19. Bölüm

14.3K 692 35
                                    

Konuşma anı gelip çatmıştı. Nasıl yapacağımı, ne söyleyeceğimi bilemez haldeydin. Ben bir şey yapmamıştım. En azından bunun rahatlığı vardı üzerimde.

Bilerek geceye saklamıştık konuşmayı. Aynı odada, hele de yatak odasında, konuşmak bizim için zor olsa da... Konuşma olduktan sonra yapabilirdik istediğimizi değil mi? Yanaklarım pembeleşmeye başladı bile!

Poyraz teyzesine odasını gösterip iyi geceler diledikten sonra yanıma geldi. Terlemeye başlayan ellerimi geceliğime sürdüm. Havanın ağırlığına uymuş gibiydi nefeslerimiz. İlk gecemizdeki gibi hissetmem normal miydi?

"Duru'm hissediyor musun?" diye sordu. Tutkumuzu, heyecanımızı, özlemimizi hissediyordum. Gözlerimi kapadım.

"Hı hı!" diyebildim sadece. Önce konuşma, önce konuşma! "Poyraaz..." Sesim, hissettiğimin heyecanın etkisiyle titrek çıkmıştı. Allah'ım bana yardım et!

Poyraz elinin tersiyle yanağımı okşadı. Oradan boynuma... Omuzlarıma... Kollarıma... Allah'ım nefes alamıyordum.

"Söyle!" Sesi tutkuyla bezenmişti bile. Olmazdı. Arada hala konuşulacak şeyler vardı.

"Olmaz..." diye itiraz ettim. Durdu. Gözlerimi açtığımda afallamış bir vaziyette beni izliyordu. Onu reddetmemi beklemiyordu anlaşılan. "Teyzen bizdeyken yapamam."

Bakışlarımı birbirine kenetlediğim ellerime diktim. İzleniyormuş gibi hissediyordum. Hem o kadını sevmiyordum. O varken olmazdı. Gitsin, biz konuşalım öyle...

Poyraz bunu komik bulmuş olacakki başını geriye atıp dakikalarca güldü. Tabi herkes kendisi gibi utanmaz olmaması komiğine gitmişti beyefendinin. Kereste deposundan ne bekliyorsam!

"Hayatım..." dedi ve tekrar güldü. "Biz sedyede yapmış bir çiftiz."

O an yer yarılsın içine gireyim istedim. Utanmaz, edepsiz, sapkın! Ay yapıyordu birde söylüyordu. Ellerimi yüzüme kapattım.

"Ya Poyraz!" Kahkaha attı. Kollarının arasına alıp saçlarıma aşkı kadar masum bir öpücük kondurdu.

"Nasıl hala bu kadar utangaç olabiliyorsun? Nasıl bu halde beni kendimden geçirebiliyorsun?"

Başımı boynuna gömdüm. Ondan böyle sözler duymayalı çok uzun zaman olmuştu. Bir hiç uğruna bizi bitirdiğim gün bu sözleri de kaybetmiştim. Ve şimdi tekrardan duymak... Cenneti bahşetmişti bana.

"Ne konuşacaktın benimle?" diye sordu Geri çekildim. Bunu söylemek her şeyi alt üst edecekti. Ama o bana güveniyordu. Bu güvence ve aşkına tutundum. Söylemeliydim.

"Evet..." Ondan uzaklaştım. Kaşları çatıldı. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. "Londra'dayken bir şey oldu." Devam edemedim. Poyraz seni çok seviyorum. Lütfen... Lütfen yanlış anlama!

"Ne oldu?" Poyraz'ın sesi anında sertleşmişti. Kıyameti koparacaktı. Korkuyordum.

"Biz üç kişi aynı evde yaşıyorduk. Ben, Isabella ve Henry." Kaçamak bir bakış attım. Boynundaki damar belli olmaya başlamıştı. "Isabella'nın sevgilisi vardı ve ben odamdan çıkmıyordum zaten. İşimle odam arasında hapis olmuştum. Henry psikolog olduğu için yanımda olmaya çalışıyordu. Burasıyla alakalı hiçbir şey bilmiyordu. Sadece sevdiğim biri olduğunu anlamıştı. Bilmelerine gerek yok diye düşünmüştüm. Sen benim heryerimdeydin, senin gölgendim adeta. Gelmeme yakın zamanda Henry yanıma geldi. İçmişti. Dili bile dönmeyecek haldeydi. Bana aşık olduğunu söyledi. Sevdiğin adamı bilmeme rağmen sana olan aşkımı durduramıyorum, demişti. Ben karşı çıkınca beni öpmeye çalıştı. İzin vermedim. O günden sonra eve sadece eşyalarımı toplamaya gittim."

İKİ YABANCI |TAMAMLANDI|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin