Sabah kalktığımda annemlerin yatağındaydım. Gözlerimi ovuşturduktan sonra önemde açık olan bilgisayara baktım. Dün akşam izlediğim dizinin bölümleri bilgisayarı kapamadığım için sırayla ilerlemişti. Ve sıkıntı şu ki ben hangi bölümdeyim hatırlamıyordum. Bilgisayarımı kapattım. Yüzümü düşürmüş siyah bilgisayar ekranıyla bakışmamı telefonuma gelen mesaj böldü. Yandaki komidinden elimi telefona uzattım. Gelen kutuma baktığımda mesajın bir mağazadan olduğunu gördüm. Kendi kendime ofladıktan sonra saate baktım. 07:09 . Oturduğum yataktan kalktım ve kendi odama ilerledim. Bugün giyeceğim kıyafetlerimi çıkardım banyoya ilerledim. Hızlı bir duştan sonra üstümü değiştirdim. Saçımı da topladıktan sonra banyodan çıktım. Mutfağa indim ve kendime tost hazırladım. Onu yedikten sonra saate tekrar baktım, 07:42 .Hızlı adımlarla üst kata çıktım ve çantamı aldım. Dişimi de fırçalayıp tekrar aşağı indim. Ev anahtarını da aldıktan sonra servisi beklemeye başladım. Bugün fen projesi için gruplar açıklanacaktı. Dün yemek yerken ve akşam yatmadan önce Spring ile çalışma olasılığımın yüzde kaç olduğunu düşündüm. Ve eğer hesaplamalarım doğruysa %78,3 aynı grupta olabiliriz. Neden mi? Sormayın biraz saçma hesaplar yaptım. Lütfen açıkla, dedi iç sesim. Öncelikle ikimizin de okul numarası tek sayı. Böylelikle eğer- Lütfen sus, hesaplarının saçma olduğu şimdiden belli, dedi kaba iç ses. Onu umursamayıp önümde duran okul servisine bindim. En arkadan 2 öne Foxy'nin yanına yöneldim
-Günaydın, dedim ve çantamı koltuğun altına ittim.
-Selam, dedi göz teması kurmayarak
-Tiyatroya katılacak mısın, dedim
-Tiyatro mu, dedi gülerek
-Evet tiyatro, dedim
-Sen katılacak mısın, dedi tek kaşını kaldırarak
-Evet ne var, dedim.
-Bunu kaçırmayacağım, dedi
-Sebep, dedim sorar gibi
-Eminim kendini rezil edersin, dedi emin bir şekilde. Elimi belime koydum ve
-Bir kere en iyi rollerden biri bende, dedim
-Hangi rol acaba, dedi Foxy sırıtarak. Ona hangi rolde olduğumu söyleyemem çünkü daha beli bile değil ama şuanki havaki bozamam
-Bunu sahnede görürsün, dedim kendimi beğenmiş bir şekilde. Tekrar güldü ve dışarı bakmaya devam etti. Bende etrafta başka tanıdık birlerine baktım. Çaktırma Springtarp'e bakıyo, dedi iç sesim. Haklıydı ona karşı çıkamam. Arka koltuğa ve önlere baktım ama onu göremedim. Sonuçta Foxy ile kardeş gibi bir şeylerdi ve aynı evde yaşıyorlardı. Yani sanırım aynı evde yaşıyorlardı. Yoksa yaşamıyorlar mı?
-Springtrap nerde, dedim ani bir şekilde. Direk soramama şaşırmıştı.
-Nerden bileyim ben, dedi omzunu silkerek
-Aynı evde yaşamıyor musunuz, dedim. Dediğim şey sonrasında ağzımı iki elimle kapadım. Üvey kardeş olduklarını bilmemem gerekiyormuş gibi hissediyorum.
-Neden böyle bir şey yapayım ki, dedi suratını buruşturarak. Tek kaşımı kaldırdım istemsizce. Neden aynı evde kalmadıklarını merak ediyordum. Ki bunu sadece Springtrap'e sorarak öğrenebilirim. Yani ben öyle düşünüyorum. Foxy onların üvey kardeş olduklarını bildiğimi bilmiyor.
-Yok ya ben neyse, dedim ve önüme dödüm. Dediğime sırıtıp pencereden dışarı bakmaya başladı.
-Ödevimize ne zaman başlıyacağız, dedi
-Ha, dedim anlamayarak
-Fen projesi var ya, diye açıkladı
-Ödevimiz mi, dedim anlamaz bir şekilde
-Gelen mesajlara bakmadın mı, dedi Foxy
-Mesaj mı geldi, dedim ve arka cebimden telefonumu çıkardım. Çöplüğe dönmüş gelen kutuma bakınca okulumuzdan gelen mesajı gördüm. Mesajı açtığımda şunlar yazıyordu: "Sayın Mangle White, bildiğiniz üzere yıllık ödevler verildi. Fen ödeviniz olarak size 'Güneş Sistemi Maketi' çıktı. Grubunuzla ödevinizi yapmanız için bir aynınız var. İçinde olduğunuz grupta Chica Chiclends, Foxy Freckles ve Springtrap Stiller vardır."
-Aynı gruptayız, diye fısıldadım. Okuduğum mesajla birlikte yüzümde bir gülümseme oluşmuştu. Ettiğim dualarım tutmuştu.
-Evet, dedi Foxy. Onla konuştuğumu sanmıştı, kıyamam.
-Ne zaman başlarız, dedim telefonumu kapatırken
-Bu cumartesi boş musun, dedi. Bu sırada servis durmuştu
-Olabilir, dedim çantamı yerden alırken
-Kimin evinde toplanırız, dedi Foxy. Bir süre düşündükten sonra
-Bizim ev olabilir, dedim. Servisten inince devam ettim. Annemler 2 haftalık bir tatile çıktılar, yani bizi rahatsız eden olmaz
-Harika, dedi heyecanlı bir sesle. Onun bu tepkisine gülerken o göz teması kurmayıp ensesini kaşımaya başladı.
Sınıfa girdiğimizde nerdeyse doluydu. Kendi sırama çantamı bırakıp kafasını sıraya yaslamış Chicee'nin yanına yöneldim. Yanındaki sandalyeye oturdum ve
-Böö, dedim ve kolunu dürterken
-Bö, dedi ve kafasını sıradan kaldırdı. Saçları dağılmıştı ve yüzü solgundu
-Noldu, dedim endişeli bir sesle. Önce bana baktı ve gözlerini ovuşturdu
-Neyim var ki, dedi ağzına girmiş bir tutam saçı çıkarırken
-Saçın falan, dedim kafasını göstererek. Kafasını elledikten sonra sanki hayalet görmüş gibi gözlerini açtı ve ayağa fırladı. Bir eliyle çantasını, bir eliyle benim bileğimi tutup koşmaya başladı.
-Ya dur, dedim bileğimi kurtararak. Çantasıyla kafasını kapattı ve tuvalete koşmaya devam etti
-Tuvalete gel, dedi koridordan dönerken. Gözlerimi devirdikten sonra hızlı sayılabilecek adımlarla tuvalete koşmaya başladım.Sonrası karanlık..
Durduk yerde bölümü bitirmeyi çok seviyorum😏
Bu arada size sormam gereken bir soru var.
Sizce bu hikayeye bir süre ara verip mi Ballora Fanfic'ini yayınlayım; yoksa iki hikayeyi aynı anda yürütmeye mi çalışayım; ya da Ballora'nınkini sonra mı yayınlayayım?
Cevap verirseniz çok mutlu olurum+5 VOTE