Sınırlar

4.7K 439 357
                                    

"Alison ?" boynuna atladığımda sanırım tepkisiz kalmamın nedenini anlamıştı. "Tanrı aşkına , siz nereden çıktınız ? Biz hiçbir haber alamayınca..." muhtemelen öldüğümüzü sanmışlardı. Dard'ın teklifini kabul ettiğimde Noah ile vedalaşmıştım ama o da sanırım benim düşündüğüm gibi düşünmüştü ve en azından birbirimizden haber alırız diye kurgulamıştı. Durumun tam tersi bir hal alması ve bir yıl en ufak bir bilgi bile alamamış olmak kabus gibiydi. Noah'a sarılmayı bırakıp geri çekildiğimde "Logan nasıl iyi mi ? Ya da Anysia ve diğerleri ?" ağzından çıkabilecek en ufak olumsuz bir cümleden korkarken buldum kendimi. Ya da ifadesinin değişmemesini bekledim. Gülümseyerek "Gayet iyiler." diyip Percy'e de sarıldı. "Gerçi sizi sormak lazım. Kayıp efsanevi bir şehirde bir yıl geçirip ardından böyle tuhaf kıyafetlerle ve kan içinde dönen sizsiniz. Bu arada Alison elbise giymeyi sevdiğini bilmiyordum." diye gülümsedi. Percy elini omzuma atarak "Değişen bir şey yok. Hala eteklerle başı dertte." diyerek bana sırıttı. Sanırım geçen bir yılın ardından gerçek anlamda mutlu bir an geçiriyordum.
"Senin burada ne işin var ?" diye sorduğunda bulunduğumuz çevrede göz gezdirmeye başladım. Noah'un tek bir ağacın bulunmadığı sonu gözükmeyen bir alanda cidden ne işi olabilirdi ki ? "Nöbetteyim. Siz gittikten sonra çok şey değişti. Savaş devam ediyor ve sınırları korumak için nöbet tutuyoruz." dediğinde o da çevreyi inceliyordu. "Büyüyle de gerçeği değiştirip karşı tarafı aldatıyoruz. Eve geçerken anlatırım her şeyi. Bu taraftan..." diye devam etti. Noah hiç değişmemişti sadece çoğu zamanın aksine fazla endişeliydi. Tedirgin ve endişeli...
Yürümeye başladığımızda çatlamış toprağın ayaklarımızın altında ezildiğini hissedebiliyordum. "Sizin gitmenizin ardından Dios ve Riddle son bir atakta bulundu. Bu karşı tarafı geri çekilmeye ikna edecek kadar yaraladı ama savaşı bitirmedi. İki tarafta kendisine sınırlar çizdi ya da daha açıklayıcı olmam gerekirse hakimiyet kurabildiğimiz yerleri koruma altına aldık. Bir yıldır ufak çaplı saldırılarla iki tarafta birbiri üstünde hüküm kurmaya çalışıyor. Hades'in kapıları açması bizim için büyük sorun yarattı..." hava kararmaya başlamıştı. Percy dikkatle Noah'u dinliyordu. Bir yandan da arada beni kontrol ettiğini görebiliyordum. "Noah herkes iyi mi ?" diye sorduğumda bu soruyu beklediği belliydi. "Savaşçılarımızdan bir kısmını kaybettik. Ama eğer bizim takımı soruyorsan iyi sayılırlar Alison." diyerek tebessüm etti. Biraz olsun içim rahatlamıştı. "Peki Zaman Koruyucusu ? Yani Alison Acheron nehrine olan yeminini bozdu ve Atlantis'ten çıktı. Bu demektir ki Dard'ın yemini ile ilgili bir sıkıntı var. Zaman Koruyucusu yaşıyor mu ?" diye sorduğunda Noah sanki hiç duymadığı bir konu hakkında konuşuyormuşuz gibi bize bakıyordu. "Efendi'yi ne gören oldu ne de yeryüzüne çıktığından haberi olan. Ölümsüz olan birisi nasıl ölebilir ki ?" diye sorduğunda Percy omuzlarını silkerek "Acheron nehrinden sağ çıkan olmadı. Ve nehrin kehaneti bu konuda ayrım yapmıyor. Tanrı , insan veya Zaman'ın Efendisi olmak kehanetin sonucunu etkilemiyor. Acheron'a hapis olup gerçek anlamda canlı kalan kimse yok. Dard'ın yalan söylediğini buradan anlamalıydık. Yemini bozdu ve yalan söyledi." diye tısladı. Dişlerini sıkıyordu. Onca zaman Harikalar Diyar'ında kilitli kalmak Percy'e pek de iyi gelmemişti. "İyi de Zaman'ın Efendisi'nden bahsediyoruz. Tüm evrenlerin yaratıcısından , bir nehrin onun öldürebileceğini sanmıyorum Percy." diye fısıldadım. Bakışlarını bana çevirdiğinde Noah ile onun arasında yürümeye devam ediyordum. "Ölümden daha beter şeyler vardır Ally." dedi.
***
"Kryo , Ardelis ve Aella , üç bölgede bizim hakimiyetimiz altında. Sınırları sürekli kontrol ediyoruz. Ariçem hala karşı tarafın elinde ve bizim ilk önceliğimiz orayı elde etmek. Oceana karşı tarafa ait. Athos ve Uriana zaten savaşın tamamen dışında kaldı. İki tarafta o bölgeye adımını atmak istemiyor. Ariçem'de bazı kapıları kontrol edebiliyoruz ama bölgenin büyük bir çoğunluğu kontrolümüz dışında. Elaina'nın yandaşı olan Arislerin yerleşkeleri hızla yayılıyor. Tartarus'tan gelen yaratıklardan bahsetmiyorum bile. Bir de başımıza Elaina'nın kız kardeşleri çıktı ki Elaina'dan daha korkutucu olan şeyler düşünün. İkisini de tarif edecek kelime bulamıyorum. Dünya iki tarafında açık savaş alanı. Şimdiye kadar saldırılarını insanlar etkilenmeden ortadan kaldırmayı başardık..." Noah konuşmaya devam ederken araya girerek "Bir dakika insanlar nasıl etkileniyor bu saldırılardan ?" diye sordum. "Tabiki karşılarında tuhaf tuhaf savaşçılar , yaratıklar veya tanrılar görmüyorlar. Ama savaşı bir terazi olarak düşün. İyi ve kötü taraf... Terazi ne tarafta ağır basarsa o taraf kazanmaya başlıyor ve sonucundan da Dünya payını alıyor. Kötüler üstünlük kurmaya başlarsa Dünya yaşanılmaz bir hale gelebiliyor. Kasırgalar , fırtınalar , tsunamiler , depremler , yangınlar , açlık... Çok farklı şekillerde kendini belli edebiliyor. Şimdiye kadar Amerika kıtasına vuran birkaç fırtınayla durumu atlatmayı başardık sayılır. Ama her seferinde daha güçlü geliyorlar ve daha zor engelleyebiliyoruz. Yani gelmeniz çok iyi oldu çocuklar. Yardıma ihtiyacımız var. Olabildiğince çok kişinin yardımına ihtiyacımız var. Moral olarak da savaşçıları etkileyeceğinizden eminim. Bu arada yardımınıza ihtiyacımızın olduğu bir konu daha var." diyerek sustu. Bir anda durup geri çekilmemizi işaret ettiğinde elini havaya kaldırıp sanki görünmez bir duvar varmış gibi avcunu açıp sabitledi. Gözlerini kapatıp havanın sembolünü çizdiğinde elinin dokunduğu kısımdan başlayarak büyük ahşap bir kapı belirmeye başladı. Arkasını dönüp gülümsediğinde "Çekinmeyin çocuklar." diyerek kapıyı açtı.
***
Sanki farklı bir evrene adım atmıştık. Kuru topraklar ve çöle benzer bir alandan upuzun ağaçların bulunduğu yemyeşil bir bölgeye girmiştik. Devasa ormanlık bir alandı. Kapıdan içeri adım attığımda sormayı unuttuğumu fark ettim. "Noah , bizi zindandan kurtaran yaşlı adam ? Hiçbir şey söylemedi. O kim ?" dediğimde Noah kaşlarını çatarak bana döndü. "Neyden bahsediyorsun Alison ? Ben sadece sizi gördüm. Siz de bir anda arkamda belirdiniz. Yaşlı bir adam falan yoktu." dediğinde Percy'nin ifademi incelediğinden emindim. Çaktırmamaya çalışarak geçiştirdim. Hiç tanımadığımız bir adam , nedensiz bir şekilde bizi kurtarmıştı. Hem de Tartarus'un zindanlarından...
"Bu arada Alison , sana söylemediğim bir şey var. Yani sanırım karşılaşman daha uygun olur." diyerek bileğimi tuttu. Peşinden yürümeye başladığımda Percy'e bakarak omuzlarımı silktim. Şu an için tek derdim bir an önce Logan'ı görmekti ki gördüm. Tam karşımda durmuş açık gri tişörtü , dağınık saçları ve toz içindeki pantolonuyla şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Hafifçe gülümsemeye başladığında bunun arkasından kahkahaların geleceğinden emindim. Noah yavaşça eğilip kulağıma fısıldadı "Ariçem kampına hoşgeldin Ally." dedi. Logan'ın bana doğru koştuğunu görsem de tepki bile veremiyordum. Kaskatı kesilmiş sevinçten dört köşe onu izliyordum. Beni kucaklayıp kendi etrafında döndürmeye başladığında biraz olsun kendime gelmiştim. "Tamam tamam indir beni. Şapşal şey." diyerek saçlarını karıştırdım. Tüm dişlerini göstererek gülümsüyordu. "Hey , haber alamayınca..." diye cümleye başladığında devamını getirmek istememiş olmalı ki başını sallayarak geçiştirdi. "Sanırım görmen gereken birisi var." diyerek omuzlarımdan tutup beni tam ters yöne çevirdi. Anaklusmos'un parlaması ilk dikkatimi çeken şey olmuştu. Göz göze geldiğimizde istemsizce gülümsemeye başladım. Vücudumu kontrol edemiyordum. Kaskatı kesilmiş ona bakıyordum. Birbirine giren saçları , hafif uzamış olan sakalları ve hiç değişmemiş olan mavi gözleri... "Jason..." diye fısıldadığımda gülümseyerek kılıcını bıraktı. Gözyaşlarımın inatla akmaya çalıştığını fark edebiliyordum. Kendimi kollarında bulduğumda sormak istediğim o kadar çok şey vardı ki... Ama tadını çıkardım. Bu anın tadını çıkardım.
Tekrar merhaba ☺️ Bölümler çarşamba ve cumartesi günleri 19.00'da gelmeye devam edecek. Sadece bir süredir bölüm yazmadığım için bu bölümü bitirir bitirmez attım. Keyifli okumalar 💙

ARİÇEM 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin