~21~Evlilik

209 23 20
                                    

Zaman kavramını tamamen kaybetmiş adam, hapishanedeki son anlarının pişmanlığını yaşıyordu.
Geldiği hayattan memnun olmayıp babasını öldürmüş ve tüm gücü kendine istemişti. Şimdi düşündüğü zaman bu yaptığı bencilliğin bir avuç saçmalık olduğunu anlıyordu.
Babasının lanet gibi üstüne çöken sözleri kafasının içinde dönmekteydi.
"Hissedeceksin, sevmeyi öğreneceksin işte o gün bana hak vereceksin ve pişman olacaksın Izaya"
Kendi kehaneti gerçekleşmiş ve adaletli kralın dedikleri bir bir olmuştu. Dakikaları kalan adam üzülmeyi bırakmıştı. Yıktığı şehirler, aldığı masum canlar, kırdığı kalpler dışında hatırlanmayacaktı.

Hapishane sorumlusu asker, yarı uykulu halinden sıyrılıp mahkumu almak için gelen askerleri selamlamıştı.
Yaşamayı ve güneşi unutmuş siyah saçlı adam, hücresine aniden giren askerlerin, onu yeri yatırıp kollarını iplerle sıkıca bağlamasıyla tiz sesiyle karşı koymaya çalışmıştı.
Aldığı cevap sürüklenen bedeni olmuştu. Kontrolünü kaybettiği bedeni acımasız askerler tarafından sarayın altındaki zindanda sürünüyordu.

Hayatının bitirileceği yere getirilmişti.  Oldukça tanıdık gelen odaya yarı kapalı şişmiş gözlerle bakan sahte Tanrı odanın adaletli kralın taht odası olduğunu anlamıştı.
Aylar önce herşeyi burada başlatmıştı.
Babasını burda öldürürken, köyleri yakma emrini burada vermiş, kendi kurallarını, bu dört tarafı çevrili beyaz duvarların içindeki altın işlemeli tahtın üstünde otururken kahkaha atarak vermişti. Pişmanlığı bedenini yakmaya başlarken odanın içinde karanlık ordusunun yaşayan son askerlerini görmüştü.
Derek'i aralarında gördüğü anda herşeyin bittiğini tekrar anlamış buna tanık olmuştu.

Tanıdık diğer yüz ise bir zamanlar nişanlı olduğu Prenses Namieydi. Planı suya düşmüş dünyası yıkılmış halde çevresinde suçlayacak birisini arıyordu. Başarısızlığını yıkmak ve üstündeki yükten kurtulmak istiyor bunun için umutsuzca kaçmayı deniyordu.
Izaya onun ölmekten bu kadar korkuyor olmasına gülümseyip askerlerin onu bıraktığı köşede ölümünü beklemeye başlamıştı.

Kraliçe gelene kadar taht odasında çıt çıkmamıştı. Ölüm sessizliği huzursuzlukla ölecekleri kaplarken Kraliçe odaya girmiş ve tahtına oturmuştu. Arkasından içeriye Shizuo girmiş ve Kraliçe'nin yanında durmuştu. Sarışın adamın bakışları yalancı Tanrıda sabitlenmiş,
ona veda edercesine bakmaya başlamıştı.

Kralın yeni yardımcısı, eline aldığı bilenmiş kılıcını hazırlamış ve taht odasının ortasına  Derek'i sürüklemişti. Karanlık komutan çırpınıp Izayaya yardım istercesine bakmıştı. Izaya gözlerini kapatmış ve ona her zaman sadık ve aşık olan adamın karşılıksız yaptığı herşey için içinden ona tekrar tekrar teşekkür etmişti. 

Derek'in boğazını tek hamlede kesen keskin kılıçla odadakilerin nefesi kesilmişti.  Kraliçe'nin yardımcısı kanlı  kılıcı mendiline sildikten sonra sıradakini gözleriyle aramaya başlamıştı.

Yalancı ve korkusuz Tanrı kanının çekildiğini hissediyordu. Artık ne geri dönüşü ne de kaçma şansı vardı.
Başı dönmeye başlamıştı. Odayı saran keskin kan kokusu burnuna gelirken midesindeki sancıya dayanmaya çalışıyordu.

Derek'in cesedi taht odasından çıkarılmıştı. Kraliçe'nin gözleri Namie'yi bulmuştu. Cellat yardımcı, sıradaki kurbana bakmış  ve onu getirmelerini askerlere işaret etmişti.
Askerler Prenses Namie'yi celladın yanına getirmiş ve diz çöktürmüşlerdi. Namie canı için yalvarmaya başlamıştı bile.

N-"Benim ülkem var kraliçem,  beni bırakın yaşamama izin verin, merhamet edin ki sizin adınızı dünyaya duyurayım."

Kraliçe ölmek üzere olan kadının yardım çığlıklarını boğazını yırtarcasına bağırışına bakıp başını hayır dercesine sallamıştı.
Namie hayatı için, hayalleri için,  ilerideki eşi için, yapacağı geziler, göreceği yerler için yaşamayı istiyordu. Keskin kılıç boynuna değdiği anda aklından geçen tek yüz kardeşinin gülümsemesi olmuştu.
Ona donuk ve ruhsuz gözlerle bakan kardeşi ölürken onu uğurlamıştı.

Tanrı nın Kuralları (Shizaya)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin