15. Bölüm

15.3K 745 16
                                    

Duru Tubay

"Ya resmen aldatmamış herif!" Pastasına gömülen arkadaşım biran duraksayıp bana baktı. Sonra pastasına tekrar gömüldü. Bir tepki verseydin keşke.

"Sen de dinlemeden gittin. Emindin aldattığına, dinlemeye çalışmadın, düşünmedin böyle bir şey yapmaz diye. Bana da anlattırmadın!"

Kalbim acıyla sancıdı. Ona güvenmemiştim. Belki hala güvenmiyordum, bilemiyorum. Kafamda dolanan soruların ardı arkası kesilmiyordu. Beni aldatmıyordu ama o görüntü neydi? Ona koşulsuz şartsız inanmamı bekliyordu. Sakin kalmamı... Ama kendisi yapamayacağı şeyleri benden bekleyemezdi. Şimdi şimdi fark ediyordum. Birbirimizi yıpratmamak için hep içimize atmıştık. Konuşmuş olsaydık bu kadar kopuk olmazdık.

"Kafamdaki sorulara cevap bulmam lazım. Yoksa gittikçe birbirimizden kopacağız."

Melis omuz silkti. Geri yaslanıp portakal suyunu içti. Gözlerinde saklamak istediği hüznü gördüğümde kendimden utandım. Ne kadar bencil biri olmuştum. Can içimin acısını görmemiştim. Uzanıp elini tuttum.

"Cadı ilk günden kavga mı ettiniz?" Tuttuğum eli geri çekti, parmağındaki yüzükle oynadı. Gözyaşlarını zorlukla tutuyordu.

"Sevgi her şeye yetmiyormuş Duru'm. Kırgınlığım o kadar fazla ki aynı ortamda nefes almak bile zor geliyor bana. Ve hala beni nasıl yaraladığını görmüyor. Bana 'sana tecavüz etmedim, devam et diyen sendin' dedi." Gözünden bir damla yaş süzüldü. "Oğlum olmasaydı onu biran çekmezdim, gururumu ayaklar altına almazdım. Aşkımdan ölsem bile kendimi aşağılatmazdım."

Ah Gökmen! Göremiyor musun bu kızın seni affetmesi için gereken tek şey senin çaban. Allah'ım nasıl lanetli bir dönemden geçiyorduk böyle? Hepimiz mutsuzduk.

"Gökmen neden böyle dedi?" Gökmen benim ailem beni reddettikten sonraki abimdi. Eğer gerçekten sinirlenmeseydi böyle tepki göstermezdi. Melis de gözlerini kaçırdığına göre kesin kışkırtmıştı onu.

"Cinsiyetini öğrendiğimi söyledim. Ona haber vermediğim için, benimle öğrenemediği için gözü döndü." Ah be Melis! Adam baba olacağını öğrendikten sonra kendini düzeltmek için her yolu deniyordu. O evlilik sürecinde Melis'in yüzü gülsün diye atmadığı takla kalmamıştı.

"Melis, ah Melis!" dedim. Dolu dolu gözlerle baktı bana. "Çok kırgınsın, tepkilerinde sonuna kadar haklısın ama o da çabalıyor be kuzum."

"Böyle mi çabalıyor?" diye itiraz etti. "Çabası sadece daha fazla kırmak için. Ben onu affetmeye çalışıyorum Duru. Oğlum mutlu bir ailede büyüsün diye... Ama o beni sevmiyor ki oğlumu sevsin. Sadece bir yüküz onun için."

Öyle değildi. Bilmediklerin vardı. Ben de tam bilmiyordum, bu yüzden Melis'e hiç anlatmamıştım ama gittikçe kötüye gitmelerine de gönlüm el vermiyordu.

"Bilmediğin şeyler var." İç çektim. "Sen belli bir yaştan sonra aileni kaybettin Melis. Gökmen ise... Onu yetimhanedekiler büyüttü. Onun ailesi hiç olmadı. Sevmeyi bilmiyor. Sevilince kaçıyor. Poyraz'dan kaçtı, benden kaçtı, sana yanaşmadı bile. Sevgi onun için çok uzak bir terimdi. Onun kimsesi yok Melis. Kendine gerçekten ait olan tek şey oğlunuz."

Melis gözlerinden yaşlar süzülürken ellerini yüzüne kapattı, hıçkırarak ağlamaya başladı. Onu böyle gördükçe Gökmen'i parçalamak istiyordum.

"Bana anlatmadı." Diye fısıldadı. Seni paramparça eden adamın yarası için ağlıyorsun.

"Beni kardeşi yerine koyduğu halde bile bana anlatmadı. Poyraz da Gökmen de anlatmıyorlar. Kavga ederlerken duymuştum. "İç çekti. Aşk, onu affetmesini söylüyordu gurur ise süründürmesini. "Süründür onu. Hak etti. Ama sınırı aşma Melis. O yaralı bir çocuk hala." Telefonumun çalmasıyla muhabbetimize ara verdik. Bu arada Melis kendini toplardı. Arayan Poyraz'dı. Hızlanan nefesimi kontrol altına almaya çalıştım. Açtıktan sonra sesi dışarı verdim.

İKİ YABANCI |TAMAMLANDI|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin