KAMP (Part 2)

297 25 38
                                    

-Şu çubuğu tut

-Tutuyorum

-Onu değil diğer çubuk

-Diğer çubuk yok

-Lan..kızlar var neyse

YARIM SAAT ÖNCE

Otobüs sonunda durmuştu. İki izbandut gibi çocuğun yanında oturmak hayatımda yapabileceğim en kötü şeyler arasında. İkisi de yol boyunca sessizdi. Taki mola verinceye kadar. İkisi de kahve içti ama neden uyudular ki? HORLAYARAK!? VE KAFALARINI BANA YASLAYARAK?! Ne yaptım da bunu hak ettim ben?Ama en azımdan bu bir buçuk saatlik cehennem bitti de kampı yapacağımız yere varmıştık.

Otobüs durar durmaz hemen yerimden kalktım. Ancak tahmin edin ne oldu..ayaklarım uyuşmuş..yere düştüm..ve bir sessizlik..yeter bu kadar nokta..Her neyse. Üstümü düzeltip kalkıyordum ki Chicee yüzüme telefonumu sokup fotoğraflarımı çekmeye başladı. Ona 'oldu mu şimdi bu' bakışımı attım. Bakışımla ne demeye çalıştığımı anlamıştı ki telefonu çekti. Düştüğüm yerden kalkıp dizlerimi silkeledim ve otobüsten koşarak çıktım

-TEMİZ HAVAAA, diye bağırdım. Dışarıya çıkınca içerinin ne kadar kötü koktuğunu anlıyorsunuz. O koku şeylerin karışımı
-Ter
-Sivilce kremi
-Dağıtılan kek
-Parfüm
ve -Deodorant
Hepsi birleşince ortaya 'ıy' bişey çıkıyo. Bulunduğumuz çevreye bakımca bolca ağaç  görüyorsunuz. Düz bir yer ama etrafı ağaçlarla çevrili. Duyduğum sesler ve etraftaki tuz kokusu yakında deniz olduğunu söylüyor.

-HEYOOOO, diye bağırdı Bonbon

-BONBOON

-MANGLEEE, ve sarılma.. Evet Bonbon iyi çocuktur severim onu. Bide gay falan ya kendimi ona yakın hissediyorum.

-Kızım varya burda ne kadar böcek varsa yicek bizi,dedi gönlümün sultanı

-Sanırım öyle olucak üzücü, dedim

-Üzücü, diye tekrarladı Bonbon

-Çocuklar hadi yardım edin, dedi bizimle birlikte gelen müdürümüz

-Geliyoruz hocaam, dedi Bonbon 'a' yı uzatarak

-Töbe töbe, dedi müdürümüz. Hadi bakalım çocuklar kimle kalma işini size bırakıyorum zaten çadır falan getirmişsiniz. Şu tarafa kurun çadırları, dedi müdürümüz deniz sesinin geldiği yönü göstererek.

-BEN KURARIM, dedi iki izbandut aynı anda. Birbirlerine baktılar ve anıllarını birbirine dayadılar

-Ya birlikte ya da hiç, dedi Foxy

-Birlikte, dedi Freddy. Freddy bunu der demez anlıllarını birbirinden çektiker ve rl sıkıştılar

-Buyrun efendim önden buyrun, dedi Foxy Freddy'nin elini bırakmayarak

-Yo yo siz lütfen, dedi Freddy

-Ay ben geçerim, dedi Bonbon ve ikisini de itip geçti

10 DAKİKA SONRA
-Freddy'ciğim bak o çubuk çadırın başı olucak onu bırak

-Foxy'cim bu resimde bu çubuk buraya diyo

-Siz iki salak, dedi Chicee. İkisi de ona bakınca arkasından klavuzu çıkardı be devam etti. Neden klavuza bakmıyozunuz, dedi kitapçışı sallayarak

-Şey, dedi Foxy. Ben ımm..çok yakışıklıyım ya, dedi ve çadırın tuttuğu kısmını bıraktı. O sırada çadırın ipleri nasıl olduysa Freddy'ye dolandı ve ortaya değişik bir görüntü çıktı.

-Çocuklar çadırları kurun diye serbest bıraktık oyun oynayın diye değil, diye bağırdı buruşmuş fen hocamız

-Kusura bakmayın hocam, dedi Foxy

-Hadi saat 5 oldu, 6'da ateş yakıcaz hızlı olun, dedi fen hocamız

-Mıy mıy mıy, dedi suratını buruşturup kafasını salladı Foxy

-A a Foxy oldu mu böy-

-Mangle Turner burda mı, diye bağırdı müdürümüz

-Burdaaa, dedim elimi sallayarak. Elini 'buraya gel' der gibi salladı. Yanına gittim

-Bu yeni öğrencimiz Springtrap Stiller, dedi ve yanındaki yakışıklıyı gösterdi. Sen okulumuza iyi uyum sağladın ve ona göz kulak olabileceğini düşündüm, dedi müdürümüz

-Elimden geleni yaparım, dedim.

-Sana güveniyorum, dedi müdürümüz

-Teşekkür ederim, dedim. Müdür aramızdan ayrılınca Springtrap'e döndüm

-Merhaba, dedim ve elimi uzattım. Elime baktı

-Selam, dedi. Elim havada kalmıştı bu tabi beni bozmuştu. Yavaşça elimi indirdim

-Seni diğerleriyle tanıştırayım, dedim ellerimi arka cebime koydum ve önden gitmeye başladım

-İstemez, dedi

-Burda sana kibar olmaya çalışıyor-

-Çalışma, diye sözümü kesti

-Bana bak, diye bağırdım ve işaret parmağımı havaya kaldırdım. Sinirlenmiştim. Kafasını eğdi ve bana baktı. Boyu 186 falan olduğu için bana bakması için kafasını eğmişti.

Gülmemem gerekiyordu ama kafasını eğmesi bana fazla komik gelmişti. Belli ki o da aynı şeyi hissetmişti. Bıyık altından sırıtıyodu

-Mangle, dedi Bonbon. Springtrap Bonbon'a bakıp suratını buruşturdu.

-Selam yakışıklı, dedi Bonbon Springtrap'e sonra tekrar bana döndü

-Neden gelmiyosun, dedi

-Bu yeni arkadaşımız Springtra-

-Sadece Spring de,diye sözümü böldü..yine. Derin bir nefes aldım ve devam ettim

-Bonbon bu Spring, Spring bu Bonbon, diye kısaca tanıttım

-Ay merhaba, dedi Bonbon ve elini uzattı. Spring bir kez daha bir eli havada bıraktı

-Pekala, dedi Bonbon ve havada kalan elini ensesine götürdü. Gelseniz çadırı kurabildiler, dedi Bonbon ve çadırların olduğu yere yürümeye başladık.

DEEP /springleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin