Bölüm 11

225 21 13
                                    

Başımın ağrısıyla gözlerimi araladım. Yataktan doğruldum ve kafamı kaşıdım. Saçımdaki değişik at kuyruğunu açtım ve tokamı bileğime taktım. Saçımı kendi çapımda düzelttikten sonra kaşlarımı kaldırıp gözlerimi açtım.

-Nerdeyim ben ya, dedim kendi kendime. Bizim odada değildim. Yattığım yatağın yanındaki küçük sehpadan duran çantama uzandım. İçindekileri kontrol ettim, hepsi burdaydı. Telefonumu çıkardım ve saate baktım. 08:13

Ben nerde olduğumu anlamaya çalışırken odanın kapısı açıldı. İstemsizce tekrar yatağa girdim ve uyuma numarası yaptım. Evet 16 yaşındayım ve evet hala uyuma taklidi yapıyorum. İçeri giren kişinin ayak sesleri yakınıma doğru geldi ve durdu. Bana doğru eğildiğinini nefesinin yüzüme değmesinden anlamıştım.

-Uyuma numarası yapmayı kes, dedi. Ne yani belli oluyo muydu uyanık olduğum. Tanrım bütün hayatım bir yalanmış. Gözlerimi yavaşça araladım ve karşımda bana dik dik bakan Foxy'yi gördüm.

-Foxy, dedim. Şaşırmıştım doğrusu.

-Mangle, dedi

-Neden senin odandayım, dedim. Yüzü hala fazla yakındı bana. Elimle yüzünü ittim. Bunu yaptığımda güldü ve karşımdaki sandalyeye oturdu.

-Sarhoştun ve yalnızdın bende buraya getirdim, dedi

-Benim odama bıraksaydın keşke, dedim

-Chicee'de sızmıştı bende oda kartını alamadım, dedi

-Sen sarhoş değil miydin, dedim

-Hayır, dedi kısaca

-Peki dün akşam saçma bir şey yaptım mı, dedim

-Hatırlamıyor musun, dedi

-En son ayakkabılarımı çıkarıp dans ettim, sonrası yok

-Hahaha evet o çok komikti, dedi. Ona kaşlarımı çatıp baktığımda gülmeyi bıraktı ve boğazını temizledi.

-Eee saçma bir şey yaptım mı, dedim

-Bütün gece, dedi tuttuğu nefesi verdi ve devam etti, Springtrap'leydin git ona sor, dedi ve ayağa kalktı

-Neden kızdın ki şimdi, dedim

-Kızmadım sadece, dedi ve devamını getirmedi. Her neyse yarın Pazartesi git eşyalarını topla, bunu söyledikten sonra çantamı aldım ve Foxy'ye sarıldım. 

-Bana göz kulak olduğun için teşekkürler, dedim. Boyum Foxy'ninkinden kısaydı bu yüzden kalp atışlarını duyabiliyordum. Epey hızlıydı

-Kalbin ne hızlı atıyo, dediğim an beni kendinden uzaklaştırdı

-Her neyse hadi git sen Chicee merak etmiştir, dedi

-Tekrar teşekkürler, dedim ve odadan çıktım


Bizim odamızın kapısının önüne geldim. Kapı kartım olmadığı için kapıyı çaldım ve beklemeye başladım. Kapıyı üzerinde bornoz olan Chicee açtı

-Oooo Mangle hanım, dedi

-Oooo Chicee hanım, diye tekrar ettim ve içeri girdim. Kendimi yatağıma yüz üstü attım.

-Nerdeydin, dedi

-Foxy'nin odasında, dedim kısaca

-Huhuuu, dedi ve yanıma oturdu

-Hemen salak salak anlama, dedim ve omzuna vurdum. Asıl söyle bakalım ben dün saça bir şey yaptım mı, dedim

-Hmm, dedi. Seni çok fazla görmedim en son Springtrap ile sahildeydiniz, dedi. Onun söylediğine cevap vermeden banyoya yöneldim

-Banyo mu yapıcaksın, dedi. Onu kafamla onaylayıp içeri girdim. Küveti ılık suyla doldurup içine gül yaprakla- saçmalamayalım düz duş aldım. Otelin beyaz bornozlarından giydim ve saçıma havluya sarıp çıktım

-Springtrap'e mesaj attım, dedi Chicee

-NEĞ!? diye bağırdım istemsizce

-Evet bak, dedi sakin bir sesle. Telefonumu bana uzattı, içimden umarım saçma bir şey yazmamıştır diyip telefonumu aldım.


Mangle:

Hey, şey dün akşam hakkında hiçbir şey hatırlamıyorum da. Sorduğum çoğu kişi de seninle birlikte olduğumu söyledi

Springtrap:

Evet dün birlikteydik

Mangle:

İşin yoksa buluşsak, anlatsan neler olduğunu

Springtrap:

Olur, akşam yemeğinden sonra olur mu

Mangle:

Tabi, teşekkürler


Konuşmaları okuduktan sonra Chicee'nin omzuna sert bir yumruk geçirdim.

-Avh, dedi acıyla ve omzunu tuttu. Bana teşekkür etmen lazım sana bir buluşma ayarladım, dedi

-Taşakkür ederim, dedim imalı bir şekilde. Bu sırada telefonumda başka bir şeyle oynamış mı diye bakıyordum

-Şifremi nerden buldun, dedim

-2580'dan daha zor bir şifre bulman lazım, dedi. Haklıydı. Ona 'haklısın amk ördeği' bakışımı attım. O da bana 'ördek değil tavuk' bakışını attı. Ona 'çok fark var sanki aralarında' bakışımı attım.

-Ne giyicem, dedim. Bana bakıp kaşlarını yukarı

-Seni yine çok ateşli yapıcam, dedi. Dediği karşısında gülümsedim

-Sana çok güveniyorum, dedim. Omzuna gelen saçını arkaya savurdu ve ayağa kalktı. Dolabımın önüne geçti. İçine bir müddet baktıktan sonra siyah beyaz dikey çizgili omuzu düşük elbisemi çıkardı.

-Bunu giy, dedi. Emir kipi kullanması kaşlarımı kaldırmama neden olmuştu. Ama hani kaşlar şey kalkar ya böyle 'demek öyle istiyorsun ha'... işte öyle kalktı

-Saçımı dalgalandırırız, dedim

-Aynısını düşünüyodum, dedi ve kolundaki saate baktı. Saat 19.21 , dedi

-Yemeğe kaçta iniyorduk, dedi

-Sekiz , dedi saçım için gereken şeyleri çıkarırken. 


Saçım ve makyajımla işi bitince Chicee'de hazırlandı ve otelin restorantına yürümeye başladık.


Eveet bu bölümü ikinci yazışım bu yüzden biraz geç oldu bölümün gelmesi. Her neyse söyleyeceğim şey farklı. Hikayeye için önerileriniz varsa yorum yapar mısınız. 

Teşekkürler <3


DEEP /springleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin