22.BÖLÜM

4.7K 255 5
                                    




KAİ

Sinirliydim.Şu an öyle sinirliydim ki Baekhyun'u öldürüp cesedini kurtlara yem edebilirdim.Sevgilim demişti.Lanet olası bana sevgilim demişti.Yaklaşık 2 yıldır ondan bu sözü beklememe rağmen şu an bu kelimeyi söylemesi bana hiç bir şey ifade etmemekle beraber bir yanardağ gibi patlamama sebep olmuştu.Ve hiç bir şey olmamış gibi karşımda öylece sırıtması beni sinirlendirmekten başka hiç bir işe yaramıyordu.Cidden ve cidden onu öldürebilirim. 

"Neden bunu yapıyorsun?Neden yalan söylüyorsun?"diyerek yakalarına yapışmış onu ileri geri sarsıyordum.Kyungsoo ise bu sırada yaşlı gözlerle bizi izlemeye devam ediyordu.Onu ağlattığı için ikinci kez daha Baekhyun'u öldürebilirim. 

"İntikam için"dedi sırıtarak."Ya sen?Ya sen neden söyledin?"diyerek ciddi bir havaya büründü.Bağırmıştı.Bir kez daha sinirlenmiştim.Kimse bana bağıramazdı.Hiç kimse!

" Ses tonuna dikkat et Baekhyun.Ben kimseye bir şey söylemedim"

" Yalan söyleme Kai!Chanyeol'e herşeyi anlattığını biliyorum.Nasıl böyle bir şey yaparsın?Özür dilemeye geldiğini söylemiştin " ses tonunda hayal kırıklığı vardı. 

"Ne saçmalıyorsun Baekhyun?Bak sana ikinci kez söylüyorum.Ben.Hiç.Bir.Şey.Söylemedim."

"Yalan söylüyorsun"

"Ya söylemek istesem bile söylemeye fırsat kalmamıştı.Sen bayılınca o seni hemen hastaneye götürdü.O an o kadar çok korkmuştu ki dün gece ne olduğuyla ilgilenecek durumda değildi"

"İnanmıyorum"dedi.

Ama yıkılmıştı.İntikam aldığını zannettiği demin ki halinden eser yoktu.Annesini kaybetmiş bir çocuk gibiydi.İçimde bir yerler de onun bu haline üzülen Kai olsa da Kyungsoo'yla aramıza bozduğu için onun bunu hak ettiğini söyleyen Kai daha baskındı.Evet bunu hak etmişti.Kesinlikle.

"Bilmiyordum"dedi sonra fısıltıyla.Kabul ederek.

"Harika!Beni düşürdüğün durumdan çıkarman için iki saniyen var"dedim sinirle Soo'yu işaret ederek.Mahçuo bir şekilde arkasına dönerek Soo'nun önüne geldi.

"Özür dilerim Soo.Yalan söyledim.Biz sevgili falan değiliz.Sadece ondan intikam almak istemiştim."Başı yerdeydi.Ve sesi oldukça kısıktı.Bu utancın ona yettiğini biliyordum.Bu yüzden daha fazla üstüne gitmeye gerek yoktu.Kapıyı sessiz bir şekilde kapatıp gözden kaybolduğun da nihayet Soo'la başbaşa kalabilmiştim.Büyük gözleri benimkiyle buluştuğun da gizlemeye çalıştığı mahçubiyeti görebiliyordum.Gülümsedim.Kafasını eğdiğinde parmaklarıyla oynamaya başlamıştı.Şu an ki hali aynı bir çocuğun ki gibiydi.Onu yanaklarından ısırıp bağrıma basabilirdim.Ama biraz eğlensem sorum olmazdı değil mi?

"Sana yalan olduğunu söylemiştim Soo."Kollarımı göğsüm de birleştirip ben her şeyi bilirim havasına bürünmüştüm.O ise utançla başını kaldırıp bana bakmıştı.

"Ö-özür dilerim Kai"

"Sence Özür dilemen kırılan kalbimi düzeltmeye yeter mi?"

"Düzeltmek için her şeyi yaparım.Gerçekten üzgünüm."tekrar başını eğmiş parmaklarıyla oynamaya başlamıştı.Kafasını kaldırsa güldüğümü görebilirdi.Ama utancı tabi ki kafasını kaldırmasına izin vermezdi.Gerçekten keyif alıyorum.

"Herşeyi mi?"dedim tek başımı kaldırarak. 

"Her şeyi"dedi tereddüt ederek.

"Imm o zaman bugün ne istersem yapacaksın kabul mü?"

"Kabul"sesi fısıltıydı.Ve ben gülmemek için kendimi zor tutuyordum. 

"O zaman kahvaltı hazırlayabilirsin.Krep yapmanı istiyorum."

"Tamam"

O salondan mutfağa doğru ilerlerken içim de tuttuğum bütün kahkahaları serbest bırakmıştım.Duyamayacağı şekilde tabiki.Yorulmasını istemesem de bana krep yapmasını özlemiştim.Biraz bencillik yapsam sorun olmaz sanırım.Beni peşinden çok koşturmuştu hem.Zor adam.

****

Masa da kollarımı birbirine geçirmiş bir şekilde oturuyordum.Soo beni bekletmemek için aceleyle krepleri pişiriyordu.O kadar acele ediyordu ki elini yakmıştı.Hemen kalkıp yanına gittiğim de yanan parmağını benden gizlemeye çalışmıştı.Afkaya sakladığı elini avucumun içine alıp hafif kızarık parmağına üfleyerek öpücükler kondurmuştum.Öptükçe öpesim geliyordu.Ama dur demeliydim.Dur.Kai.Dur.

"Dikkatli ol Soo"Büyülenmiş gibi bakıyordu.Ve ben biraz daha ona böyle yakın olursam işler kötüye gidebilirdi.Hele de bana böyle bakmaya devam ederse.

"Bir daha ki sefere dikkatli olacağım."demişti gülümsemeye çalışarak eliyle kafasını kaşıdığında.Ama sonra acıyla yüzünü buruşturmuştu.Yanık parmağını kullanırsa böyle olur.Bir daha ki sefere dikkatli olmak mı?Şapşal.

****

"Hazırlan Soo okula gidiyoruz bağırmıştım kapısı açık odamdan. 

Yaklaşık 15 dakika sonra hazırlanıp aşağı indiğim de Soo'da merdivenler de görünmüştü.Beyaz dar pantolonu ve üzerine tam oturmuş kırmızı gömleğiyle harika olmuştu.Havaya kalkan saçlarıyla kırmızı spor ayakkabıları da ona ayrı bir hava katmıştı.Tanrım!Mükemmeldi.Kırmızı...benim en sevdiğim renkti.Beni nereden vuracağını iyi biliyordu. 

Sessiz ve onu izleme geçen araba yolculuğundan sonra nihayet okula varabilmiştik.Arabadan inip gömleğini düzelttikten sonra ilerlemeye başlamıştı.

"Soo"

"Efendim?"

"Elimi tut"Büyük olan gözleri daha çok büyümüştü. 

"A-ama okuldayız."

"Sana elimi tutmanı söyledim.Ne istersem yapacaktın."

Çaresizce yanıma gelip elimi tutmuştu.Utandığını biliyordum.Bize iğrenç gözlerle bakmalarından korktuğunu da biliyordum.Ama böyle bir şey olmayacağına emindim.Çünkü ben Kai'ydim.Ve kimse bana iğrenç gözlerle bakmaya cesaret edemezdi.

El ele okulun bahçesine girdiğimiz andan itibaren tüm gözler bizim üzerimizdeydi.Şaşkındılar çünkü okula ilk defa giriyorduk.Ama biri vardı ki kimse onun kadar şaşkın olamazdı.
Kimden mi bahsediyorum?
Suho.
Ağzı bir metre açık bir şekilde hayal kırıklığıyla bize bakıyordu.Ah birde onun kadar şaşkın ola biri daha vardı.
O da Kyungsoo.
Suho'nun bu okulda okuduğunu bilmediğine eminim.Bugün gerçekten güzel bir gün.

****

"Onun bu okulda ne işi var?"diyerek oturdu Soo benim olduğum masaya elindeki yemek tabağıyla.Meraklı gözlerle beni sürmeye devam ediyordu.

"O en başından beri buradaydı Soo"

"Bu da ne demek oluyor?"kafası karışmıştı.

"Bu demek oluyor ki Suho bu okulda okuyor"

"N-ne?2 senedir bu okulda okuyorum ve onu bir kere daki görmedim Kai"

"Görmemen çok doğal çünkü ben izin vermedim"

"Neden?"Büyük gözleri daha çok büyümüştü. 

"O göründüğü gibi iyi biri değil Soo.Senin yakının da olmasına izin veremezdim."

"Oh.İyi birine benziyordu ama"dedi yemeğinden bir kaşık alıp tekrar bana döndükten sonra.

"Görünüşe aldanmamak gerek Bebeğim " dedim göz kırparak.
Bebeğim dememle öksürük krizine girmişti.Kızardığu da net bir şekilde görünüyordu.Onun bu halini seviyordum.Utandığın da fazlasıyla...seksi oluyordu.
Seksi.
Kai!Başka şeyle düşün!

KYUNGSOO

Hayatım da ilk defa okuldan bu kadar yorgun döndüğümü hatırlıyorum.Okul ilk defa bu kadar berbattı.Tam bir hizmetçi gibiydim.Kai gel diyor geliyordum.Git diyor gidiyordum.Bana yaptırabileceği her şeyi yaptırmıştı.Yemeğini bana aldırmıştı.Kahve istemişti.Kola istemişti.Çikolata istemişti.İşkenceydi bu yaptırdıkları adeta.Lanet kafamı sikeyim.Ne diye Baekhyun'a inandım ki?Eğer inanmasaydım böyle olmazdı.Bu işkenceye katlanmak zorunda kalmazdım.Lanet olsun.

Sıcak duş.
Tüm yorgunluğumu atmak için gerekli olan tek şey.Rahatlamam için en büyük etken.Ah birde uyku.Uyursam harika olurdu.Ama Kai'nin buna izin vermeye niyeti yok gibiydi.
Buharlı banyoyu arkamda bırakıp odaya girdiğim de çıkmam bir olmuştu.Kai yatağım da uzanıyordu.Tanrı aşkına ne yapıyordu bu?Giyeneceğimi bilmiyor mu?
Belki gitmiştir umuduyla kapıyı hafif araladığım da Kai kapıyı üzerime itip içeri girmişti.Bu büyük sayılmayacak banyo da tek başımazaydık.Ve ben...Ben...benim üzerimde sadece havlu vardı.Tanrım!

"Ne yapıyorsun?"üzerime doğru yürümeye başlamıştı.

"Benden utanıyorsun"dedi gözlerimin içine bakarak.

"Utanmıyorum"dedim yalan söyleyerek.Utanıyorum deli gibi hemde.

"Oh demek utanmıyorsun"sinsice sırıtmıştı.Ve daha çok yaklaşmıştı.

"Hayır Hayır.Tamam utanıyorum.Yaklaşma"dedim elimde onu durdurarak.Ama sırtım duvarı bulmuştu. 

"Bende utanma Soo"dedi ve dudağıma ufak bir öpücük bıraktı."Seni aşağıda bekliyorum"

Oh evet harika.Acaba şimdi ne istiyordu?

****

Saçlarımı kurulayıp üzerime rahat bir şeyler geçirmiştim.Aşağıya inmeye hazırdım.Ama ne inmek istiyordum ne de buna cesaretim vardı.Ama dediğini yapmak zorundaydım.Lanet gün henüz bitmemişti.Dayanmak zorundaydım.Yarın bu işkence son bulacaktı.
Merdivenlerden inip salona geldiğim de Kai büyük koltukta geniş geniş oturuyordu.

"Yemek mi istiyorsun?"dedim yanına gelerek.

"Hayır"

"Kahve?"

"Hayır"

"O zaman ne istiyorsun Kai?"

" Seni.YaniseninlefilmizlemekistiyorumKai"O kadar hızlı konuşmuştuk ki anlamak için saniyeler düşünmüştüm.Ah film.Benim için daha iyi ve zahmetsizdi.İzleme numarası yaparak uyuyabilirdim. 

"Tamam"dedim koltuğun diğer köşesine oturarak.O ise filmi başlatıp ışıkları söndürerek koltuğa tekrar oturmuştu.

"Yanıma gel Soo."Biraz yanaşmıştım.

"Sence orası yanım mı?Buraya gel Soo."Tam yanını işaret etmişti.Ah Tanrım! 
Tam dibine geldiğim de kolunu omzuma atarak kafamı omzuna yaslamamı sağlamıştı.Harika değil mi? Artık bir yastığım bile var.Film de başlamıştı.Şimdi uyuyabilirdim. 

****

Tanrım!Bu çocuk beni sinir ediyor.
Uyuyacağımı da nereden anladı?Durmadan hareket ediyor,elimi tutuyor,kulağıma bir şeyler fısıldıyordu.Kısaca uyumamam için elinden gelen her şeyi yapıyordu.Hele de pişkin pişkin gülmesi yok mu?Daha çok sinirleniyordum.
Sakinleşmek için mutfağa gidip bir bardak su içmiştim.Biraz oyalanmıştım kabul.Beni çağırmasa hiç gitmeye niyetim yoktu.Mecburdum.Dayan Soo.Az kaldı.
Paytak paytak yürüyerek karanlık salonda koltuğu nihayet bulabilmiştim.Bu sefer yanına oturmamıştım ama.Şimdi o koltuğun öbür ucunda ben ise ona biraz uzaktaydım.Film sıkıcıydı.Uykum vardı.Kai'nin yanımda olması bana kötü hissettiriyordu.Bütün kötü şeyler bir araya toplanmıştı.

Yaklaşık 10 dakikadır filmi izliyordum ama anladığım tek şey anlamamaktı.Adamlar birbirine vuruyor,tekme atıyor,dövüşüyorlardı...Tanrım şimdi ise yataktalardı.Hayvan gibi birbirlerini soyuyorlardı.Nefes alış verişleri ise bir ferrari kadar hızlıydı.Hızla kafamı karanlık tarafa doğru çevirmiştim.Bu da neydi böyle?

2 adamın hızlı nefes alış verişleri oda da yankılanıyordu.Bir de buna inlemeleri eklenmişti.Lanet olsun!İçimde ki filler ayaklanmaya başlarken pantolonum beni rahatsız etmeye başlamıştı.Bu utanç vericiydi.Kai'nin yanında bu durum da olmak çok utanç vericiydi.Başka şeyler düşün Soo.
Gökyüzü.Ağaç.Kuş.Kai.
Kai.
Televizyon daki iki adamın inlemeleri devam ederken korku ve utanç dolu gözlerle kafamı Kai'nin olduğu tarafa çevirmiştim.Ne ara bu kadar yanıma gelmişti ki?
Kalbim delice atıyordu.Ben böyle kötü bir durumdayken bana yakın olmamalıydı.Gözlerim gözleriyle buluştuğun da televizyonun ışığıyla da olsa gözünde ki açlığı görebilmiştim.Açlıkla bakıyordu.Ve bu benim dayanma sınırımı git gide zorluyordu.Ben böyleyken bu şekilde bakmamalıydı.
Bir şeyler yapmalısın Kai.
Ateşimi söndürmelisin...

Elini belime koyduğun da ona yardım edip biraz daha sokulmuştum koynuna.Nefesi titriyordu.Benim de öyle.Parmağıyla dudaklarımı okşadıktan sonra zaman kaybetmeden dudaklarıyla dudaklarımı örtmüştü.Öpüşü hızlı ve şehvet doluydu.Öyle ki öpüşmenin verdiği zevkten olsa gerek ne zaman kucağına oturduğumu bilmiyorum.Hafif kalkık penisim onun penisine değdiğinde inlememi içimde saklayamamıştım.Boğuk inlemelerimden birini ağzının içine bıraktığım da vücudum da gezinen elleri kalçalarımda son bulup beni havaya kaldırmıştı.O da ayağa kalktığın da düşmemek için bacaklarımı beline dolamıştım.Öpüşmesine karşılık vermeyi de ihmal etmiyordum.Tamam utanıyordum ama korkmuyordum.Bunu ne zamandır hayal ettiğimi tahmin bile edemezsiniz.İnanın bana.
Ve kucağın da düşe kalka onun odasına doğru ilerlediğimiz de aklımda olan tek bir şey vardı.
Bu gece uzun olacak...

Selaaam.Uzun zaman oldu ama biliyorsunuz malum sebepler.Uzatmak istemiyorum her şeyin sonu olduğu gibi bu ficin de sonuna gelmiş bulunmaktayız.Evet bu son Kaisoo bölümüydü.Umarım beğenmişsinizdir.Yorum ve beğenileriniz için teşekkürler. 
Finale son bir bölüm.
Görüşmek üzere. ^^

- Just One Night -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin