ㄴ11ㄱ

1.6K 112 275
                                    

"Çok özür dilerim. İsteyerek olmadı." demişti üzerime kırmızı şarap döken kız. İçimden çıldırmışçasına küfür ediyordum çünkü isteyerek yaptığından emindim. Yi Xing de kıza ters ters bakıyordu. Üzerimi Yi Xing'in uzattığı mendille temizlemeye çalışırken en sevdiğim elbisem mahvolduğu için ağlayabilirdim bile.

Her şey çok ani olmuştu. Ben adımı söyledikten sonra sarışın bir kız gelip elindeki kadehi resmen üstüme atmıştı. Şok olmuş bir şekilde hızla ayağa kalkınca, neredeyse düşüyordum üstelik. Yapmacık özür dilemeleri ise daha da sinirimi bozuyordu. Bu zengin ve şımarık kızlardan neden nefret edildiğini açıklıyordu.

Ben, kızın özürlerine cevap vermeyince Yi Xing, kızı kolundan tutup dışarıya çıkardı. Ne yani? Sebebi Yi Xing miydi? Şımarık kızların popüler çocuk sevdasına mı kurban gitmiştim? Gene saçma sapan bir gün yaşıyordum.

Temizleyebildiğim kadar temizledikten sonra tekrar çalmaya başladım. Gösteriden memnun kalan diğer zengin züppeleri de yerlerine geçmişti neyseki. Canım elbiseme veda niyetine slow parçalara geçmiştim.

Bana ayrılan sürenin sonuna geldiğimde, ayağa kalkıp herkese selam verdim ve kapıya yöneldim. Salondan çıktığımda, benim gibi burada çalışan Kyo Hwang yanıma geldi. Perişan halimi görmüş olmalıydı. "Ne oldu? Ne bu halin?" diye sordu hızlıca. "Üstüme şarap döküldü. Önemli bir şey yok." deyip iyi geceler diledikten sonra çantamı almaya üst kata çıktım. Kimseye dert anlatacak ruh halinde değildim.

Yeniden aşağıya indiğimde Yi Xing kapıda dikiliyordu. Ona da iyi geceler dileyip gidecekken, "Ben bırakayım sizi. Özür olarak kabul edin, lütfen." dedi. Her ne kadar onun özür dilemesine de bırakmasına da gerek olmadığı konusunda ısrar etsem de ikna edememiştim. Sonunda kabullenip onunla birlikte yürüdüm.

Vale, gümüş rengi, son derece lüks bir spor araba getirdiğinde ıslık çaldım ama içimden. Ömür boyu çalıştığım parayı biriktirsem alamazdım bu arabayı. Yi Xing kapımı açtığındaysa gelen öksürüğü bastıramadım malesef. Bu arada yukarıya doğru açılan kapılara karşı zaafım olduğunu söylemiş miydim? Neyse artık öğrendiniz.

Arabaya biner binmez emniyet kemerimi taktım. Bu arabayla hızlı bir yolculuk yapacağa benziyorduk. Aksi bir durum arabaya haksızlık olurdu.

Yi Xing de şoför koltuğuna oturduktan sonra kapıları kapattı. Motoru çalıştırırken, "Evin nerede?" diye sordu. Adresi verdikten sonra çantamdan telefonu çıkartıp mesajları ve aramaları kontrol ettim ama sonu yeniden hüsran oldu.

Beklediğimin tersine normal sayılabilecek bir hızda gidiyordu. Sessiz iki dakikanın sonunda, "Özür dilerim. Eski kız arkadaşım bugün yapmaması gereken bir şey yaptı. Gerçi hep yaptığı için eski." dedi. İşin rengi belli olmuştu. Ama bundan benene.

"Sizin özür dilemenizi gerektiren bir durum yok." dedim. Mahcup bir şekilde kafa salladıktan sonra yola devam etti. Sessizlik rahatsız edici olduğu için sanırım, radyoyu açmıştı ve kısık sesle şarkıya eşlik etmeye başlamıştı. Sesi de gülümsemesi kadar güzeldi.

"Buradan sağa dönelim." dedim onu evin sokağına yönlendirmek için. Apartmanın önüne geldiğimizde, "Teşekkür ederim bıraktığınız için. İyi geceler." dedim ve o da iyi geceler dedikten sonra çantamı da alıp arabadan indim.

Hayattan bıkmış bir şekilde merdivenleri çıkarken Min Seok'u ne kadar özlediğimi düşünüyordum. Yaptığını hala hazmedemiyordum ama onunla aramızın bozuk olmasını istemiyordum. Onu seviyordum. Hem de çok seviyordum ve onun için tek kadını olmak istiyordum.

The Pianist || XIUMINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin