FİNAL

17.3K 607 54
                                    

     Dakikalar sonunda nefes nefese yanımda duran meleğime döndüm. Bana özel gönderilmiş melekti o. Güçlü, savaşçı ve yılmaz biri... Benim karım, çocuğumun annesi... En mükemmel, en güzel, enlerin hepsini barındıran inanılmaz biri benim karım. Kızıl-kahve saçları, sıcak çikolata rengi gözleri ve kıpkırmızı dudaklarıyla... Allah'ım yeni inmiş aletim tekrardan sertleşti. Ah, hayır! Karımı bu kadar zorlayamam.

O... Beni sonunda affetti! Mucizem bana döndü. Melis'im bana tekrar aşkla bakıyor. Bu baba olmak kadar muhteşemdi. Baba olmak... Dünyada bunu tanımlayabilecek sözcükler üretilmemişti daha. Sevdiğim kadından, benim aşk dolu karımdan, onun kadar mükemmel bir bebek...

"Düşüncelerinle beni şımartmayı bırak." Dedi Melis kıkırdayarak. Onun kıkırtısını özlemişim... Gülüşünü, aşkla bakışını, her şeyini özlemişim. En çok benim oluşunu özlemişim! Çenesini tutup bana bakmasını sağladıktan sonra onu içimden coşan sevgimle öptüm. Evet, ben karıma deliler gibi âşıktım!

"Seni seviyorum, Melis Orbay! Bu kâinatta sen ve oğlumuzdan daha çok sevdiğim hiçbir şey yok!" Melis nefesini tutup bana baktı. Bunun rüya olmasından korkuyordu. Biliyorum çünkü ben de bunun bir rüya olmasından korkuyordum.

"Beni sevmeni çok bekledim. Yıllarca... Onca teklif aldım ama kabul edemedim. Nasıl edebilirdim ki? Ben tamamen sana âşıktım. Seni sevmekten pişman olmadım. Şimdi de değilim. Geçmişte ne yaşamış olursak olalım, ben çok mutluyum. Yanımda nefes alıp vermenden bile mutluyum. Seni seviyorum."

Ve tekrar öpüştük. Tekrar, tekrar... Oğlumuz bu mutlu anı bozup bas bas bağırana kadar konuştuk, öpüştük, koklaştık. Ve sonunda Yekta'nın bize verdiği izin bitti. Melis inleyip kendini yatağa atınca gülmemi engelleyemedim.

Yataktan çıkıp oğlumun odasına gittim. Beni görünce daha çok ağlamaya başladı. Akıllıya bak sen! Annesini istiyor demek! Ama baba anneyi yordu oğlum, benimle idare et artık. Yekta'nın altını değişirken boynuma değen dudaklarla kendimden geçtim. Böyle bir duygu var mıydı gerçekten? Bir insan nasıl böyle etki yaratabilirdi? Bu adil miydi?

"Melis..." Dedim, Yekta'nın işini bitirdikten sonra. Ona dönüp kollarımı beline doladım "Kaşınıyorsun farkındasın değil mi?" Kıkırtısı beni kendine bir kez daha âşık etti. O gülsün de ben bin türlü şekle girmeye razıyım. Onu çok mutsuz görmüştüm. Ve artık mutsuz olmaması için her şeyi yapacaktım.

"Belki de kocamın aşkına doyamıyorumdur?" Dedi ve bana kısa, şehvet yüklü bir bakış fırlatıp odamıza gitti. Melis, beni çıldırtmak mı istiyorsun? Eğer niyetin buysa başardın. İyi kaç karıcığım, seni yakalamaya geliyorum.

DURU TUBAY

Im... Harika... Harika ötesi bir şey bu! Ye ye bitmez... Enfes... Ne güzel şekerpare öyle...

"Duru..." Şekerpareyle aşkımı bölme oduncuk. Nerede kalmıştık. Seni seviyorum şekerpare, sakın bitme! Doyamıyorum sana! "Çıkardığın seslerin farkında mısın? Sertleştim burada! Canım acıyor hani!" Ne? Hızla gözlerimi açıp şaşkınlıkla Poyraz'a baktım. Gözleri en koyu tonuna bürünmüş bana avına saldıracak avcı edasıyla bakıyordu. Ah, topuklama vakti Duru!

"Olmaz. Bugün beni çok üzdün!" Geriledikçe üstüme gelmese keşke! Bulduğu yerde yapacak gibi duruyor. "Hayır Poyraz. Poyraz..." Beni yakalayıp omzuna atınca çığlığıma engel olamadım. "Sığır! Az kibar ol! Hamileyim!"

"Yemek yerken böyle sesler çıkarırsan sonucuna katlanırsın küçük hanım." Dedi ve kalçama acıtmayacak bir şaplak attı. Ellerimi güzelim çıkık kalçaları üzerinde onu çıldırtacak şekilde gezdirdim. Tısladı. Kocamın tepkilerini seviyordum. Canım kocacığım biricik odunum benim... Yumuşacık yatağın soğuk tenine değdiğimde irkilmeme engel olamadım. Sırıttı, boynumu öptü. Aniden çekildi ve bana çocuksu bir heyecanla baktı.

İKİ YABANCI |TAMAMLANDI|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin