*Asel Cankat'ın anlatımından*
Öyle bir an gelir ki nefesin kesilir de tekrardan soluklanmak için çırpınmak dahi istemezsin. Öyle acılar çekmiş insanlar görürsünüz ki kendi kendinize büyüttüğünüz sorunlara bakıp utanırsınız. Tam da buna benzeyen anlardan birini yaşıyordum.
Zifirin Asaf'a karşı beslediği nefretin sebebini farkında olmadan öğrenmiş, öğrendiğime de bin pişman olmuştum. Aşkımın yapacağı dövüşe gizlice hazırlandığım gece, Zifir beni birine benzetmiş, "Zeynep" diye seslenmişti. Hüznü içimi parlamış teselli etmekten başka bir şey yapamamıştım.
"Bana söylemek istediğin bir şey var mı Zifir?" Sırtını okulun duvarına yaslayıp arka bahçede olmanın rahatlığıyla sigara içiyordu. "Ne gibi?" Kasılmış bedenimi rahatlatmak için derince nefes aldım fakat bu hiçbir işe yaramadı. "Asaf'a duyduğun aşırı nefret hakkında mesela?" Sigarayı dudaklarından ayırıp tek kaşını kaldırarak baktı bana, sanki her şey normal bir benim sorduğum soru aptalca idi.
"Tecavüzcü birine aşık mı olmalıyım, yada ona yaptığı işten dolayı hayranlık mı beslemeliyim! Bunlar ne gereksiz sorular böyle? asıl sebebe gel." Bana doğru çarpıttığı lafın katiyen üzerinde durmadım, o da net bir şekilde biliyordu ki Asaf iğrenç bir karaktere mükemmel bir oyunculuk yeteneğine sahipti. Hoşlantı durumunun geçmesi ne kadar kolay olsa da acısı gerçekti.
"Ben biliyorum, az çok her şeyin farkına vardım Zifir. Sadece senin ağzından duymak istiyorum." Şu zamana kadar sakinliğimi korudum, kabullenmesi zor dile getirmesi daha da zor bir durumdu. Yarıya gelmiş olan sigarasını yere atıp dumanını söndürdü gözlerime hala bakmaya niyetliyken. "Annen anlatmış sonunda ha?"
Annem mi? "Neden bahsediyorsun? Annemin Zeynep ile ne alakası olabilir ki?" Dudaklarımdan çıkan o isimle tüm vücudunun gerilişini izlemem kaçınılmaz oldu. Şu ana kadar bahsettiklerim den kardeşine pay çıkarmamış anneme yoğunlaşmıştı. Tek bir soru, annemin bana ne söylemesi gerekiyordu? Aniden sırtını yasladığı duvardan ayırarak üzerime doğru atıldı, bu hareketine gözlerimi kırpıştırıp geri çekilmek istedim fakat dirseğimi yakalayıp kemiğime uyguladığı şiddet yüzünden hiçbir eylemi gerçekleştiremedim.
"Nereden biliyorsun!" Genizden kaçan hırıltısı beni ürkütürken sızlayan kolumu ondan kurtarmak adına bir kaç girişimde bulundum. "Canımı acıtıyorsun bırak! Zaten konuşmak için geldim buraya, kendine gel!" Gözü dönmüş beni duymaz gibiydi. Canımın acısından biraz önceki anlayışlı ruh halim buhar olup havaya karışırken bağırmam kaçınılmaz oldu.
"Zeynep'in senin kardeşin olduğunu ve başına gelenleri ne zaman söylemeyi planlıyor dun Zifir!!" Dirseğimden tüm bedenimi sarsarak geriye doğru kuvvetle iteledi. "Sus! sus konuşma." Kondisyonumu sağlamak zorlandığım anlardan birini yaşarken onun ittiği bedenimi güçlükle dikledim beton zemine. Sol elim sıktığı dirseğime gidip yavaş olmaya dikkat ederek ovuşturmaya başladım, parmakları etime gömüldüğü için izi, oluşan kızarıklar ile belli oluyordu. "Sakin ol, bunları damarına basmak için söylemedim. Bir kitap buldum içinde birçok kızın ve yazıların olduğu kalın bir kitap, ne söylediğimi anlıyorsun değil mi?"
Sırtı bana dönük olsa dahi sinirle soluyup sakinleşmeye çalıştığını görebiliyordum belkide yaşadığı anları tekrardan hafızasında yansıtmış, canını yakmıştım. Bana doğru dönüp konuşmak için dudaklarını araladı, bir anda gözleri arkama kayıp konuşmayı reddetti. Bunu tekrardan kapanan dudaklarıyla anlarken kuramadığı kelimelerin durmasını sağlayan asıl sebebe bakmak için arkamı döndüm. Sinirini attığı adımlar dahi yansıtıyor fakat onun görkemli çehresinin önüne geçemiyordu. Midemin hemen alt kısmında sızlamaya benzer bir titreşim olduğunda seğirip duran çenesine bakmayı kesip gözlerine odaklandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Hislerimde Saklı Sen (Tamamlandı)
General Fiction# - Romantizm 1 # - Genelkurgu 3 # - Heyecan 1 -Tüm haklar saklıdır.-