-Çok fazla dışardan yemek söyleme
-Tamam
-Eve Perşembe günleri yardımcı gelecek, onu rahatsız etme
-Peki
-Eve erkek atmak yok
-Annee, diye sesimi yükselttim. Babamla 2 haftalık yurtdışı gezileri vardı. Bavulunu kontrol ederken bana yapıp yapmayacağım şeyleri sayıyordu.
-Canım ben senin öyle şeyler yapmayacağını biliyorum da yine de söyleyeyim, diye toparladı annem. O sırada kapı açıldı ve içeri babam girdi.
-Her şey hazır mı bari, dedi
-Evet artık çıkabiliriz, dedi annem de
-Dönüşte bana kardeş getirmeyin, dedim. Annem bana 'kes sesini yoksa seni burda doğrarım' bakışları atarken babam kahkahaya boğulmuştu. Bence söylediğim şeyde bir sıkıntı yoktu, ben sadece uyarıyorum. Babam gülmeyi bitirdikten sonra kol saatine baktı ve
-Çıkalım artık, dedi.
-Pazar akşamı saat 11'e uçak bileti mi aldınız, dedim yargılar gibi
-Uçuşumuz zaten uzun sürecek, yani sen okuldayken oraya varmış olacaz; dedi annem bavulunu kapatırken. Götürecekleri 3 bavulu da kontrol ettikten sonra hepsini babama kitleyip aşağı indi. Babam 3 bavulu da indirdikten sonra ayakkabılarını giydiler. Bana sarıldıktan sonra kapıyı kapatıp çıktılar.
Ve işte bir pazartesi sabahı daha olmuştu. Gözlerimi ovuşturdum ve hayatı sorgulayan bakışlarımı yere diktim. Yaklaşık 10 dakika sonra okul olduğu aklıma geldi ve banyoya ilerledim. Saçımı toplayıp yüzümü yıkadım. Tuvalete girdim ve mutfağa ilerledim kendime tost yaptım ve tekrar odama çıktım. Ne giyeceğime tostumu yerken karar verdim. Üstümü değiştirdim ve dişimi fırçaladım. Saçımı da taradıktan sonra okul servisini beklemeye başladım.
Okul servisinden yalpalana yalpalana indikten sonra geniş bahçemizin okula giden taş yolunda yürümeye başladım. Bahçedeki çardaklardan birinde Bonnie, Freddy ve Chica'yı görünce onların yanına yöneldim. Çantamı oturdukları bankın altına yuvarladıktan sonra yanlarına oturdum
-Selam, dedim
-Selam, dedi Freddy ve Bonnie
-Ee ne konuşuyordunuz, dedim
-Özel bir şeydi, dedi Chica. Bonnie ve Freddy'ye bakınca gözlerini kaçırdılar. Sanırım hakkaten özel bir şey konuşuyorlardı.
-Afedersiniz, dedim ve çantamı aldım. Utanmıştım nedensizce. Olabildiğince hızlı adımlarla sınıfa girdim. Benim dışımda bir kaç öğrenci daha vardı. Onlara "Günaydın" dedikten sonra kendi yerime geçtim ve tanıdık birilerinin gelmesini beklemeye başladım. Yaklaşık 10 dakika sonra Puppet elinde bir takım dosyalar ile içeri girdi. Biraz etrafa bakındı, beni görünce hızlı adınlarla yanıma geldi. Önümdeki sıranın sandalyesine ters bir şekilde oturdu ve elindeki dosyayı sırama koydu.
-Bu ne, dedim
-Şimdi, dedi i harfini biraz uzatarak. Okulumuzda geleneksel olarak her yıl tiyatro yapılır. Bu yılkinde de tam sana göre bir rol var, dedi.
Söylediği karlısında kaşlarımı kaldırdın ve arkama yaslandım
-Sanmıyorum, dedim
-Hadi ama artık kimse rol almak istemiyor. Eğer bu sene düzgün bir oyun çıkaramazsak kulübüm kapanacak, dedi acıklı bir sesle. Onun böyle söylemesi ardında derin bir nefes verdim ve
-Rol ne, dedim. Bir anda yüzü yüzü güldü ve hızlı bir şekilde önümdeki dosyayı açtı. Birkaç sayfa ilerledikten sonra durdu ve dosyayı bana çevirdi.
-Romeo ve Juliet, diye açıklama yaptı
-Romeo ve Juliet mi? dedim sorar gibi. Kafasıyla onayladı ve devam etti
-Her sene mizahi şeyler oluyor bu sene farklı bir şey yapıcaz, dedi
-Benim rolüm ne olacak, dedim
-Çalı, dedi kısaca
-Ne, dedim omuzlarımı düşürerek
-Şaka yapıyorum canım, dedi ve o sırada zil çaldı. Her neyse ben sana sonra ayrıntıları mesaj atarım, dedi ve sınıftan çıktı.
Okulun geri kalanı boş ve sıkıcı geçti. Okul işte en fazla ne olabilir ki? Önemli olarak bir fen projemiz olduğu açıklandı. 4 kişilik gruplarla yapacaktık. Gruplar ve proje konuları kurra ile çekilecekti. Bu da demek oluyor ki parmaklarımızı çapraz yapıp Springtrap ile aynı grupta olmayı dileyeceğiz. Ve Chicee. Çünkü o olmazsa eğlenceli olmaz. Bunları düşünürken servis durdu ve evimin önünde olduğunu gördüm. Sırt çantamı tek omzuma takıp servisten indim. Çantamın ön gözünden ev anahtarını çıkardım ve içeri girdim. Çantamı aheste bir şekilde yere bıraktıktan sonra yavaş adımlarla mutfağa ilerledim. Buzdolabını açıp bir süre içeri baktıktan sonra geçen günden kalma yemekleri çıkarıp yedim. O gün verilen ödev yoktu bende bilgisayarımı aldım. Annemlerin yatağına yayıldım ve şu sıralar takip ettiğim diziyi açıp izlemeye başladım. Zaten o sıra uyuya kalmışım.
bu bölümün ne kadar gereksiz ve sıkıcı olduğunu biliyorum lütfen vurmayın. şu sıralar içimden hiç bölüm yazmak gelmiyordu ama kendimi zorlayıp ortaya bunu çıkardım. her neyse sonraki bölümlerde biraz springle paylatıcam
iyi okumalar