19. Bölüm

6.9K 449 70
                                    

Multimedia: Azad Savaşhan

Koca koca yangınlara kafa tutarsın da.
Göğsündeki mumu söndürmeye,
gücün yetmez...

🖤

Bir adam vardı uçurumun kenarında.
Koyu kahveleri geçmişe dalmış, ellerinden kayıp giden koca bir hayatı düşündüğü besbelli.

Kuyruğuna mutluluğu bağlayıp gökyüzüne uçurduğu, o çok sevdiği masmavi uçurtmasının ipi parmakları arasından kaçıp gitmişti.

Peşinden koşmak istese bile dizleri kan içindeyken ayağa kalkamamıştı.

Sabahtan beri kaçıncıya çaldığını bilmediği telefonundan tekrar melodi yükselmeye başladığında derin bir soluk alıp, elini ceketinin iç cebine atarak aldı.

Kimin aradığına bakmadı çünkü biliyordu.
Direkt açarak kulağına götürdü.

"Alo? Bıremin (erkek kardeş) neredesin sen? Neden açmıyorsun telefonları? Aklım çıktı sana bir şey oldu diye!"

Afran'ın endişeli ses tonu ahizeden yüksek sesle çıkarken gözlerini diktiği boşluktan çekerek ayak uçlarına indirdi.

"Yapmam gereken şeyler vardı."

Durgun çıkan sesiyle Afran'ın da derin bir nefes alıp verdiğini duydu.

"Sen iyi misin bıremin?"

Azad, kardeşi görmese bile kafasını iki yana salladı.

"İlk başlar da o kadar güzel hissettiren şeylerin şimdi bu kadar acıtıyor olması normal mi Afran?"

Boşta olan elini kalbinin üstüne koyarak gözlerini kapattı.

"Kalbim lavların içinde kalmış gibi. Çok yoruldum Afran. Bu acı beni çok yoruyor."

"Ne oldu diye sormaya korkuyorum biremin?"

"Gelince anlatırım şimdi kapatmam gerek."

Kardeşinin onaylayan sesini duyar duymaz telefonu kapattığında gözlerini ayaklarının altında uzanan uçuruma dikerek sıkıntılı bir soluk alıp bırakmıştı.

Ağlayamamanın rahatsız hissiyle yanan gözlerini sıkıca kapattığında bir yıldır olduğu gibi karısının kanlar içindeki hâli gelmiş, anında geri açmıştı.

Aklını kaçıracağını hissediyor ve bundan deli gibi korkuyordu.

•••

"Ne demek oluyor bunlar, sen aklını mı kaçırdın bıremin (erkek kardeş)?"

Afran'ın yanına geldiğinde ona aldığı karardan bahsetmişti.

Ve Afran sinirden kudurmuştu.
Ona göre ikisi de göz göre göre bok yoluna gidiyordu.

"Yapamıyoruz Afran, göremiyor musun bunu? O ben olmayınca bir şekilde mutluluğu buluyor ki çok şükür toparlamış kendini. Yine aynı şeyler yaşamasını istemiyorum."

Cıklayan Afran, başını iki yana hızlıca sallayarak burun kemerini sıkmıştı parmaklarıyla.

"Yine aynı şeyleri yaşayacağınızı nereden biliyorsun çok merak ediyorum doğrusu." diye konuşurken odanın içinde volta atmayı bırakarak Azad'ın tam karşısında kalan koltuğa oturmuştu.

"Ben iyi bir eş olmayı beceremiyorum. Benden iyi bir baba da olamayacağını anladık. Bu yüzden Dilruba'nın da hayatını karartamam."

Ağabeyinin dediklerini duyduğunda içinde kocaman bir ağrı hissederek ağırca yutkundu genç adam.

DİLRUBA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin