1.Bölüm

39.7K 1.2K 203
                                    

Sahi, bazı hevesler insanın kursağında tıkanıp kalıyor değil mi? Ne yutuluyor, ne de unutuluyor...

Genç kız aynadaki aksine bakarken hayatının tamamen değiştiği şu üç günü düşünüyordu.
Babası hiç kendisine sormadan evlendirmişti genç kızı.

Liseyi bitirip on sekize basar basmaz kim isterdi ki evlenmeyi? Üstelik hayatında hiç görmediği biriyle?

Mavi gözleri buğulanırken kestane rengindeki saçlarını hızlıca taramış topuz yaparak kalkmıştı.

Saçlarının üstüne düzgünce örttüğü lila rengindeki şalı kontrol ederek dışarı çıktı sonrasında. İkinci katın terasında oturan Bawer Ağa'nın, ikinci eşinin yanına giderek önünde dururken yüzüne bir tebessüm konmuştu.

"Rojbaş (günaydın) Delal daye (anne) "

"Rojbaş buke (gelin)"

Karşısında duran orta yaşlarda kadının ela gözlerine bakarak başını sallamış hızlı adımlarla mutfağa inmişti.
Konağın tüm işleri artık kendisinden soruluyordu. Bu yüzden geldiğinden beri işlerin nasıl yürüdüğünü en ince ayrıntısına kadar öğrenmeye çalışıyor titizlikle yapıyordu.

Mutfağa girdiğinde konak çalışanlarının kızı Bejna'nın haset dolu bakışlarının hedefi olmuştu. Bu kızın geldiğinden beri bu türlü bakışlarına maruz kalıyor buna anlam veremiyordu.

"Rojbaş hanımlar" diyerek aralarına katıldığında diğer iki kadından aynı karşılığı almıştı.

"Rojbaş Gelinağam"

Kahvaltı için hazırlanan malzemeler tepsilere konurken domates doğrayan Dilruba'ya
"Azad Ağa'm domatesi çok sever bol doğrayın Gelinağam" demişti konak çalışanlarından Zara.

Genç kız kocasının hakkında yeni bir bilgi öğrenirken kaşlarını kaldırmıştı.

"Azad Ağa bugün erken gitti işe toplantısı erken olacakmış" diye bildirdi mutfaktakilere.

"Yani konakta yok mu?" diye soran Bejna'ya döndüğünde ise yüzündeki hayal kırıklığını tam olarak görmüştü.

"Yok"

"E o zaman söyleseydi ya kahvaltı hazırlardım Ağa'ma!"

Bejna'nın imalı ses tonuyla gözlerini deviren genç kız domates doğrama işine geri dönmüştü. Bu kız daha kendisine bile yabancı olan kocasına farklı hisler besliyordu işte! Bunu sözleriyle açıkça belli etmişti. Şimdi anlamaya başlamıştı kendisine karşı haset dolu bakışlarının nedenini.

"De hayde sende!" diyen Ruken, kızına ters bakışlarını da atmıştı.

"Sabah erken gitti dedi Gelinağam duymadın mı? Daha biz uyanmadan gitmiş Ağa'm gelip seni niye uyandırsın kahvaltı için? Karısı dururken!"

Yüzü alabora olan Bejna, somurtarak tepsiye uzandığında Dilruba'da domatesleri tuzlayarak tepsiye koymuştu.

"Tepsiler hazır, Afran ağabeye sofra bezini verde götürsün"

Bejna elindeki tepsiyi bırakarak dolapta duran sofra bezini alıp çıktığında içeriye evin kızları Nâzin ile Nâze girmişti.

Nâzin yengesini görerek direkt olarak yanına gelirken Nâze biraz çekingen bir ifadeyle mutfak kapısının önünde kalmıştı. Deli dolu olan Nâzin'in şen şakrak sesi mutfağı doldurdu.

"Rojbaş jinbıram (günaydın yenge) ve rojbaş hanımlar"

Zara ile Ruken, Nâzin'e kıkırdayıp başlarını sallarken "Rojbaş" demeyi de unutmamışlardı.

DİLRUBA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin