11.Bölüm

17.3K 1.1K 148
                                    

İnsan yüreğinin, bütün sevdiklerini içine alabilmesi için çok büyük olması gerektiğini bilmelisin...

♥♥♥

Gecenin pusu sarmışken dört bir yanı yatağında huzursuzlukla kıvranmaya başlamıştı genç kadın. Alnında oluşan soğuk ter damlacıkları kestane rengi saçlarının içinde kaybolurken gözlerini açmak istiyordu.

Karısının kolları arasında bir kuş gibi çırpındığını fark eden Azad Ağa gözlerini açarak uyandığında hemen dibindeki, kesik kesik acıyla inleyen karısına seslendi bir kaç kez.

"Dilruba? Dilruba uyan jinamın (karıcığım)?!"

Genç kadın bir türlü uyanamazken sarsmaya başlamıştı bu seferde. Onun acı dolu inlemesi bile nefessiz bırakmıştı genç adamı. Yüreğinin tam üstüne büyük bir ağırlık çökmüş, endişe bir yılan gibi sarmıştı tüm ruhunu.

Son kez güçlü bir şekilde sarstığında ışığı açmış içine işleyen şimdi kan bağlamış olan mavi gözleri görmüştü.
Dilruba gözlerini açar açmaz kocasının endişe dolu gözlerini gördüğünde afallamıştı. Bir eli büyük bir iç güdüyle karnına doğru giderken nefes nefese doğrulmuş gece lambasıyla aydınlanan odaya boş bakışlar atmıştı. Küçük kalbi sinek kuşunun kanatları gibi çırpınırken üstünden kamyon geçmişcesine yorgundu.

Onunla beraber doğrulan Azad Ağa komodinin üstünde duran su dolu bardağı karısına içirdikten sonra sırtını sıvazladı yavaşça.

"İyi misin?"

Başını salladı genç kadın sadece. Kocasına doğru eğildiğinde Azad Ağa onu kollarını açarak karşılamış güvenli kolları arasına almıştı tekrar.

"Anlatmak ister misin?"

Derin bir nefes aldı Dilruba. Aldığı nefes ona yetmezken kocasına daha da sokularak güven veren erkeksi kokusunu içine çekmişti. Şimdi daha iyiydi işte.

"Kaybediyordum" diye fısıldadı ardından.

"Neyi?"

"Bebeğimi. Bugün bilinç altıma işlediler galiba. Hamile olduğumu gördüm ama onu kaybediyordum"

"Bugün çocuk konusunu mu açtılar?"

Dilruba konuşmayıp başını sallamakla yetindiğinde genç adam derin bir nefes almıştı. Hiç değişmeyeceklerdi!

"Kadınlar kuluçka makinesi mi Azad? Utanmasalar düğünden sonraki sabah soracaklar 'Çocuk var mı?'diye!"

Azad Ağa karısından duyduklarıyla beraber gülerken kollarındaki küçük bedeni kucağına çekerek yanağını öptü.

"Kuluçka makinesi tabiri güzelmiş. Benim küçük, sinirli tavuğum!"

Onunla dalga geçen kocasına gözlerini irice açarak baktığında, Azad Ağa'nın kahkahası odada yankılanmıştı.
Avuçlarını telaşla kocasının dudaklarının üstüne kapatan Dilruba kaşlarını çattığında dizlerinin üstünde doğrulmuş, ona eğlenen gözlerle bakan Azad'a üstten bakışlar atmıştı.

"Gecenin yarısı kahkaha atılır mı Azad? Duyan olursa ne der?"

Azad Ağa gözlerini devirirken dudaklarının üstüne kapanan avuçlara birer öpücük kondurarak çekmişti.
"Rahat rahat kahkaha da attırmıyorsun insana hatun!"

"Kızların diline düşersem ne olur biliyor musun? Yerin dibine sokarlar beni"

"Karımla ne yapacağımı onlara mı soracağım ben?"

"Azad!"

Genç adam karısını tekrar kendine çekerek yatağa uzandığında gece lambasını kapatmıştı. Küçük karısının üstündeki kâbusun etkisini giderdiği için sırıtırken biraz aşağı doğru kaymış yüzünü güzel karısının boynuna gömmüştü. Burnuna dolan çiçeksi kokuyla gözlerini kapattığında ise Mardin'e döner dönmez şu bebek için çalışmalara başlayacağını aklına not etmişti. Dilruba'ya benzeyen bir kız çocuğunu düşünmek bile kalbini tekletiyordu.
...

DİLRUBA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin