Hisler, hisler ve hisler...
Ağırlıkları kişinin kaldırma kuvvetine göre değişen sandık gibidir. Kimisi toprağın altına kimisi suya ve nicesi anına bırakır bu kutuyu. Hepsi birbirinden ayrı özel ve nazırdır, yaratanın kurduğu eşsiz düzenden örnek verilecek olursa bu kesinlikle parmak izi olurdu. Tek ve gerçek. Şöyle bir avucunuzu açıp bakın parmak uçlarınıza ne görüyorsunuz? Kirli mi, temiz mi yoksa kirlenmeyi amaçlamış koyu izler mi?
Neden kimse gökyüzüne emanet etmiyor sandığını?
Yazın kavurucu sıcağın bunalttığı, kışın soğuğun iç burkucu kasvetine maruz kalındığı için mi? Halbuki yazın kışı dilinden düşürmez sıcaktan kurtulmanın yollarını aramayı bilen şahsiyetler'iz, tıpkı kış vaktine yaptığımız muamele gibi...
Hepimiz şöyle bir bakıldığında nankörüz. Nankör ve yüzsüz. Hep daha iyisini isteyip güzeli amaçlarız ve bende bir haftadır bu yüzsüz duyguların dozajı gittikçe artıyordu.
Aşkım, Aşkım ve daha çok Aşkım.
Sanırım ona, uzayda oluşan kara deliğin içine çektiği gök taşları gibi kapılıyordum, ve bundan şikayetçi değil sadece tedirgindim. Asaf ile aynı ortamda olduğumda beni gözleriyle taciz ediyor bu koca evde tek başıma durmamak için çırpınıyordum. Bu korkuyu üç gün önce telefonumu Mirzadan almak için yanımdan ayrılan Aşkım tetiklemişti, güven kaynağımdan uzak kalıyordum...
"Asel sırtımı kaşı." Kafamı test kitabından yukarı doğru kaldırıp arkama döndüm, Aşkım beyaz tişörtünü boynuna kadar sıyırmış kaşıma mı bekliyordu. Elimdeki kalemi gürültüyle kitabın arasına bırakıp sandalyeden kalktım. Gerindiği için sırt kemikleri kaslarını delerek kendini belli ediyordu. Elimi kaldırıp soğuğun buram buram yayıldığı teninin alelade bir yerini tırnaklarımı etine gömmeden kaşımaya başladım. Soğuğunu hissetmek bile ritmik kalp atışlarımı bozacak rütbeye yükselmişti.
"Ortası, hah! Tam ora kaşı kaşı."
"İstersen eline kullanmadığım diş fırçamı vereyim, maymun gibi kaşır sın kendini."
Kıkırtı eşliğinde konuşmuştum, bu halleri fazla komikti. "Ben senin farklı yerlerini bizzat kendim kaşımayı planlıyordum oysaki..." Yanaklarıma doğru akan kan kahküllerimin daraltısı ile iyice sıcaklaştırırken sırtına aceleyle şaplak geçirdim. "Terbiyesiz..."
Ağzının içinde geveleyip durdu seçtiği kelimeleri, bense bir müddet sonra anlamaya çalışmayı bırakıp dediği yeri eti kızarana kadar kaşıdım. "Kızım hep aynı yeri yapıyorsun, güzelim sırtım kaşımaktan benek benek kan toplayacak az in aşağı doğru." Gözlerimi devirmeden kendimi alı koyamazken dediğini yayıp aşağı doğru parmaklarımı gezindirdim.
"İn in in, az daha in. Kaşı orayı..."Dalgın dalgın sırtına bakarken sesindeki tilki beni kendime getirdi, parmaklarım onun çıplak sırtına değilde yünlü bir yüzeye git gel yapıyordu. Başım robot gibi aşağı inerken büyütmüş gözlerle kendimi durdurdum. Bana götünü kaşıttırıyordu... Panikledim, aslında ellemiş sayılmazdım fakat genede oraya dokunuyordum, sonunda kendimi geri çekmeyi akıl edebildiğimde gerisin geri ilerledim. "Bilerek yaptın değil mi!"
"Çoğu kıza taş çıkartacak ölçülere ve sertliğe sahip oralar, memnun olman gerekir bebeğim bağırman değil." Duraksadım, 'sertlik derken kıçındaki kaslardan bahsediyordu, sakın yanlış anlama ve aklındaki düşünceleri çıkar at. Ateşinin üzerine soğuk su içmiş gibi rahat dur yoksa bu adam seni çiğ çiğ yiyecek kızım!' içimde sürekli olarak aynı şeyleri rahatlamak için tekrar ediyordum.
Boynunun üzerinde duran tişörtünü aşağı bırakması gerekirken tek bir hamle ile bedeninden sıyırıp yatağın üzerine doğru attı. Sakinim... kesinlikle sakin ve umursamazdım. "Kızların kalçalarını nereden biliyorsun ki sen!" Evet konuyu başka yönlere çekip bu sıkıştırıldığım köşeden kurtula bilirdim ta ki bedenini bana doğru çevirene kadar, nefesimin kesildiğine yemin dahi edebilirim. Ben bu kasları elliyordum!! şu an oturup ağlayacak duruma gelmiştim, artık ondan utandığım için dokunamıyordum bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Hislerimde Saklı Sen (Tamamlandı)
Aktuelle Literatur# - Romantizm 1 # - Genelkurgu 3 # - Heyecan 1 -Tüm haklar saklıdır.-