Sana gelirken
bütün dağları, tepeleri aşmışım da
kapının eşiğindeki taşa takılıp
düşmüşüm gibi...Gidene mi daha zordu yoksa kalana mı?
İki tarafta birbirlerinin yokluklarıyla sınanmıyor muydu? İki tarafta da hasret çekmiyor muydu?
Bazıları gidene bazıları kalana üzülüyordu.
Peki burada kime üzülecektik?
Bebeğini kaybetmesiyle giden Dilruba'ya mı?
Yoksa bebeğini kaybetmelerinin tüm suçunu üstüne yüklenerek kalan Azad'a mı?
Eli, anahtarın üstünde kalmışken şaşkınlığın yarattığı bir donuklukla bakıyordu gökyüzünü andıran mavi gözlere.
Boğazında, artık nasır bağlamış acıyı yutkunarak gidermeye çalışırken elini anahtardan çekerek kapıyı açtı.
Hareketleri öylesine yavaştı ki tutuk bir şekilde arabadan sol ayağını çıkarıp yere bastığında başı dönüyor gibi hissediyordu.
Bedenini arabadan çıkarttıktan sonra kadının ona doğru atılarak elini tutup arabadan uzaklaştırışına sessiz bir şekilde boyun eğmişti.
Afallayan zihni ve bedeni kendine geldiğinde onu, tabiri yerindeyse sürükleyen kadından elini çekerek durdu.
Dilruba, elinin arasından kayan elle birlikte irkilerek kocasına döndüğünde koyu kahvelerdeki boş bakışları görerek bir an öylece kalakalmıştı.
"Ne bombası? Nereden çıkardın onu?" diyen Azad ile derince yutkunurken başını ayak uçlarına çevirmeye çalıştı zira mavileri kocasının suratından ayrılmakta baya zorlanıyordu.
Elleri titrerken biraz ötelerinde duran arabanın varlığı içini sıkıştırıyordu.
"Hazar." dedi ciğerlerine kesik bir nefes çekerken.
"Hazar aradı. Bana ara-"
"Hazar mı?"
Azad'ın hafif sinirle karışık şaşkın sesiyle susmak zorunda kalmıştı. Başını sallayarak onayladı.
"Ama nasıl? O seni nasıl buldu?"
Kuruyan boğazını yutkunarak rahatlatmaya çalışan Dilruba, Hazar'ı nerede gördüğünü ve sonrasında olanları kısaca anlattığında ara ara kocasını inceliyordu.
Morarmış göz altlarını fark ettiğinde kaşları hafifçe çatılmıştı.
Zayıflayan bedenini, yenilgiyi kabul etmiş gibi çökmüş omuzlarını, süzülen çehresini inceledi içindeki tuhaf hislerle.
Ama boş bakan koyu kahverengiler daha çok canını yakmıştı.
Onu gördüğünde nasıl tepkiler vereceğini bilmiyordu ama bunu da hayal edememişti.
Karşısında tam bir yıkım duruyordu. Kendisinin aksine...
Azad, karşısında duran kadını dinledikten sonra duyduğu öfkeden dolayı yavaşça titremeye başlamıştı.
Hazar'ın böyle bir şey yapacağını aklının ucundan bile geçirmiyordu.
Gözü arabaya kaydığında dişlerini sıktı. Olabilir miydi? Azad'ın o iki saatlik yokluğunda arabaya bomba yerleştirebilir miydi?
Artık konak kapısına koruma koymadığından kendine kızarken telefonunu çıkartarak komiser olan arkadaşını aradı.
Telefon ikinci çalışta açılırken karşıdan gelen arkadaşının sesiyle omuzlarını dikleştirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLRUBA (Tamamlandı)
General FictionKURGUM REKLAM PANOSU DEĞİLDİR!! Gözlerine gökyüzünü sığdırmıştı kadın. Bir bakışında başlardı her şey. Azad Savaşhan'ın hayatına adım attığında ise bulutlar yağmur olmuştu gözlerinde. Azad Savaşhan ise, İstemediği bu evlilikte kadının yağmuruna ç...