12.Bölüm

16.7K 1K 136
                                    


Uzun bir yol gibidir gözleri insanın,
Gelip geçen bir şey iyileşmez,
Bu gece bu hat üzerinde
iyileşen şey zamandır,
İnsan iyileşmez...

♥♥♥

Hayat belirsizdi aslında. Her an her şey olabilirdi. Yaşamak anlıktı. Beş dakika hatta bir dakika sonra bile ne olacağı belirsizdi. Ama biz sanki hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamaya devam ederdik. Hayat için kaygılanırdık, bir dakika sonra ne olacağı belirsizken gelecekle ilgili planlar yapmaya, hayaller kurmaya devam ederdik.

Azad kollarında bilinçsizce yatan kadına korkulu gözlerle bakarken ayağa kalktığı sırada ne düşüneceğini bilmiyordu. Sanki kafasına binlerce kurşun sıkılmış hissediyordu. Düşünme yetisini kaybetmişti.
Odaya geçtiği sırada karısını yatağa yatırarak dolaba yöneldiğinde çıplak gövdesine tişört geçireceği sırada kulakları alışık olduğu naif mırıltıyı duydu.

Hızla arkasına döndüğünde Dilruba'nın kendine gelmeye başladığını görerek büyük adımlarla yanına yaklaşmıştı. Hemen yatağın kenarına otururken genç kadının solgun yüzünü avuçları arasına almıştı. Baş parmaklarıyla yanaklarını okşadığında Azad'a gökyüzünü andıran maviler yavaşça açılmıştı.

Genç kadının bilinci açılırken hâlâ hafifçe dönen başı yüzünden gözlerini kırpıştırarak açtı. Mavileri hemen kocasının koyu kahveleriyle buluşurken yüzünü buruşturdu.

"Ne oldu bana?"

"Bayıldın banyoda, üstüme tişört giyip hastaneye götürecektim seni. Kalk hastaneye gidelim jinamın (karıcığım) beni çok korkuttun."

Dilruba ellerini yatağa bastırarak kollarından destek aldıktan sonra kendini yukarıya çektiğinde Azad ona yardım ederek oturmasına yardımcı olmuştu.

"Gerek yok midemi üşüttüm galiba hep öyle olur biraz dinlensem geçer. Tansiyonumda o yüzden düşmüştür"

"Hep öyle mi olur? Emin misin Dilruba?"

"Evet evet." derken hızlıca başını sallamıştı genç kadın fakat başının zonklayarak ağrımasıyla yüzünü buruşturmuş, hemen başını sallamayı kesmişti.

Derin bir nefes bırakan genç adam karısını kendine çekerek alnını öptükten sonra ayağa kalkmıştı. Keskin koyu kahve irisleri kısılmışken tereddütte kalmıştı.

Başında dikilen kocasıyla gözlerini Azad'a diken Dilruba gözlerini kırpıştırdı.
"Ne oldu?"

"Benim içim hiç rahat değil hastaneye gidelim bence hiç değilse tahlil falan yaparlar. Belki önemli bir şeydir?"

Gözlerini devirdi Dilruba.
"Abartma Azad alt tarafı ufak bir baygınlık. Bünyem hassas o yüzden oldu."

Yerinde dikilmeye devam eden kocasıyla derin bir nefes alırken iyi olduğuna kanaat getirmiş olacak ki yataktan kalkarak kollarını kocasının gövdesine doladı. Yüzü anında Dilruba'nın mayışmasına neden olan erkeksi kokunun kaynağı olan Azad'ın boynuna gömülürken derin bir nefes almış gözlerini kapatmıştı. O kadar güzel davranıyordu ki kendini çok özel hissediyordu genç kadın.

Başının üstüne konan öpücükle güvenli kollara daha da sinerken burnunu genç adamın boynuna sürterek yutkundu. Mide bulantısı geçmişti şimdi. Tüm ağrılarını da unutmuştu.

"Seni o halde görünce içimde bir şeyler koptu Dilruba. Varlığını unuttuğum yerler sızladı. Beni bir kaç dakika içinde yerle bir ettin bunu herkes kolay kolay başaramıyor."

Kocasının bariton sesiyle duydukları karşısında ufak bir heyecana tâbi olurken yüreği, başını geriye çekerek koyu kahvelere bakmıştı. O gözlerdeki acıyı somut bir şekilde seçebilmişti neredeyse. Bu koca adam o kadar kırık bakıyordu ki! Bu bakışlar içinin acımasına neden olmuştu.

DİLRUBA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin