11. Bölüm

14.9K 724 19
                                    

Poyraz Tubay

Duru? Duru'm? Karım, kadınım! Döndün! Hayal misin? Melis kendiyle birlikte beni de çimdikledi. Değildi! Allah'ım döndü! Bu o! Teşekkür ederim! Çok teşekkür ederim. Duru'mu bana geri verdin! Kalbim bir yılın ardından ilk kez çarpıyordu. İlk kez duyuyordum, ilk kez görüyordum sanki! Ama... Duru saçlarına ne yaptı böyle? Sarı? Ve düz! Benim kestane rengi lüle lüle saçları olan karım nerede?

"Duru?" dedik üçümüz de aynı anda. Melis ve Gökmen'e baktı ama bana bakmadı. Yapma böyle Duru'm! Çok çektim sen yokken. Güzel gözlerini esirgeme benden ne olur!

"Nerden çıktın sen ya? Hem burada olduğumuzu nerden biliyordun?" diye sordu Gökmen.

"Arkadaş Bul'dan tabiki!" dedi ve Melis'e döndü.

"Buyrun! Beni istemiştiniz Melis Hanım, geldim işte!" dedi ve Gökmen'e döndü. Ne yani Melis Duru'mla görüşüyor muydu? Ve bana söylememişti? Bunun hesabını verecekti. Şimdi Duru... Bu giydiği neydi öyle? Çok kısa! Bordo rengi elbisesi, uzun kollu, dizden iki karış yukarıda! Altına siyah süet platform topukluları vardı. Bu kız beni çıldırtmaya yemin etti! Kesin! "Ve Gökmen Efendi! Elime düştün! Ölümlerden ölüm beğen!" Gözleri yabancı olduğum bir öfke hakimdi. Bu benim Duru'm muydu gerçekten? Nerede sakin, ara belli, iyi kalpli karım?

"Duru bak!" Duru Gökmen'in yanına gidip elini ensesinde gezdirdi. Gerildim. Bunu başkasına yapsa onu öldürürdüm ama Gökmen benim kardeşimdi. Ve Duru ona asla o gözle bakmazdı ve Gökmen'de bakmazdı.

"Melis hani biz beraber bir kafeye gitmiştik de sen ona bir şey yapmıştın hatırlıyor musun?" diye sordu Duru, yüzünde tatlı bir gülümseme hakimdi. Melis'in benzi attı.

"Duru yapm-" Duru, Melis'in cümlesini tamamlamasına izin vermeden Gökmen'in kafasını kavradığı gibi masaya yapıştırdı. Hassiktir! Duru? Az önce... Ne? Duru'nun içine Melis kaçtı kesin! Neler oluyor? Çevremizdeki masalardaki insanlar bize hayretle baktı. Ama Duru önemsemedi. Hiç birimiz önemsemedik.

"Sen Gökmen Orbay, sadakatsiz öküzümü bile geçtin! Hayatını zehir etmezsem ben de Öküz Poyraz'ın karısı Duru değilim!" Yine bana laf söylüyordu. Burada bu konuda en suçsuz kişi ben olmama rağmen hakaretleri yine ben yiyordum.

"Ben buradayım! Alo? Öküz falan ayıp oluyor ama!" dedim. Milletin içinde! Duru bana tek kaşını kaldırarak baktı ve bir an gözleri başka bir yöne kaydı. Gözlerini öfke bürüdü ve bir masaya doğru yol aldı. Hızla arkamı döndüğümde buraya geldiğimizden beri beni ve Gökmen'i dikizleyen kızların masasına gittiğini gördüm. Ah, siktir! Melis'le bakıştık ve aynı anda ayağa fırlayıp Duru'yu durdurmaya gittik. Ama çok geçti.

"Bak kızım! O gözlerini oyarım! Kocama ve onun yanındakine bakamazsın! Ya ne vermeye meraklısınız! Onlar sahipli! Sizin gibi orospular yüzünden huzur kalmadı! Ama ben sizin o işveli gülümseyen dudaklarınızı yırtar, gözlerinizi oyup elinize veririm!" İtiraf etmek gerekirse o ses tonundan ben bile irkilmiştim.

"Melis? Karışalım mı?" diye sordum, tereddütlüydüm. Duru'yu ilk kez bu kadar çıldırmış görüyordum.

"Sen değil ama..." dedi Melis ve ceketini çıkarıp bana uzattı. "Ben karışacağım. Duru tek başına yolabilme kapasitesi olsa bile bu eğlenceden mahrum kalamam."

Duru Tubay

Poyraz... Yıllar önce tereddüt etmeden kalbimi ellerine verdiğim adam, kocam. Yaklaşık bir yıldır onu görmüyordum. Özlem içimi delip geçmişti. Onu gördüğümde dizlerimin bağı çözülmüştü, nefes alamamıştım. Yine de dik durmuştum karşısında. Özlemim, yaptıklarını unutturmamıştı.

İKİ YABANCI |TAMAMLANDI|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin