Tek odalı evimin,
gökyüzüne açılan
penceresiydi gülüşün...🖤
Rengarenk uçurtmaların kuyruklarına benziyordu hâyaller. Her birini özenle zihnimizde hâyal ediyor, yine özenle bırakıyorduk rüzgara. Beklentiler içinde beklerdik uçmasını tıpkı hâyallerimizin gerçekleşmesini beklediğimiz gibi. Uçup havada süzülmeye başladığında ise mutlulukla doluyordu kalplerimiz. Bu mutluluk hâyallerimiz gerçekleştiğinde hissettiğimiz mutluluğa denkti.
Binlerce tanımı yapılabilirdi mutluluğun.
Kimine göre sıcak bir tebessüm, kimine göre başını sokacak bir ev, kimine göre ise kendi kalbine benzeyen bir kalp.
Dilruba'ya göre ise başını koyduğu bir omuzdu mutluluk. Elini kavrayan sıcak bir el, her daim varlığını yanında hissettiği bir beden. Ama en önemlisi yüreğini emanet edebileceği bir yürek...
''Almışsın belli!'' dedi genç kadın, kocasına doğru yaklaşırken.
Parmak uçlarını, adamın yanaklarına uzatarak biraz orayı sevdikten sonra göz altlarına doğru kaydırdı. Mavileri pür dikkat karşısındaki yüze odaklanmışken mutluydu.
''Bak göz altlarında oluşan çukurlar artık yok.''
''Bana aynı gibi geliyor.'' diyen Azad, karısının gözlerindeki parıltının hızla kaybolduğunu fark ederek konuyu değiştirmek için göz altlarında dolaşan eli tutarak dudaklarına götürdü.
Dudaklarına temas eden parmak uçları tek tek öperken koyu kahveleri, mavilere odaklanmıştı. Karısının gülümsemesini izleyerek yeterince tatmin olduktan sonra avuç içini de öperek elini bırakmadan odadan çıkmak için hareketlenmişti.
''Ama aldığıma inanıyorum bana o kadar iyi bakıyorsun ki eğer almazsam ayıp ederim.''
Kulakları, karısının dudaklarından çıkan sevimli kıkırdamalarla şenlenirken onun da dudaklarında güzel bir tebessüm belirmişti.
Sabah uyanıp iş için hazırlandığında Dilruba da uyanmış yine küçük bir kontrole başlamıştı. 'Kilo aldın, almadım.' konusu her zamanki gibi gündemdeydi.
Hastaneden çıkmasının üstünden neredeyse bir ay geçmişti. Bu süreçte Azad işlerle uzaktan hallederken Dilruba ile iki haftalığına tatile çıkmıştı. İstanbul'a gitmek yerine Antalya'ya giderek küçük bir yazlıkta kalmışlar, sorunlarını azaltmışlardı.
Evliliklerinin kopma noktasına gelip güzel bir şekilde yeniden sıkı sıkıya bağlandığını gören iki aile de rahat bir nefes alabilmişti nihayetinde.
Tatilleri boyunca ve tatilden sonrasında Dilruba'nın tek amacı hâline gelen şey Azad'a kilo aldırmaktı. Tatilden döndükten sonra da Azad işe gitmemişti.
Yemek yiyor, konakta dolaşıyor, yine yemek yiyor sonrasında Dilruba ile dışarıda dolaşıyor, konağa dönerek yemek yiyor öyle uyuyordu.
Bünyesinin kaldırdığı kadar yemek yediği için ona pek bir şey fark etmesede Dilruba her gün Azad'ı kontrol ediyordu.
Bugün ise neredeyse bir ay sonrasında Azad işe gidiyordu. Önce mutfağa gidip hazırlanan kahvaltı masasına oturarak kahvaltı yapmıştı genç adam. Arada karısına küçük gülümsemeler fırlatıyor daha çok tabağına aldığı kahvaltılıklardan yiyordu. Kahvaltı bittiğinde karısına sıkıca sarılarak birkaç öpücük bırakarak ''Erken gelirim jinamın (karıcığım).'' diyip çıkmıştı konaktan.
Dilruba daha erken olduğu için gidip tekrar yatmayı düşünse de uyuyamayacağını bildiğinden mutfağa girerek kahvaltılıkları çıkarmaya başlamıştı. Birazdan konağın geri kalanı da uyanacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLRUBA (Tamamlandı)
General FictionKURGUM REKLAM PANOSU DEĞİLDİR!! Gözlerine gökyüzünü sığdırmıştı kadın. Bir bakışında başlardı her şey. Azad Savaşhan'ın hayatına adım attığında ise bulutlar yağmur olmuştu gözlerinde. Azad Savaşhan ise, İstemediği bu evlilikte kadının yağmuruna ç...