10.Bölüm

18.8K 1K 117
                                    

Göğüskafesimin içinde sana uçmaya can atan bir barış güvercini taşıyorum.

♥♥♥

Güneş kendini Mardin'de gösterdiğinde yine yatağın içinde debelenen bir kadın vardı. Dilruba saat altı olur olmaz gözlerini açmıştı. Şimdi ise yataktan kalkmaya çalışıyordu ama beline dolanan kollarla bu pek mümkün görünmüyordu.

İleri doğru hamle yaptığında Azad Ağa'nın sinirli soluğunu ensesinde hissederek kocasına döndü usulca. Uyku mahmuru kahverengi gözleri, mavilerine odaklanmışken aniden düşünebilme yeteneğini kaybetmişti genç kadın. Ciğerlerine titrek bir hava çekerek yutkunduğunda nefesini tutmuştu.

Genç adam küçük karısının nefesini tuttuğunu fark ederek bıyık altı gülüşünü sergilerken hemen kucağında duran kadının halinden bir haberdi. Kollarını daha da sıkılaştırarak doğrulduğunda bir nevi altına almıştı. Beyaz teninin hemen de nasıl kızardığını görerek hayran bakışlar attı. Ah bu kadın günden güne içine işliyordu.

"Rahat duramaz mısın sen?"

"Erkenden yola çıkacağız demiştin Yade'm uyanmıştır, kalkalım ayıp olacak"

"Yoo" diye mırıldandı Azad elini küçük karısının bacaklarına indirirken. Yüzünde muzip bir sırıtış oluşmuş genç kadının içini titretmişti.
"Hazır elimin altındayken biraz geciksek mi?"

Dilruba'nın gözleri fal taşı gibi açılırken ellerini kaslı gövdeye bastırarak itmeye çalıştı.

"Edepsiz!"

Odayı Azad'ın kahkahası doldurduğunda, Dilruba debelenmeyi bırakarak gülüşünü izlemişti adamın. Günden güne içinde biriktirmeye başladığı aşkı boyut atlıyordu. Kalbi şiddetle çarpmaya başladığında başını kaldırıp kocasının çenesine küçük bir öpücük kondurduğunda genç adamın kahkahası durmuş gözlerini karısına indirmişti. Aralarında oluşan sessiz bakışma sonrası Azad Ağa boğazını temizleyerek, çiçeksi kokunun kaynağı olan şah damarına gömmüştü başını. Oraya uzun bir öpücük kondurarak kokusunu içine çekti.

"İşimi zorlaştırıyorsun Dilruba."

Hafifçe yutkunan Dilruba ise kocasının dolgun dudaklarını boynunda hissediyorken bayılacak gibiydi. Eli usulca kalkarak Azad'ın saçlarının üstüne konurken hafifçe okşamıştı.

"Hazırlanmamız gerekiyor Azad!"

Derin bir soluk alan genç adam başını kaldırdığında mavilere bir bakış fırlatarak kaşlarını çatmıştı. Şuan 'Yola erken çıkacağız' kararına lanetler etmek üzereydi.

"Bunun acısını alırım ama!" diyerek yataktan kalktığında huysuzca homurdanarak banyoya girmişti.

Rahat bir nefes bırakan genç kadın yataktan doğrulduğunda başını iki yana salladı. Artık sabahları yataktan bile rahat bir şekilde kalkamıyordu. Ama bundan şikayetçi olduğunu söyleyemezdi. Netice de onu bırakmayan kocasıydı.
Dudakları iki yana kıvrılırken yataktan çıkarak akşam yorgunluktan hazırlayamadığı valizi çabucak hazırlamış kocası banyodan çıktığında o girmişti.

...

Siyah pahalı araba, Mardin sınırlarından geçerken Dilruba arka koltukta oturmuş camdan dışarıya bakıyordu. Arada sırada Yade Bêse ve Delal Hanım ile laflıyor tekrar önüne dönüyordu. Kocasının arabasında arka koltukta oturmaktan kesinlikle memnun değildi!

Arka arabada kayınbiraderi Afran ve kızlar vardı. Ve ne zaman dikiz aynasından onların arabasına baksa önde oturan sürücü koltuğundaki Afran ile hemen yanında oturan Nâzin'in kahkahalarla güldüğünü görüyordu. Bu arabada sadece Yade'nin sesi çıkıyordu. Üstelik hemen ön yolcu koltuğunda oturan kayınbabası Bawer Ağa nedeniyle saygıdan ötürü rahat edemiyordu.

DİLRUBA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin