LUHAN
Çatalım la tabağımdaki zeytinleri tekrar dürttüğüm de Sehun'un soğuk sesi durdurmuştu beni.
''Aç değil misin?''
Kafamı kaldırıp ona bakınca donuk bakışlarıyla karşılaştım.Kesinlikle ürkütücüydüler.Sehun şuan sinirliydi nedeni ise ona ait olduğumu söylediğin de sinir krizi geçirip defalarca ondan nefret ettiğimi söylememdi.Pişman değilim.Ama korkmuyor da değilim.Bu Sehun du ve sinirlendiğinde her şeyi yapardı.
''Değilim''dedim bakışlarının anlamını çözmeye çalışırken.
''Gidelim o zaman''elini uzatmıştı.
''Nereye''dedim elini iterek.Bundan çok rahatsız olmuştu.Gözlerine hakim olan sinir de apaçık ortaydı.
''Gidiyoruz dedim!''
Hayvan gibi kolumdan tutup beni oturduğum sandalyeden kaldırınca neredeyse yere düşmek üzereydim.Kullandığım tabir kaba olabilir ama kesinlikle hayvan gibiydi.Kolumu bırakması için ne kadar çabalasam da yine faydasızdı.Onun benden güçlü olduğu gerçeğini bir türlü hazmedemiyordum.Galiba biraz vücut çalışmalıyım.Kolumu tutan kolu eşliğinde onu istemsizce takip ederken büyük demir bir kapının önüne gelmiştik.Başta evin dış kapısı zannetmiştim ama değildi.Evi kadar kocaman olan bir garaj karşılamıştı bizi.Ah birde diğer arabaları havasıyla söndüren kırmızı bir Ferrari.Ağzım açık kaldı diyebilirim.Bir çok araba olmasına rağmen dikkatimi çeken tabi ki Ferrariydi.Bu hayranlığımı gizlemeye çalışarak ilerlerken,ilerlediğimiz arabanın kırmızının en güzel tonu olan Ferrari olduğunu anlayınca heyecanlanmıştım.Sonuçta benim gibi fakir olan kaç insan hayatında Ferrariye binerdi ki?
Sürücü koltuğunun yanındaki koltuğa oturmam için kapıyı açtığın da beni içeri itmişti.Şükürler olsun ki üstü açık bir araba yoksa kesinlikle başımı bir yere vurabilirdim.Lanet herif!
Yaklaşık yarım saattir yoldaydık.Nereye gittiğimizden haberim yoktu.Bu beni rahatsız etse de umursamamaya çalışıyordum.Çünkü ben hız seven bir insanım.Ve sevgili sapığım gaza basabildiği kadar basmış bir şekilde yarış pistindeymiş gibi araba sürüyordu.Sinirinden olduğunu biliyorum.İçten içe korksam da bu benim işime geliyordu.Hızımızdan dolayı tenime değen sert rüzgar beni alıp başka diyarlara götürüyordu sanki.Gözlerimi kapattım.Koltuğa iyice yayıldım ve anın tadını çıkarmaya başladım.Bu gerçekten huzur vericiydi.Hiç bir şeyi umursamıyordum şuan.Dağılan saçlarımı,işten kovulmamı,banka borcunu,Sehun'a olan nefretimi ve yanımda sinirden kudurmuş halini.Şu an tek ben vardım ve kendimi dinliyordum.
Neden burdayım?
Nereye gidiyorum?
Neden onun yanındayım?
Neden onunla bilmediğim bir yere gidiyorum?
Kafamdaki her soruya cevap vermişken bu dört sorunun cevabı yoktu.Belirsizdi.Ve bu benim canımı sıkıyordu.Düşünürken kendimi kaybettiğimi söylemiştim daha önce.Arabanın ne zaman durduğunu bilmiyorum.Durduğunu bile ancak 5 dakika sonra falan anladığımı söyleyebilirim.Gözlerimi merakla açıp yanıma döndüğüm de Sehun'u beni izlerken bulmuştum.Bakışları tuhaftı.Hayır sinirli değildi.Aksine gayet sakindi.Yalvarır gibi bakıyordu sanki.Ve bu şekilde baktığını ilk defa görüyordum.Dokunsam ağlayacak gibiydi.Bu hoşuma gitmemişti.Onun bu hali gerçekten hoşuma gitmemişti.
''Benden nefret etme Luhan''dedi gözlerimi kapatan saçlarımı sağ eliyle geri iterken.''Buna dayanamam''
Afallamıştım.Benden daha güçlü,sinirli her şeyiyle mükemmel olan Sehun karşımda annesini kaybetmiş bir çocuk gibi duruyordu.Onun bu hali vicdan duygumu harekete geçiriyordu.
''Nefret etmemi gerektiren bir çok şey yaptın''dedim yumuşaklıkla.Kendimde ki bu değişime hayranım.
''İnan onları bilerek yapmıyorum.Ne kadar sinirli olduğumu görüyorsun.Kendimi kontrol edemiyorum.Bu yüzden canını yakıyorum.Bunu yaptığım da ise senden daha çok acı çekiyorum.Kendimden nefret ediyorum.''
İşte buda afallatmıştı.Böyle olduğunu bilmiyordum.Bilerek ,beni sinir etmek için yaptığını sanıyordum.Ama gerçek suratıma bir tokat gibi çarptığın da yanımda cevap bekleyen ergene bir şeyler söyleyemiyordum.Onun yüzünden elimi kestiğimi unutabilirdim.Onun yüzünden dün ölümüne dövüştüğüm sahneyi de unutabilirdim.Ama beni işten kovdurması.Yaptığı affedilemezdi.Bunu gerçekten unutamazdım.
''Bana ne kadar zarar verdiğinin farkında mısın?''elimi ve yüzümde ki morlukları gösterdim.''Dahası beni işimden ettin.Ne kadar zor durumda olduğumdan haberin yok''
''Banka borcunu kastediyorsan artık onu düşünmene gerek yok''
''Nasıl?''dedim şaşkınlıkla.
''Ödedim''dedi omuz silkerek kolay bir şeymiş gibi.
''Ne ne ne yaptın?''
''Ödedim diyorum''
''Bunu nasıl yaparsın?Paran var diye aklına esen her şeyi yapabileceğini mi sanıyorsun?!''
''Bana ait olduğunu söylemiştim Luhan.Senin borcun benim borcumdur ve çalışmanı istemiyorum.Seni kovdurmamın bir sebebi de buydu.''
''Ya nasıl bu kadar rahat bir şekilde beni sinir edebiliyorsun?Anlamıyorum gerçekten.''dedim sinirle ona sırtımı döndüğümde.
Gülmüştü.Bu da bende gülme isteği uyandırsa zorlukla bastırabilmiştim.Şu an sinirliydim evet.Ama bu sefer tatlı sinirlilikti.Bu ergenin parasına ihtiyacım yoktu.Bu borcu ölene kadar çalışarak ödeyebilirdim.Ama böyle kısa yoldan ve zahmetsiz ödenmesi işime gelmişti.Hoşuma gitti de diyebilirim.40 milyar ciddi bir paraydı evet ama altında Ferrarisi ve bir çok arabası olan Sehun için sakız parası mesafesinde olduğuna emindim.Hem beni çalışarak erken yaşlanmaktan da önlemişti.
Oh Sehun...
Altındaki ferrarini fiyatındaki 0'lar kadar öndesin.
Bu sefer mağlup olmayı kabul ediyorum.
Yelkenler foraa!
Şimdilik(!)
BAEKHYUN
Chanyeol'ün yanından ayrılıp eve vardığım da kendime bir güzel kahve yapıp içmiştim.İçimi ısıtmıştı.Uykumu kaçırsa da umrumda değildi.Zaten uyuyamazdım.Gözlerimi kapattığım an da aklıma Chanyeol'ün sigara içerken ki seksi hali ve tadına doyamadığım dudakları geliyordu.Gerçekten o kadar harikaydı ki bu kadar harika olduğunu bilsem önceden onu terslemek yerine tadına bakardım.Büyük kayıp!
Kahve bardağımı yıkayıp odama çıktığımda telefonuma gelen mesaj sesi doldurmuştu odayı.Yatağın üzerine zıplar şekilde yüzüstü yattığımda mesajı açıp okumuştum.
Kimden:Chanyeol
Dudakların...Onları tekrar istiyorum.Sonsuza kadar!
Hafif utançla karışık sevinçten ayaklarımla yatağı dövmüştüm.Ardından bir mesaj daha.
Kimden:Chanyeol
Beni itmediğin için gerçekten çok mutluyum.Yoksa o tapılası dudaklarının tadına bakmak imkansız olurdu.Eve gittin değil mi?Kahveyi sevdiğini biliyorum.Kendine yapabildiğin en güzel kahveyi yap ve tek yudum kalmayacak şekilde iç.Sonra da yatağına yatıp derin uykuna dal Baekhyun.Aslında uyurken seni izlemeyi o kadar çok istiyorum ki bir gün beraber uyumalıyız.Hatta bir gün değil her zaman.Çünkü artık benimsin Baekhyun.Beni öperek seninde bunu kabul ettiğini varsayıyorum.Zaten kabul etmesen de benimsin.Her şeyinle.Seni asla bırakmam Baekhyun.Sadece benimsin.
Sevinçten havaya uçmak dediklerini bu olsa gerek.Şuan uçuyorum.O kadar mutluyum ki kelimeler yetmiyor.Aklım olsaydı bu devi her zaman terslemek yerine güzel davranırdım.Ah akılsız kafam!Kendimden hıncımı almak için kafama vurduğum da bir mesaj daha gelmişti.Hemen açtım.
Kimden:Chanyeol
Yarın seninle gitmek istediğim bir yer var.Sabah seni alırım.İyi uykular bebeğim Ve bir şey daha.Seni seviyorum.
Son cümleyi kaç defa okuduğumu bilmiyorum.O cümleye hipnoz oldum diyebilirim.Ve dahası yarın gitmek istediği bir yer var.
Benimle!İlk randevu.
Tanrım ne giyeceğim?!
Şimdiden yarının heyecanı kaplamıştı tüm bedenimi.Bu heyecanla uyumak imkasızdı değil mi?Ama yarın gözlerimin altında oluşan torbalarla karşısına çıkmak istemiyorum.Uyumalıyım.Chanyeol'ün yanımda olduğunu ve ona sarıldığımı var sayarak.Ve galiba ben Chanyeol'ü sevmeye başlamıyorum.Kesinlikle ona aşık oluyorum.Gözlerine,uzun boyuna,beni sinir etmesine,sözlerine ve dudaklarına.
Geç kalmışlıkla...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
- Just One Night -
FanfictionÇift: HunHan Yazar: Lu'skitty *TANITIM* ''Hayır.Hayır.Hayır!Yüz kere hayır.Bin kere hayır!Kesinlikle yapamam Chen.Benim panik atağım var biliyorsun bunu nasıl bana teklif edersin?Sahneye çıktığım anda bayılırım ben.Birde şarkı söyleme mi istiyorsun...