PS-3-

90K 2.6K 1.1K
                                    

Bölüm akışı değiştirilmeden kitap düzenlenmeye alınmıştır.

Gözlerimi aralayabilmek için çabaladım uzunca bir süre. Ama başaramadım. Üzerimde büyük bir halsizlik vardı ve üşüyordum. Sesler duyuyor, ama kimin sesi olduğunu, ne duyduğumu anlayamıyordum. Zihnim açıktı ama hiçbir şey düşünemiyordum.

Koluma saplanan ince acıyla tekrardan uykuya daldım.

Gözlerimi araladığımda bir odada olduğumu fark ettim. Penceresi olan, sıcak bir odada. Üzerinde yattığım yatak, bir masa ve sandalye olan bu odada birde küçük şömine vardı ve tüm odayı ısıtıyordu.

İyi de nerdeydim ben? En son ormanda yatıyordum. Şimdi ise bir evdeydim. Beni kim bulmuştu? Kurtulmuş muydum? Belki de beni bulan kişiden beni eve götürmesini rica edebilirdim. Kurtulmamın verdiği mutlulukla gülümsedim.

O sırada kapının açılma sesini duyunca gözlerimi hemen o yöne çevirdim. Ama içeriye giren siyah gözlerle nutkum tutuldu diyebilirim. Beni yine bu adam mı bulmuştu? Ama nasıl? O ölmemiş miydi?

Omzundaki sargıya baktım. İyileşmişti. Gözlerim dolarken korku ve perişanlık içinde gözlerine baktım. Koca ormanda beni nasıl bulmuştu? Kaç saat uyumuştum ki?

"Nasılsın" dedi! Konuşmasına şaşırdım ama umrumda değildi. Ben şuan kendime acımakla ve bir çıkış yolu aramakla meşguldüm.

Bu sefer ben konuşmadım ve başımı başka yöne çevirdim.

Güldü. Gülme sesi kulaklarımı doldurdu. Açıkçası böyle bir adamın gülmesini beklemiyordum ama beni şaşırtmıştı. Üstelik omzuna makası sapladıktan sonra!

"Benden kaçamazsın! Bunu o küçük kafana sok. Ve ayrıca bir daha böyle bir şeyi denersen ölürsün! Duydun mu beni?"

Kısa biran bile çevirmedim gözlerimi ona. Cevapta vermedim. Beni ne ile tehtit ediyordu? Kendini ne sanıyordu?

Derin bir nefes alıp yatağın kenarına oturdu.

"İsmim Aras!" dedi. Gözlerine baktım bu sefer. Neden bana ismini söylüyordu ki? Gerçekten bana ismini verecek kadar manyak olmalıydı. Buradan kurtulduktan sonra onu polise ihbar etmemden hiç mi korkmuyordu? Ah keşke onu beni taciz ettiği ilk gün polise bildirseydim! Belkide şimdi burada olmak yerine babamın yanında olabilirdim.

"Bundan sonra son nefesine kadar benim yanımda ve benim himayem altındasın. Bu yüzden sözlerimi dikkatli dinle ve dediklerimi harfiyen yap!"

Ona alaycı bir bakış attım. Emredersiniz komutanım diyesim gelmişti resmen. Bu ne küstahlıktı böyle! Dediklerini yapacakmışımda, son nefesime kadar onun yanında olacakmışımda... Daha neler!

"Kafayı mı yedin sen? Burada falan kalmıyorum en kısa zamanda senden kurtulacağım" diye bağırdım. Elleriyle saçlarımı kavrayıp çekti ve suratıma üfleye üfleye konuştu.

"Bana karşı gelme küçük kız! Pişman olursun" diye bağırdı.

Saçlarım acıdığı için yüzümü buruşturdum. Kalbim korkudan deli gibi atmaya başladığında sert bir şekilde yutkundum. Canımı yakıyordu, bağırıyordu, emir veriyordu...

"Benden korkuyor musun" dediğinde çenemi dikleştirip kendimden son derece emin bir şekilde "hayır" dedim gözlerinin tam içine bakarken. Aslında ondan korkuyordum ama yinede bunu bilipte bana daha kötü şeyler yapmasına gerek yoktu.

"Demek hayır!?" dediğinde başımla onayladım. Üzerime doğru eğilmeye başladığında yatakta geri geri gitmeye başlamıştım. Daha da üzerime eğilip dizlerimin üzerine oturdu ve kollarını başımın iki yanına sabitledi.

Burnunu saçlarıma daldırdığında gözlerim dolmuştu. Ellerimi göğsüne yerleştirip onu ittirdim ama kıpırdamadı bile.

"Uzak dur benden" dediğimde kokumu içine çekti derince.
Ona kızmak yerine kendime kızıyordum. Korkmuyorum diyerek onu daha da sinirlendirmiştim.

Elini kalbimin üzerine koydu. Nefesim kesildiğinde gözlerimi kapatıp üzerimden kalkmasını bekledim ama yapmadı. O kalkmadı, ben nefes alamadım.

"Burası" diye fısıldadı. Sesi boğuk çıkmıştı. Açıkçası böyle bir sapığın şimdiye kadar bana dokunmamasına şaşırıyordum. Gerçi dokunuyordu ama ciddi anlamda dokunmasından bahsediyordum.

"Burası fazla hızlı" dedi. Başını kalbimin üzerine koydu. Şu anda resmen üzerimde yatıyordu ve ben nefes alamıyordum. Hayır tabiki heyecandan değil, ağırlıktandı. Aras fazlasıyla ağırdı. Ve bu ağırlığını kaslarına veriyordum.

Birkez daha yutkundum. Şu an kalbimin üzerine koymuştu başını ve kalp atışlarımı dinliyordu.

Bense onun hızlı nefes alışverişlerini dinliyordum...

Başını kalbimin üzerinden kaldırıp koyulaşmış gözleriyle gözlerimin tam içine baktı.

"Şimdi istiyorum... Seni şimdi istiyorum Azra! Şimdi!!" dediğinde gözlerim kocaman açılmış bir şekilde başımı hızla olumsuz anlamda salladım.

Evet Aras, Azra'yı istiyor. Bakalım bir dahaki bölümde neler olacak? Fikirlerinizi yazın biliyorsunuz benim için önemli...

PSİKOPAT SAPIK #Wattys2018 (+18 İçerik)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin