2. Bölüm

20.3K 872 24
                                    


Gerçekliğine inanmak istemiyordum. Birkaç kez gözlerimi kırpıştırdım. Belki yanlış görüyorumdur diye. İnanmak istemiyordu kalbim, isyan ediyordu delice. O beni aldatmaz diyor kalbim. O beni seviyor. Ama gördüklerim bunun aksini kanıtlıyordu.

Gözlerim yanıyordu. Onun karşısında ağlayacak kadar düşmeyecektim. Kendime saygım vardı başta. Elimdeki tiramisuyu çöpe atıp kapıdan kaçarcasına çıktım. Kocam beni aldatıyor! Sevdiğim adam, masumiyetim olarak adlandırdığım adam beni aldatıyordu. Lanet olası gözyaşları yüzünden önümü bile göremiyordum!

"Duru! Bekle!" Bekleyeyim mi? Ah, işte bunu asla yapmayacağım! Bu sefer beni kandıracağın hiçbir şey yok! Asansörün gelmesini beklerken ağlamamaya gayret gösteriyorum. Onun önünde ağlayacak kadar zayıf biri değilim ben! Asansörün kapıları kapanırken koşarak yetişmeye çalışıyor ama başaramadı.

"Lanet olsun!" diye bağırışını duyarken gözyaşlarımı serbest bıraktım. Boğazım kasılıyordu, nefes alamıyordum. Canım, canım çok acıyordu! Kalbime kezzap dökülmüştü sanki. Ben... Ben bunu hak etmedim!

"Bayan! Bayan!" diye seslendi biri. Ben ne ara yere çökmüştüm? Gözlerimi kurulayıp adama baktım. "İyi misiniz?" Kafamı belli belirsiz salladıktan sonra asansörün açılan kapısından çıktım. Oradaydı! Allah'ın cezası, pislik herif. Nasıl yapabildin? Ben seni sadece severken bize nasıl kıyabildin?

"Duru..." diye fısıldadı. Duyumsamazlıktan geldim. Şuan ondan o kadar nefret ediyordum ki! Daha birkaç saat öncesinde sevişiyorduk! Yatağımızı bile toplamamıştım. Her akşam işten gelip benimle sevişirken sabahları ona mı gidiyordu? "Duru lütfen!" Önüme geçti. Ondan kurtulmak için sağa adım attığımda yine önüme geçti.

"Çekil!" dedim, sesimin soğukluğuna ben bile inanamamıştım.

"Yanlış anladın, dinle bir!" dediğinde öfkeyle baktım ona. Bu kadar klişe olma Poyraz! Bu senin için bile fazla! Yanlış anlamışım! Hah!

"Senden iğreniyorum." Diye fısıldadım ve hızla oradan uzaklaştım. Ona belki söylediğim en acı verici cümleydi. Umursamadım. Bildiğim tek şey artık hayatımın değiştiğiydi. Artık masum ve aptal âşık Duru değildim.

                                                                         ***

Aynada son bir kez yansımama baktım. Güzel olmuştum. Düz bir kıyafet giymiştim, abartısız bir makyaj ve doğal bukleler... Çok gerekliymiş gibi! Herkes başarımı kutlarken ben içten içe aldatıldığımın acısını yaşayacaktım tüm gece!

Kendi emeğimle aldığım arabaya bindim ve parti mekânına doğru yol aldım. Allah'a şükür iyi oyunculuğum vardı. Kimse ben istemediğim sürece ne hissettiğimi anlamazdı. Ne o ne başkası! Hiçkimse! Ve ben, Duru Tubay her şey normalmiş gibi davranarak üstün yeteneğimi gösterecektim. Yine.

Mekân sosyete diye adlandırdığımız işi gücü olmayan ve paralarını nereye harcayacaklarını bilemeyen zengin insanların paralarını aptalca savurduğu ve onlar kadar paraları olmayan halktan insanların giremeyeceği yerlere para akıttıkları yerlerden biriydi burası. Gerçek dünyada o kadar aç ve işsiz insan varken, onlara iş, ev, aş imkânı sağlanacakken bencilce kendi zevklerine düşmüş insan adlı varlıklar gelirler buralara.

Ve ben; kocamın, hayatımın aşkının, sevdiğim adamın beni aldattığını öğrendikten sonra hiçbir şey olmamış, hayatım yıkılmamış, bağırarak ağlamak istemiyormuş gibi bugün yaptığım iyi sunum ve hayatım boyunca çabaladığım ve sonunda elde edebileceğim o muhteşem kariyere sahip olabilecektim. Harika bir çocuk doktoru olabilecektim. Tüm üst mertebeye sahip doktorların dikkatini çekmiştim. Ama bunlar umurumda değildi artık. Tek istediğim birkaç saat öncesine dönebilmekti. Tek istediğim bunların hepsinin aptalca bir şaka olmasıydı. Salak bir kabus olmasını ve kan ter içinde uyanmayı istiyordum.

İKİ YABANCI |TAMAMLANDI|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin