~18~Kraliçe

224 28 40
                                    

Kendini Tanrı ilan eden bir zamanlar en güçlü insanlarından biri olan Izaya şimdi yattığı yatakta ölümüyle yaşamın arasındaki ince çizgideydi.
Yaşlı adam onu hayatta tutmak için bildiği bütün şifa büyülerini uygulamıştı şimdi geriye kalan tek şey onun geri dönmesini beklemekti.
'Geri dönemeyecek kadar uzağa gitmemelisin" diye düşündü Yaşlı adam. Evden çıkıp kapıyı onu rahatsız etmek istemiyormuş gibi yavaşça çekti. Kapı kapandıktan sonra berrak gökyüzündeki yıldızlara bakmaya başladı. Karanlığı aydınlatmakta iyi iş çıkarıyorlar diyip ağaçların arasındaki boş yeşil alanda yürümeye başladı. Gözüne takılan siluete doğru gidip yanına oturdu.
Sarışın adam kimseyi umursamayacak durumdaydı yorgunluk yüzünü ve bedenini yakıyordu. Pişmanlık içini kemirirken ateşle kaybettiklerini düşünüyordu.
Yaşlı adam onun acısını hissettikten sonra sırtını sıvazlayıp

-"Büyük boşluğa düşmüş gibi bakıyorsun ki bu bir insanın en tehlikeli olduğu zamanadır ne yapacağını anlayamazsın içinde yaşadıklarını bilemezsin çektiği fırtınalar yüzüne yansıyordur. Sende öyle bakıyorsun genç adam, acı çektiğini içine gömmeye çalışıyorsun ama bu yaptığın diri birisini canlı canlı gömmekle aynı şey, bazen gerçekleri kabullenip onlara kucak açmamız gerekir ne olacağını kabullenmiş olmalıyız ki mutlu olabilelim anlıyor musun beni"

Shizuo yanaklarına akan gözyaşlarını silmişti. Yaşlı adamın söylediklerindeki doğruluk payını açıkça  hissediyordu.

S-"Söylesenize o nasıl? "

-"Yalan söyleyip doktorların yaptığı gibi iyi haberler ve umutlardan bahsetmeyi hep istemiştim ama bu sefer de bu mümkün değil. Onun durumu iyi değil. Seninle aynı boşlukta kaybolmuş sanki vücudu şifalara cevap vermiyor. Gerekeni yaptım buralarda olacağım bişey olduğunda çabucak gerilim ama onun hayatta kalması sana bağlı"

Shizuo adamı onaylarken ne kadar ironik diye düşündü. "Babamın katilini kurtaracağım ha"
Shizuo içinde istemesede Izaya için bunu yapacaktı. Kendine lanet edecek ve pişman olması gerekecekse bile yapacaktı. Eve girerken anlamlandıramayacağı bazı duyguları hissediyordu.
Üst kata çıkıp Izaya'nın bulunduğunu odaya girdi. Yüzü solmuş bir çiçeğe benziyordu. Vücudu zayıf ve dokunsan kırılacak kadar inceydi. Gözlerini kapalı gözkapakları saklarken kirpikleri eskisi gibi titremiyordu. Onu eskisi gibi sevebileceğini düşünmüyordu.
Ama o güzelliğinden hiçbirşey kaybetmemişti.
Birsüre yatağın yanına oturup öylece onu izlemeye devam etti.

-"Bu pişmanlığı nasıl yok edebilirim bilmiyorum Izaya, ben seni gerçekten çok sevmiştim. Şimdi burdaysam bu tamamen seni unutamadığım içindir. Kafamdan atamadığım için... Denedim senden kurtulmayı bütün benliğimle istedim."

Shizuo Izaya'nın ince parmaklarını tek tek  okşayıp elini sıkıca tuttu.
Yapabileceği tek şey buydu. Daha fazlasını yapacak cesareti yoktu.
Ne kadar Izaya'nın başında öyle kaldığını bilmiyordu. Yaşlı adam gelince onu dinlenmesi için aşağıya göndermişti. Yürüyen cesetten farksız olan sarışın adam sallanarak aşağıya indi.

~
Tanrı düştüğünü hissediyordu. Içinde bulunduğu siyah boşluğun yerini  akşamın karanlığını yansıtan gökyüzü almıştı. Parlak yıldızların yanından geçerken aşağıdaki şehre doğru hızla düşüyordu. Kendini doya doya uçabilen bir kuş gibi hissediyordu.
Bu yolun sonuna az kalmıştı. Birazdan herşey bitecek ve gerçekle yüzleşmek zorunda kalacaktı kendisini çağıran seslere uyanacak ve hayata dönecekti. Bulunduğu boşluk yok olunca o sarı gözlerle hesaplaşmak zorunda kalacaktı. Hissediyordu nefretini kusmak için nöbet tutmuş beklediğini biliyordu Izaya. "En kötüsü de başkasına kalbini açmaya çalışması başka bedenlere umursamazca dokunması " diye düşünmüştü Izaya.
Üstündeki acıyı umursamadan kendisini bekleyen gerçekliğe düştü.
Günahlarıyla yüzleşme vakti artık gelmişti.

Tanrı nın Kuralları (Shizaya)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin