yakından gördüğüm anda gerçeği anlasam bile sanırım kabullenmek istememiştim. "Hangi iksiri getirmem lazım ? Riddle ! Kime diyorum ? Bir şey söylesene !" gözyaşlarımın yanaklarımdan aktığını hissedebiliyordum. Riddle kaskatı bir ifadeyle Andela'ya bakıyordu. Soluk tenine... Riddle'ı iterek elimi Andela'nın alnına koyduğumda ne yaptığımın farkındaydım. Sonuçlarının da... Aklıma gelen ilk sembolü alnına çizmeye başladığımda Riddle hızla beni kucaklayarak geri çekti. Çırpınsam da bırakmıyordu. "Riddle ! Yalvarırım bırak ! Riddle ölüyor !" hıçkırıklarım alanı inletiyordu. Riddle'ın sesi o kadar kötüydü ki... "Zaten öldü Ally. Elementi onu terk etti." parmağıyla havayı işaret ettiğinde Andela'nın sembolünü havada çizili bir şekilde gördüm. Ardından sembol yine elementinin rengi olan yeşil bir alev topuna dönüşerek yok oldu. Riddle yavaşça beni yere bıraktığında ağlamaya devam ediyordum. Yaşlar istemsizce akıyordu. "Paeon yaptı. Bunu o yaptı. Pan'ı kovalarken gördüm onu." dişlerimi sıkarak konuştuğumu fark etsem de içimdeki öfkeyi atamıyordum. "Alison..." diye fısıldadığında Riddle'a dönerek bağırdım "O yaptı ! Gördüm onları !". Riddle elini yavaşça omzuma koyarak "Doğru görmüşsün Ally. Ama yanlış yorumlamışsın. Paeon , Pan'ı durdurmak için kovalıyordu. Savunma hattımızı geçmelerini o sağlamış. Andela'yı öldüren de Pan'ın ta kendisi." dedi.
#Andela

ARİÇEM 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin