* Aşkım DAĞHAN'ın anlatımından*
O küçücük el nasıl olur da zaten dur durak bilmeyen kalbimin bir kat daha hızlanmasını sağlar?
Yüreğim onun her dokunuşuna muhtaç olduğunu bir kez daha çaresizce belli ediyordu. Bu sefer onun ince, narin parmaklarının altında... Korkuyordum, yıllardır olduğu gibi onu kaybetmekten. Siz hiç kendinize ait olmayan bir şeyi kaybetmekten korktunuz mu?
Eğer bu duyguyu bilmiyorsanız çaresizliğimi dinlemekten ileriye gidemezsiniz...
Dörtlü yaşlarımın sonuna doğru daha düzgün, sakarlık yapmadan yürüyemeyen Asel'in gafletine uğramıştım. O zamanlar gözümde bir bebekten farksızdı, tabi bunu ondan bir yaş büyük olmamın gururu ile dillen dire dillen dire anlatıyor Aseli tam bir sinir küpüne çeviriyordum. Sürekli beni evcilik oynamaya zorluyordu! Bense boşluk bulduğum an kaçar mahalledeki çocuklarla dedikodu kazanı, sinir olduğumuz teyzelerin camını taşlar saklanırdık.
Yine böyle bir günün sonunda camını kırdığımız Şehriban teyzenin kocası Nizami dede beni ensemden yakaladığı gibi tartaklaya tartaklaya evimin önüne kadar getirmişti. Ayaklarım yerden kesili halde arada kafama serçe vuruyor azarlamaktan da gocunmuyordu, bense suçumu bilip susardım. Nasırlı elleri canımı yaksa da tek damla göz yaşı dökmemiştim. Ensemdeki ellerin sahibi beni çuval gibi kapımızın önüne attığında içeride çay içtiğini var saydığım anneme bağırıp çağırıyordu, aşağı inmesi için.
O anda beklemediğim bir şey gerçekleşti... Apartmandan paytak paytak elinde bez bebeği ile koşturarak gelen Asel sulu fındık gözlerini kısa bir an tozlu bedenimde tutmuş ardından dili zar zor dönerek Nizami dedeye yaşından büyük laflar edip bağırmıştı. Oysaki mahalledeki yakın arkadaşlarım Nizami dede beni yakaladığında orada öylece tek başıma bırakıp kaçmışlardı. Aynısını Asel ile evcilik oynamamak için ben yapardım ki bu küçük kız benim için ağlıyor kendinden katranca yaş büyük dedeye azar çekiyordu. İlk o zaman anlamıştım sadakatin ne demek olduğunu. Gözümde o kadar büyümüştü ki! o günden sonra mahalledeki çocuklarla takılmaz gelir evlerinde Asel ile evcilik oynardım sırf seviyor diye.
Ben kocası oda benim gelinim olurdu. Bir gün bu annesi ile izlediği pembe dizilerde öpüşme sahnesi görmüş ertesi günün sabahı bizimde öyle yapmamız gerektiğini söylemişti. Daha öpüşmenin ne olduğundan bi haberi olmayan ipek saçlı bu kız, bir sabah ansızın benden ilk öpücüğü mü zorla almıştı...
Bu...tarifi mümkün olmayan bir şeydi. Küçücük yaşımda beni kendine bağlamış, sadakatimin yanına daha ismini cismini bilmediğim duyguların kapısına zorla sürüklemişti. Kelimenin tam anlamıyla beni deliye çevirmişti. Mahalleye çıktığı her an yaşıtım olan erkekler ona şeker verip duruyordu! Birde onunla oynamak istediklerini ve bir gün annesi ile evlerine gelmesi gerektiğini söylediklerinde bende kayış kopuyor, yerden aldığım toprağı gözlerine gözlerine sinirle atıyordum.
Çünkü bu aklı beş karış havada olan küçük kız kesin onları da öperdi...
Zaman ilerledikçe onu evden çıkartmaz oldum, dışarıya bensiz tek bir adım dahi atarsa onu döveceğimi vede asla evcilik oynayamayacağımız ile ilgili tehditler ettim. Ne istiyorsa bakkaldan bir koşu gidip alırdım. Yeter ki yeni biriyle tanışıp beni bırakmasın, başkası için göz yaşı döküp ağlamasın...
Öyle böyle derken gün geçtikçe daha da büyüyen bu kız beni ağabey diye sahiplenir olmuştu. Onu koruyup kollamamı hatta kıskanma mı bu yöne çekiyor gözümde kardeşten farksız olduğunu düşünüyordu. Halbuki ben ismini bilmediğim duyguların esiri, gecenin hasretiyle sabaha çıkma derdindeydim. Bir an bile yanından ayrılmak istemediğim küçük kız için çok sevdiğim gecelere düşman kesilmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Hislerimde Saklı Sen (Tamamlandı)
Narrativa generale# - Romantizm 1 # - Genelkurgu 3 # - Heyecan 1 -Tüm haklar saklıdır.-