Güzel bir kadın sevmek istiyorsan onu gülümseteceksin.
Çünkü dünyanın en güzel kadını mutlu bir kadındır, onu mutlu edeceksin...♥♥♥
Kalp bir kişiyi seçtiğinde geriye kalan diğer insanlar önemini yitirirdi. Sadece kan pompalamaya yarayan o organ sadece seçtiği kişiyi hissettiğinde hızlanır, diğerleriyle nötr bir ilişki içinde olurdu.
Aşk hem dünyada ki en güzel duygu hem de bir bedenin kaldırabileceği en berbat histi. Aşk sadece sevmek değildi çünkü. Aşk yanmaktı. Aşk mutluluğun eş anlamı olduğu kadar mutsuzluğun da baş harfiydi aslında. Aşkta sadece sevmek yetmezdi. Aşk yanmayı da gerektirirdi çünkü...
Gecenin karanlığı yeryüzünü sarmışken Afran, odadan gelen çığlık üzerine hiçbir şeyi umursamadan girmişti içeriye. Gece lambasının loş ışığı altında sevdiği kızı yerde görünce yüreği sıkışmıştı genç adamın. Dudaklarından sevdiğinin adı çıkarken genç kızın yaşlarla parlayan kehribar gözleri yeşillerine değdiğinde ne fırtınalar kopmuştu içinde. O gözlerden akacak bir damla yaş için canını bile verecek kadar seviyordu kızı. Bir görüşte tutulmuştu o gözlere. Kaç gece sadece o gözleri hayal ederek avutmuştu kendini saymamıştı.
Genç kızın tereddütle geriye doğru çekilmeye çalışmasıyla gözlerini sıkıca yummuştu. Sevdiği kadın ondan böylesine çekinirken nasıl yanına gidecekti? Ya korkutursa? Ya o küçük kalbini kırarsa ne yapacaktı?
Gözlerini açarak boğazını temizledi."İyi misin?" diye sordu bir adım atarken.
Genç kız ise yavaşça yutkundu. Elleri titrerken her an tetikteydi. Sonuçta ilk defa bugün görmüştü her ne kadar kardeşinin kocasının kardeşi olsa da.
Hem Arslan neredeydi?
Dudaklarını araladı."B-ben sandalyeme uzanacaktım." titreyen sesinin karşısındaki adamı ne hale soktuğunu bilmeden başını eğdi. Kendi konaklarında gece bir ihtiyacı olursa diye bir kadınla yatıyordu. Odası iki odalıydı bu yüzden birinde kendisi diğerinde yardımcısı yatıyordu. Ömür boyu bakıma muhtaç kalacağını bilmek yaralasa da onu, gittiği doktorlardan olumlu bir sonuçla çıkmadığı için umudundam vazgeçmişti. Genç adamın ona yaklaştığını görerek paniklese de genç adamın sandalyesini ona doğru getirdiğini görünce kesik bir soluk çekti içine.
Daha sonra ne olduğunu anlamadan kendini genç adamın kucağında bulduğunda ise gözleri irice açılmış tekrar paniklemişti.
"Ne yapıyorsunuz?!" Biraz yüksek çıkan sesine mani olamamış olsa da genç adamın yüzünde hiçbir değişiklik yoktu. Yeşil gözleri tuhaf ışıltılarla parlarken sırıtmıştı.
"Sana yardım ediyorum?"
"Ben kendim hallederim!"
"Ne o? Ağır olduğunu mu düşünüyorsun yoksa? Dur bakayım" diyerek iyice kaldırmış karara varmışçasına omuz silkmişti.
"Çokta ağırlığın yok Ağa kızı yemek yemiyor mu yoksa?"Gülru'nun kaşları çatıldığında içine nedensizce öfke yayılırken yumruklarını sıktı.
"Ağır ya da hafif olmakla bir sıkıntım yok. Benim için tek sorun yabancı birinin kucağında olmak! İndirin beni"
Genç adamın yüzünün alabora olduğunu görse de umursamayarak tekerlekli sandalyesine oturana kadar sessiz kaldı.
"Bana yardım ettiğiniz için teşekkürler ama biri görürse yanlış anlaşılır-"
"Anladım çıkacağım şimdi"
Gülru sessiz kaldığında Afran sessizce odadan çıkmış genç kızı yanlış bırakmıştı. Genç kız ise içinde oluşan ve git gide büyüyen pişmanlıkla sessizce gözyaşlarını akıtmıştı. Daha kendi ihtiyaçlarını bile karşılayamıyordu...
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLRUBA (Tamamlandı)
General FictionKURGUM REKLAM PANOSU DEĞİLDİR!! Gözlerine gökyüzünü sığdırmıştı kadın. Bir bakışında başlardı her şey. Azad Savaşhan'ın hayatına adım attığında ise bulutlar yağmur olmuştu gözlerinde. Azad Savaşhan ise, İstemediği bu evlilikte kadının yağmuruna ç...