PS-27-

35.4K 1K 1.4K
                                    

Uzandığım yerden doğrulup etrafıma baktım. Gözlerim karanlığa biraz alıştığı sırada Araz ile karşılaşınca korkuyla yatakta geriledim.

"Sen" diyebildim. Onun burada ne işi vardı?

Sırıttıktan sonra göz hizama elindeki bıçak girince ellerim istemsiz olarak karnıma gitti.

"Beni özledin mi bebeğim? Ben sizi çok özledim" dediğinde gözlerimden yaşlar akarken başımı olumsuz anlamda salladım.

Bizi öldürmeye gelmişti.

"Yapma Aras lütfen" diye mırıldandım.

Burukça gülümsedikten sonra bıçağı karnıma dayadı.

"Bende yapma demiştim Azra. Beni bırakma demiştim" dedikten sonra karnıma dayalı olan bıçağı karnıma batırdı.

Gözlerim anında dolarken korkuyla Aras'a baktım. Bıçakla karnımı biraz daha kestikten sonra elini kestiği yere soktu ve sonra çıkardı.

Kanlı ellerinde tuttuğu et parçasına benzer şeyi görmemle bir çığlık attım.

"Bebeğim... Bebeğime ne yaptın!?" diye bağırdım.

Çığlık atarak gözlerimi açtım. Nefes nefese kalmıştım. Yine her zamanki gibi kabus görmüştüm. Anlam veremediğim şey neden sürekli Aras'ın olmayan bebeğimi öldürmeye çalıştığını görmemdi.

Ter içinde yataktan kalkıp banyoya girdim. Kısa bir duşun ardından tekrar yatak odama döndüm ve altıma dar bir kot ve üzerine de bir tişört geçirdikten sonra saçlarımı tepeden atkuyruğu yaptım. Bugün Aras ile duruşmamız vardı. Mahkeme salonuna gidecektim. Ve o da orada olacaktı. Çektirdiği acılar ve işlediği suçlar yüzünden yargılanacaktı. Onu görmeye hazır değildim. Onunla geçirdiğim onca kötü aylardan sonra tekrar onu göreceğim için deli gibi korkuyordum. Bunda o kabuslarında etkisi büyüktü.

Beni kaçıracak diye çok korkuyordum.

Dolaptan çantamı aldıktan sonra evden çıktım. Hülya abla kalacak bir yerim olmadığı için onunla birlikte bu evde kalmama izin veriyordu. Bir zamanlar benim olan evde... Bu evde başka birisiyle kalmak değişik bir duyguydu. Bir zamanlar yalnızca babamla birlikte yaşadığım evim şimdi başka bir kadınındı ve burada onunla yaşıyordum. Kimsesi olmadığı ve benimde kimsem olmadığı için teklifini kabul etmiştim. Ama Aras hapishaneye girer girmez bir iş bulup çalışacak ve kendi evime taşınacaktım.

Bir taksiye bindim ve gideceğim adresi verdikten sonra başımı cama yasladım. Kalbim korkudan deli gibi atarken derin nefesler alarak kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum.

"İyi misin kızım? Su ister misin?"
Diye soran taksiciye döndüm.

"İyiyim amcacım teşekkür ederim" dedikten sonra yutkunup bir süre camdan dışarısını izledim. Aklıma Aras'ın evinden izlediğim bahçe gelince gözlerimi hemen kapattım.

Ondan kurtulduğumdan beri sürekli onunla yaşadığım andan kareler geliyordu gözüme. Üzerimde bir sürü kötü etki bırakmıştı. Aldığım psikolog tedavileri sayesinde biraz daha iyi olsamda yinede o görüntüleri, anıları görmek yaşadığım onca şeyi tekrar yaşıyormuşum gibi hissettiriyordu. Doktor ise bunun yaşadığım bir travma olduğunu, aldığım tedavilerle geçeceğini söylüyordu. Oysa o gördüğüm kabuslarla birlikte bu olay daha da artıyordu.

Adrese geldiğimizde ücreti ödeyip taksiden indim ve mahkeme salonuna doğru ilerlemeye başladım. 8 dakika sonra sıra bizim duruşmamızdaydı.

Salonun önüne geldim ve boş bir yere oturdum. İçimden de kötü bir şey olmayacak diye tekrar etmeyi ihmal etmiyordum. Bir süre geçtikten sonra iki polis memurunun tutarak getirdiği, elleri kelepçeli olan adama baktım. Yüzünün bazı yerleri kan ve morluklarla doluydu. Sakalları uzamış, gözleri kızarık ve şişikti, kilo vermişti hem de ciddi anlamda. Onu bu halde görmek beni mutlu etmişti. Belki de çok acımasızdım ama acımasız olmayı Aras bana öğretmişti. Bana yaşattıklarıyla, babama yaptıklarıyla, hayatımı mahvetmesiyle...

PSİKOPAT SAPIK #Wattys2018 (+18 İçerik)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin