Uzun ağaçların gölgesinde
Güneş yanığıdır hayatın izi
Bir kaçmaktır gidişler
Zorlar akşam serinliğinde kalanı
Yaşlarım lapa lapa biriktirirken beni
Eriyen kardır kalbim elinde zamanın
Uçurtması kaçan bir çocuk gibi
Ardından koşup durdum yılların
Ne vakit anlarım bu dilsiz koşu bitmeyecek
Gitmek lazım derim sarı yaza, mor düşe, serin suya
Toplanırım terkin son yokuşudur, gözyaşlarım peşi sıra
Yük ağır, cep delik, rengarenk umutların bir bir yok oluşudur
Sandım ki bahar düşecek içime
Oysa ki temmuzdur gitmek
Kırmızı kadar serindir
Ve ancak volkan ağzı kadar sevilir
Gidiyorum desen de heybendedir mazi
Perçemli dallarıyla arşınlar içini
Kör eder, senden razı sana sarmaşık
Sanki yıllardır senle tanışık kurdun
Sonra terk edemediğin iç yurdun olur
Tüketene dek faniliğini...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KENDİMCE
PoetryÇoğu kez hayata karşı ifadesi eksik kalan duygularımızın kendimce yorumu...