Güz yalnızlıktır ben kalabalığım
Bir sokak başında trafik lambası bir de şu kaldırım
Çakılmış kalmışım takılmış gibi kırmızıya gün boyu
Neden diyorum bu mevsim neden gürültülü?
Neden duymuyorum ıssız kalmış toprak hüznünü?
Sileceklerin ardından izler gibiyim hayatı
Açmaya çalışırken önümü öyle, tuzum kuru
Minik bir tebessüm bir şarkı eşliğinde
Kolaydır kulağın kapalıyken dünyaya, dinlemek huzuru
Halbuki ne anlarım acısını mendil satan çocukların,
Avaz avaz kırılmışlığını haykıran deli damgalıların
Ne anlarım siftah yapamayan ayakkabı boyacısını
Alın terinde kaybolan yırtık ceketleri
Yüzü sokağın çamuruna karışıp pişenleri
Çöp karıştıran aç, çaresiz bebeklileri
İçki şişesine sarılmış bank sakinlerini
Ne anlarım yersiz yurtsuz hayatzedeleri?
Ne anlar derdi indirime koşmak yeni ne varsa denemek olanlar
Açlığını, arsızlığını pahalı bir tatlıyla bastıranlar
Yeni modelinden telefonum olsun diye koşturanlar
Ne anlar sıcak arabasında yolda kalırsam diye korkanlar akşamları
Anlıyorlar mıdır varacak yeri olmayanları?
Silecekler ardından ahkam kesmek kolay
Ve sevmek; kışın pencere ardından can yakmayan beyazını
Zordur anlamak kışa yenik çıplak ayakları
Modası geçmeyen yırtığı, tok gözlü aç karınları
Zordur insan olmak ve en zoru bilerek yaşamak tüm bunları...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KENDİMCE
PoésieÇoğu kez hayata karşı ifadesi eksik kalan duygularımızın kendimce yorumu...