14.BÖLÜM

14.4K 948 363
                                    

Bir sevda var.
Senin saçının telinin dahi yanmadığı,
Benim kül olmadık yerimin kalmadığı...

3 Ay Sonra

Zaman geçiyordu. Kara günlerin ardından üç ay geçmiş olsa bile genç kadın eskisi gibi olamıyordu.
Zaman geçiyordu ama kadının sol yanını delerek geçiyordu. İçinde filizlenen o masum duygular yine içini kanatıyordu.

Azad Ağa ile araları bu süreç içinde eskisi gibi olmuş olsa da hâlâ araya giren soğukluğu hissediyordu.
Zaman geçse de sızı geçmiyordu. Berçem biraz kendine gelmiş olsa da yine aynıydı ama yanında kimseyi istemediğini söylemiş, annesiyle buradan gitmek için hazırlıklara başlamıştı. Acısını içine gömmüştü. Azad yanına gidemese de her zaman desteğini belli ediyordu. Berçem ne olursa olsun onun en yakın arkadaşı olmuştu her zaman. Annesi öldüğünde Berçem hep yanında olmuştu fakat bu sefer Berçem tarafından uzaklaştırılmıştı Azad. Ne acıydı sevdiğin birini kaybetmek. Bunun acısıyla yaşayacak olmak daha kötüydü belki.

"Ne düşünürsün kara kara buke (gelin)?"

Yade Bese'nin sesiyle gözlerini yan tarafa çevirdiğinde yaşlı kadının sorgulayıcı gözleriyle karşılaşmıştı. Yutkunarak başını salladı.

"Bir şey yok Yade'm"

"Nasıl bir şey yok?"

Derin bir nefes aldığında omuzları çöktü genç kadının. Sanki tonlarca yükün altında kalmış gibiydi hâli.

"Yoruldum." dedi usulca.

"Ah rukenamın (gülen yüzlüm) söyle bana yine kör olasıca Azad mı üzdü seni?"

"Na (hayır) sadece ne kadar çekişsekte eski günleri özledim Yade."

"İyice sessizleşti değil?"

"Ere (evet)."

"Dilruba Savaşhan!"

Araya karışan sekreterin sesiyle hızlıca kendini toparlayarak ayağa kalkmıştı. Bir an hastane de olduğunu unutmuştu. Sekreterin sesiyle doktorunun olduğu odaya girerken arkasından da Ya de Bese girmişti arkasından. Bugün bebeğinin cinsiyetini öğrenecekti!

...

Büyük bir sevinç vardı kadının yüreğinde. Odaya girer girmez elleri karnını bulurken içi içine sığmıyordu bir türlü.
Geçirdiği tüm zorlukları bir bir unutmuştu şimdi.

Yade Bese hastaneden geldiklerinde mutfağa haber salmış tatlı yapmalarını söylemişti.

Azad ise birkaç gündür neredeyse şirkette sabahladığından daha bebeğin cinsiyetinden haberi yoktu.

Dudaklarında beliren tebessümü durduramıyordu. Cinsiyeti onun için önemli değildi elbette. Sağlıklı olması yetiyordu ama dünyaya getireceği bebeği önceden tanıyor olmak tarif edilemez bir histi.

Kapının gürültüyle açılmasıyla irkilerek arkasına döndüğünde mavi gözleri şaşkınlıkla irileşmiş, ağzı da gözlerine eşlik etmişti.

"Yuh!" dedi sesinin ayarına dikkat etmeden.
"Kırsaydın!"

"Kırmadığıma dua et Dilruba!"

"Ne bu sinir?"

Ellerini beline yerleştiren genç kadın gözlerini kısarak bakmıştı kocasına. Zira kocası kapının önünde durmuş kırmızı görmüş bir boğa gibi soluyordu burnundan.
Yorgun görünen kahveleri hafifçe kızarmış olsa da bunu saklamak için gözlerini tıpkı Dilruba gibi kısmıştı.

DİLRUBA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin