Multi: Azad Savaşhan
Büyük bir hayal kırıklığı yaşayıp 'Ben artık kimseyi sevemem deme!' Unutma ki, en güzel çiçekler mezarlıkta açar...
Genç kız, mutfakta kocasına öğle yemeği hazırlarken sabah olanları düşünüyordu.
Koskoca Azad Ağa, Yade Bêse'den azar işitirken küçük bir çocuğa dönmüştü sanki.Tabi Afran, ağabeyi azar işitirken kıs kıs gülmüş genç kızı da dürterek onun da gülmesini sağlamıştı. Onları gülerken gören Azad Ağa ise gözlerinden ateş fışkırtarak odadan kaçmalarına neden olmuştu.
Bawer Ağa ise ortalığı ayağa kaldırmış diğer Ağaların da harekete geçmesini sağlamıştı. Tabi Hazar denen o adam çoktan gitmişti. İlginç olan ise Azad Ağa'nın bu konuda hiçbir şey söylememesiydi. Sanki geri dönmeyeceğinden emin gibiydi.
Ağalar 'Geçmiş Olsun'a gelerek gerekli konuşmaları yaptıktan sonra gitmişti. Bunların hepsi sabah saatlerinde olduğu için Dilruba odadan kaçtığından beri Azad Ağa'yı görmüyordu.
Tepsiye koyduğu yemekleri kontrol ettikten sonra bir bardak su da koyarak mutfaktan çıktı. Bejna o kötü bakışlarını atsa da artık olur olmadık konuşmuyor, Dilruba'nın sinirini bozmuyordu.
Merdivenlere yöneldiği sırada kapı açılmış Afran, yanında bir hemşireyle içeriye girmişti. Her ne kadar dalgaya alsa da en çok telaşlananlardan biriydi. Dilruba'yı gören ikili ona yöneldiğinde genç kız hemşireyi inceledi. Minyon tipli, esmer ve kıvırcık saçlıydı. Bal gözleri donuk bakıyor yüz ifadesinde 'İşimi yapıp gideceğim' barındırıyordu.
"Hoş geldiniz" dediğinde kız da başını sallayarak Dilruba'ya bakmıştı.
"Hoş bulduk hanımefendi"
"Bu kızın adı Rojda, jinbıram. Ağabeyim için gönderdi doktor. O da akşam gelip kontrol edecek şimdi odanıza götür de ağabeyime bakıversin"
Afran'ı onaylayarak merdivenlerden çıkmaya başladığında Rojda da hemen arkasında sessizce ilerliyordu. Dilruba dudaklarını ısırdı. Acaba kocası ona sabah için kızar mıydı?
Keşke gülmeseydi. Onda öyle bir şans vardı ki gülerken bile kocasına yakalanmıştı! Korkunun ecele faydası yok felsefesine uyarak üçüncü kata geldiğinde kapıyı açarak odaya girdi. Kapı sesiyle Dilruba'ya dönen Azad Ağa ise kaşlarını kaldırdı.
"Hiç gelmeseydin Dilruba ben kendime bakardım!"
Kocasının imalı sesiyle mahcup bir ifadeye büründüğünde tamamen içeri girerek arkasında duran hemşirenin görüş alanına girmesine izin vermişti. Tepsiyi komodinin üstüne koyarken kocasına baktı.
"Kusura bakmayın Ağa'm. Diğer Ağalar vardı yukarıya gelemedim o yüzden"
Hemşireyi gören Azad Ağa konuyu kapattığında Rojda yatakta yarı yatar vaziyetteki adama bakarak duruşunu düzeltti. Sert bakışlarının altında soğukkanlılığını koruyan kız, adamın etkileyici olduğu gerçeğini yalanlayamayarak boğazını temizledi.
"Ben Rojda Doğan, sizin bakımınızla ilgilenmek için görevlendirildim. Şimdi yarayı kontrol edip pansumanı tazelemem için biraz doğrulabilir misiniz?"
Doğrulması için yardım edecekken hemşireyi durduran Azad Ağa karısına bir bakış atarak ona yardım etmesini belirtmişti.
Dilruba ise temkinli hareketlerle kocasına yaklaşarak çıplak koluna dokunduğunda ateşe değmiş gibiydi.Ellerini çekmemek için kendisiyle savaşırken yanakları kızarmış kalbi temposunu bozmaya başlamıştı.
Kolunun altından destek verdiği için yüz yüze olduğu kocasının biraz daha yaklaşmasıyla gözleri hafifçe açılmıştı. Koyu kahvelerini kısan Azad Ağa ise karısının soluklarını yüzünde hissederken kısık sesle konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLRUBA (Tamamlandı)
General FictionKURGUM REKLAM PANOSU DEĞİLDİR!! Gözlerine gökyüzünü sığdırmıştı kadın. Bir bakışında başlardı her şey. Azad Savaşhan'ın hayatına adım attığında ise bulutlar yağmur olmuştu gözlerinde. Azad Savaşhan ise, İstemediği bu evlilikte kadının yağmuruna ç...