"Sayıner ailesinin en büyük kızı İpek Sayıner 3 aylık Fransa tatilinden dönüyor. Bunun için bir parti veren Sayıner ailesi smokin ve elbise giyme zorunluluğu getirdi. Acaba bu gece Sayıner köşkünde neler olacak? -kartanesi "
Saat çoktan altıya gelmiş, hatta on dakika geçmişti. Genç adam yaklaşık bir saat önce evde olması gerektiğini biliyordu. Ama nedense bedeni aklıyla çatışıyor, eve gitmek istemiyordu. Çünkü bugün, o gündü.
Yavaşça yerinden doğruldu. Kumral saçlarının arasında ellerini gezdirdi. Son kez ofise göz atıp dışarı çıktı. Yorgundu. O her zaman yorgundu. Soyadının Sayıner olması hiçte kolay değildi. Zenginlik onlara kolaylık kadar zorlukta getiriyordu. Kuzey Sayıner bunun canlı örneğiydi. Arabaya bindiğinde dün annesiyle arasında geçen konuşmayı hatırladı.
"Kuzey," demişti annesi. "Artık evlenme çağına geldin." Buna karşılık Kuzey kaşlarını çatmıştı. Bu büyük bir kavganın habercisiydi. Oysa annesi Demet Sayıner'in isteği ne kadar da masumdu. Oğlunun bir an önce evlenmesini ve torun sevmeyi istiyordu. Bu ne kadar zor olabilirdi ki?
"Anne. Bu konuyu daha önce konuşmuştuk," dedi Kuzey ve gitmeye yeltendi. Ancak annesi ondan erken davranarak kolunu yakaladı. Oğluna şefkatle baktı. Bunun Kuzey'in zayıf noktası olduğunu biliyordu. Oğlunun yüzü kendisine dönünce konuştu. "Ya sen sevdiğin biriyle evlenirsin ya da ben seni sevmediğin biriyle evlendiririm. Seçimini yap Kuzey!" Kolunu yavaşça bıraktı. Kuzey annesine hayal kırıklığıyla baktıktan sonra yukarıya, odasına, çıktı. Annesinin isteği olmayacaktı. Bunu ona yapamazdı.
Düşüncelerinden sıyrılıp saatine baktı genç adam. On dakikada eve gelmiş ve gürültü şimdiden başının ağrımasına yetmişti. Bugün o gündü. İkiz kardeşi İpek üç aylık Fransa tatilinden dönüyordu. İkizinin ülke ülke gezmesine karşın kendisi sabah yediden akşam dörde kadar çalışıyordu. Evet, belki kendi şirketleriydi ama bu onun yükünü hafifletmek bir yana daha da arttırıyordu. En büyük Sayıner erkeği olmak zordu. Çok zor.
Arabadan inerek anahtarları şoförüne bıraktı. Üstünü son kez düzeltti. Gece daha yeni başlıyordu bu yüzden yüzüne sıcak bir gülümseme yerleştirdi. Derin bir nefes alarak içeri girdi.
************
Partide erkeklerin takım elbise, kadınların elbise giyme zorunluluğu vardı. Kadınlar elbisede şıklık yarışına girmişti sanki. Yüzünü buruşturdu. Hepsi aynıydı işte. Makine kızlar. Hepsi birbirinin kopyası.
Elindeki bardağa biraz daha içki koydu ve tek dikişte bitirdi.Boğazını yakan acı tattan dolayı yüzünün şekli değişti. Bu değişikliği kardeşi de farketmiş olacak ki bardağı elinden aldı. "Kaya iyi misin?" dedi. Bu soruyu yönelten Yaman'dı ve masmavi gözlerini ona dikmişti.
"İyiyim," dedi Kaya ve bunun üzerine Yaman her zamanki muzipliğini takındı. Sert ve soğuk karakterli Kaya'ya karşın Yaman, son derece yılışık ve sempatik bir karaktere sahipti. Karakterlerinin yanısıra dış görünüşleri de oldukça tersti. Kaya simsiyah göz ve saça sahipken, Yaman masmavi gözlere ve sarı saçlara sahipti. Bu yüzden kardeş olduklarına inanmak çok zordu.
Yaman'ı diğer Sayıner erkeklerinden ayıran özelliği de buydu. Ağabeyleri soğuk ve sertti. Sanki kızlara karşı kin güdüyorlardı. Ama Yaman onların tam aksine çapkın davranışlarıyla kızların ilgi odağıydı. İlginin onda olmasını seven Yaman, bu durumdan hiçbir zaman şikayetçi olmamıştı. Şu anda bile koluna bir kızı takmış, Kaya ile birlikte yeni gelen ağabeylerini karşılamaya gidiyorlardı.
Sıkılgan bir tavır takınan Kaya, yanındaki kıza gülümseyen Yaman'a 'Hadi ama bırak artık' bakışlarını atıyordu. Kuzey ise annesiyle hemen karşılaşmadığı için derin bir nefes almıştı.
"Bizim şımarık kız nerede?" dedi Kuzey gülerek.
"Henüz teşrif etmediler," dedi Kaya ve ağabeyinin sırtını sıvazladı. O sırada Yaman yanındaki kızı göndermiş, yüzünü birbirinden yakışıklı ağabeylerine çevirmişti.
Kuzey aslında soğuk birisi değildi. Sadece her zaman yorgundu. En azından Yaman öyle düşünüyordu. Kaya ise soğukluk abidesi bir kalpsizdi. Duygularını çok az belli ederdi ve Yaman Kaya'yı başka bir genç kızla konuşurken gördüğünü hatırlamıyordu.
Gençler kendi aralarında koyu bir sohbete dalmışken, yanlarına anneleri Demet Hanım geldi. Kaya ve Yaman hemen orayı terkederken Kuzey sıkılgan bir tavır takınmıştı. Aynı zamanda kardeşlerine kızmıştı. Annesiyle onu yalnız bırakmamalılardı.
**************
Bunu seviyordu.
Tuşları parmaklarının altında hissetmeyi, müziğin sesini... Zaten bunun için konservatuarı seçmişti ve şu an partide özel bir parça çalıyordu. Beethoven-Ay Sonatı. Bunu çalmak Ada için kolaydı. Tabi yanında oturan kişi olmasaydı.
Onun varlığı aklını karıştırıyor, yanlış notalara basmasına neden oluyordu. Biraz daha bekleyebilirdi. Müzik bittiğinde o da gidecekti ne de olsa.
Öyle umuyordu.
**************
Yaman yine bir kızla konuşmaya dalmış, Kaya onun yanında olduğu için konuşmaları dinlemekten başka bir çare bulamamıştı.
"Gözleriniz ne kadar da güzel.Tıpkı masmavi gökyüzü gibi," dedi Yaman kızın elini öperek. Kaya ise bu sahneyi görmemek için kafasını başka tarafa çevirmiş ve içkisini tazelemişti.
Yaman'ın türlü iltifatlarıyla geçen beş dakikanın ardından Kaya daha fazla dayanamayarak Yaman'ı kolundan çekti. Bunun sonucundaysa arkasında bulunan birisi, içkisini Kaya'nın sırtına dökmüştü. Kaya hızla arkasını döndü. Bu adama haddini bildirmeliydi. O parti sahibiydi!
Ama bilmediği şey o kişinin bir kız olduğuydu. Son derece alımlı, güzel bir kız. İki kardeş şaşkınlıkla birbirine bakarken, kız tatlı bir ses tonuyla konuştu. "Özür dilerim. İyi misiniz?" dedi. Gözlerinde mahcup bir ifade vardı.
Aynı anda kızı süzen iki kardeş, hayatın cilvesinden nasıl haberdar olabilirdi ki? O an Kaya Sayıner'in kalbinde bir sızı oldu, ağrı gibi. Bunun nedenini bilmiyordu. Bilmediği diğer şey ise aynı sızının kardeşi Yamanda da olduğuydu. Bu kızın ikisinden birinin kaderi olduğunu kim bilebilirdi ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kışkırtıcı
Genel KurguSayıner Ailesi #1# Beş kardeşin aşklarının ele alındığı hikâyede, kimi zaman tutkuyu, kimi zaman saflığı, kimi zaman da komediyi yaşayacaksınız. İstanbuldaki Sayıner Ailesini tanımaya hazır mısınız? @tugcaa ve @cokguluyombenya ortak kitabıdır. ©Tüm...