7. Bölüm

17.5K 750 47
                                    

Yıllar Öncesi, Lise Zamanı

"Duru hadi ama! Ağlama artık. Neden bu kadar üzüldün ki? İlk defa tartışmıyorsunuz. Barışırsınız." Melis endişeyle bana bakıyordu. Ağlamaktan sesim kısılmıştı. Gözlerim kıpkırmızı kesilmiş, sızlıyordu. Poyraz... Artık erkeklerin tabiriyle 'milli' olmuştu. Başkasına dokunmuştu. Ben... Ben tamamen ona aitken o pislik gözleri ben haricinde herkesi görüyordu. Ben onu seviyordum. Çocukluğumdan beri ona aşıktım. Değmeyen birine! Lanet olsun! Bitirmek elimde olsaydı bitirmez miydim bu boktan sevgiyi?

"Bu sefer farklı Melis." Dedim kesik kesik. "Onu istemiyorum artık. Barışsak ne olacak? Onu affedebilecek miyim?" Melis benim kız olarak en yakın arkadaşımdı, her şeyimdi. İlk defa kendimi değerli hissediyordum belki de. Poyraz benimle ilgileniyormuş gibi yapmayı bırakmadığı için ben de aptalca bir oyunun içinde sürüklenmiş, mutsuz olmuştum hep.

"Duru yani anlamıyorum. Poyraz'ın biriyle birlikte olmaması seni ne ilgilendirir? Siz sadece arkadaşsınız. Değil mi?" Melis şüpheli gözlerini bana dikince ağlamam şiddetlendi. Saklayamıyordum artık. Çok ağırdı. Nefes alamıyordum bile!

"Onu seviyorum!" dedim sonunda. Melis küfretti ve bana sıkıca sarıldı. Bunu ilk defa sesli dile getiriyordum. Rahatlayacağımı sanmıştım ama iyice bunalmıştım. Canım acıyordu. Allah'ım bu ne acı! Geçmek bilmiyor, azalmıyor! Görmüyor! Beni görmüyor. Bu kadar mı çirkinim ben? Bu kadar mı değer verilmez bana?

"Duru, kendini toparla! Bak canım, erkekler biraz hödüktür ama Poyraz bunun dozajını kaçırmış bir erkek. Onların akılları fikirleri cinsellikte. Bak bana! Aşkı bulamamış biri olarak gayet manyak ve mutluyum. Ama sen, birine, bir erkeğe sarılıp ağlayabilirsin. Ve o senin için dünyaları bile yakar. Poyraz her ne kadar duygularını göstermese de, kaba olsa da, pislik olsa da sana herkesten daha fazla değer veriyor Duru. Ona kör diyebilirsin ama sen de gör! Onun için çok değerlisin."

"O kadar değerliyim ki başkasıyla... Tövbe tövbe! Değerim ancak kız kardeşine verdiği değer kadar."

"Ah, Duru! Şuan canın yandığı için böyle konuşuyorsun. Bir sakinleş, Poyraz'la barış bak sonra neler oluyor." Dedi Melis. Şimdi göründüğünün aksine çok olgundu. Poyraz'ın kız haliydi bu!

"Onu affetmeyeceğim." Dedim.

"Peki! O zaman perdeleri kapatmamız gerek." Dedi Melis. Ne? "Poyraz pencereden bizim odaya bakıyor da." Ah?! Poyraz'la odalarımız karşılıklıydı. Yıllardır sabahları ilk birbirimizi görürdük. Şimdi ise onu görmek en son istediğim şeydi! Hızla iki kişilik pamuklar kadar yumuşak yatağımdan kalkıp camın önüne gittim. Gözlerimdeki kızarıklığı fark ettiğinde kaşlarını çattı. Bay çok ilgili rolüne büründü hemen! Pencereyi açtı ve o gür sesiyle bana seslenecekken pencereyi kapatıp kalın perdeyi çektim. Şimdi onun iğrenç oyunculuğunu çekemezdim.

"Buraya geleceğini biliyorsun." Dedi Melis. Kahretsin, bunu unutmuştum. Onun varlığına yenilmek istemiyordum tekrardan. Ama olacak buydu, biliyorum. Gurursuzca ona yeniliyordum her seferinde. Elimde değildi. Onu seviyordum. Gülüşünü, kokusunu, sahiplenici öküz sözlerini... Ama en çok varlığını seviyordum onun. Yanımda, gerçekten, oluşunu. Onu özlüyordum. Çocuksu masumluğumuz kalmamıştı ikimizin de. Acılar çekmiştik. Ama birlikte atlatmıştık her şeyi.

"Kapıyı kilitlerim ben de." Dedim. Çocukçaydı belki ama bu umursadığım en son şeydi. Melis kahkaha atıp peçete yığınına attı kendini.

"Kırar."

"Tecavüz ediyorlar diye bağırırım."

"Tabi onu görünce konuşabilirsen." Dedi Melis tek kaşını kaldırmış beni sorgularcasına bakıyordu. Ofladığımda alnımı kapatan kırpmalarım uçuştu. Kocaman adım sesleri duyduk. Ve kapıyı kapatmak için arkama döndüğümde onu gördüm. Kapının girişinde durmuştu. Vücudu gergindi. Boynundaki damarlar şişmişti. Spordan geldiği her halinden belliydi. Bana endişeyle bakıyordu ve kızgındı. O hep kızgındı zaten.

İKİ YABANCI |TAMAMLANDI|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin