6.Bölüm

18.5K 1K 97
                                    

Ama olmuyor değil mi?
Bir şeyi ne kadar çok istersen,
O kadar olmuyor...

Huzurdan bahsetmek istiyorum aslında. Sahi huzur ne sizce?

Sevmek, acının eşi olduğu kadar huzurunda eşidir. Bir insanı sadece sevmekle aşk olmaz. O insana bakarken için titremeli, bir bakışında hatta dudaklarının en ufak kıvrımında huzuru bulman gerekir. Bir insanın kokusu bile huzursa o zaman sevmektir o. Aşk olsa bile huzur yoksa sevmenin ne önemi kalır o zaman?

Genç kız ablasının dizlerinde yatarken huzuru bulduğunu hissediyordu. O kadar özlemişti ki! Hiç tanımadığı bu konakta kalmak istemiyordu. O yine ablasının dizinin dibinde oturmak sadece onun ihtiyaçlarıyla uğraşmak istiyordu.
Saçlarını okşayan merhamet kokulu eller bir an durduğunda ablasının o naif sesini de duymuştu.

"Evlilik nasıl gidiyor Dilruba'm?"

Dilruba'nın gökyüzüne benzeyen gözleri hemen dolarken dudaklarında buruk bir gülümseme oluştu.

"İyi" demekle yetindi kısık bir sesle. Sahi nasıl gidiyordu evliliği? Kocası ilk günlerde ki gibi değildi artık. Daha ılımlı daha konuşkan ve daha uğraştırıcıydı. Ama o koyu kahveleri boş görmek nedensizce canını yakıyordu.

Gülru ise şefkatle gülümserken kardeşinin ipek gibi saçlarını okşamaya devam etti. Kardeşinin bir bakışından neler olduğunu anlardı o. Nasıl olurda 'iyi' diyebilirdi?

"Bu konakta mutlu değilsin değil mi?"

Dilruba ani bir şekilde doğrulup ablasının kehribar gözlerine bakarken hafifçe yutkunmuştu. O gözlerde gördüğü merhametle boğuluvermiş hıçkıra hıçkıra ağlamamak için başını yine ablasının dizlerine koymuştu. Derin bir nefes aldı. Sözleri birer cam parçası olup boğazına doluştu.

"Kocam beni sevmiyor Het (abla)"

Gülru'nun elleri durdu. Biçimli kaşları çatılırken kardeşinin yüzünü görebilmek adına başını eğse de yüzünü dizlerine gömmüştü.

"Çi? (Ne)"

Omuz silkti genç kız.
"Evlendiğimiz gece bana beni sevemeyeceğini söyledi. Ondan bir şey beklememem gerektiğini ve birbirimize dokunmamamız gerektiğini falan"

"Nasıl? Birbirinize dokunmuyor musunuz?"

"Vurulduğundan beri ona ben bakıyorum yani dokunmak o ise dokunuyorum işte."

Güldü Gülru. Kardeşinin başına hafifçe geçirirken Dilruba başını kaldırmış kaş çatmıştı huysuzlukla.

"Kız sen gerçekten delisin!"

"Ben ne yaptım Het (abla)?"

Alaylı kahkahası odada çınlayan genç kız, elini karnının üstüne koyarak gülmeyi bastırmaya çalışırken Dilruba, ablasının bu haline hem şaşırmış hem de hayranlıkla onu izlemişti. Gülmek ne kadar yakışıyordu o gül yüzüne.

"Gül yanaklım benim" dedi ablasını severken. Gülru gülmesini sonunda durdurmuş sıcak bakışlarını atmaya başlamıştı kardeşine. Gülru isminin anlamıydı 'gül yanaklı' küçükken iki yanağı da sürekli kırmızı gül renginde olduğu için babası bu ismi uygun görmüştü.

"Siz şimdi karı koca değil misiniz?" diye sorarken bu sefer de kardeşinin yanaklarını okşamaya başlamıştı. Kardeşinin sevgiye ne kadar muhtaç olduğunu biliyordu. Her zaman sevgiyle, gözü gibi baktığı kardeşi evlendiğinden beri onu konakta her saniye arar olmuştu.

"Hayır gül yanaklım, değiliz"

"Ama olacaksınız!"

Dilruba'nın anında kızaran yanaklarıyla kıkırdayarak alnından öptüğünde rahatlatmak adına başını göğsüne bastırdı.

DİLRUBA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin