Gökkuşağının Son Rengi Vol1

450 5 1
                                    

Yaşamı zor, hayata zor , yapılan tüm müdahalelere rağmen doğumu zor bir bebekti.
Olanlara rağmen, kendi için karanlık dünyaya 'merhaba'demişti. Korkusuzca dünyada kendi yerini hazırlamış, doğumuyla beraber kendisinden çoktan söz ettirmişti. Uzağından yakınina kadar kim varsa mucizeydi, çünkü kendisi doğarken annesi ölmüş, oğlunun doğumuyla tekrar hayata tutunan bir kadına vesile olmuştu. Erken gelen bir bebekti ve Adıda ERKEN'di
Yaşayışları fakir, oturdukları yer derme çatma, kendilerince yeticek olan bu küçük dünyalarında bi eksikliğide Erken'in o gece aniden ağlamasıyla başladı.
"Anneeee çok ağlıyor, ne yapıcam"
"Geliyorum kızım, sen sakin ol."
Çaresiz yeni doğum yapan anne, kendi büyüğü olan annesinden yardım istedi. Bunun çözüm olucağını sanan yaşlı kadın, torunun alıp biraz evin içinde ki odalarda dolaştırdı.
"Yok yok bunda bir şey var Hülya. Bence hastaneye götürelim. Ateşi yok, gazı yok, ama anlamadım."
"Anne, ne yapıcam bilmiyorum"
Bebek susmak bilmiyor, her ağlamasına biraz daha eklenen gürültü ortalığı daha da yakıyordu.
İki kadında çok çaresizken, kapı bir anda çalmaya hatta yumruklanmaya başladı.
Çaresizliklerine korku karışan iki kadın birbilerine bakarak ne olduğunu anlamaya çalıştılar.
'Ben Açarım Hülya, sen dur.'
Küçük adımlarla kapıya yönelen yaşlı kadın, kapıyı açar açmaz....
'Fatma teyze, fatma teyze ..
Sesine koşmaktan hakim olamayan mahallede ki çocuğun boğulur tarzı konuşmasına anlam veremeyen, fatma teyze..
"Oğlum, ne oldu bir anlat ya!"
"Fatma teyze, acil. Acil gitmeniz gerek."
"Nereye, nasıl.!
"Anne.. "ne olmuş ya!"
"Kızım bir dakka."
"Fatma teyzem. Hadi kaybedecek vakit yok. İbrahim Abi kaza yapmış. Hastaneye kaldırdılar."
"Neeeee!!!.
Ani apar topar toparlandilar, yaşlı kadın gözü yaşlı kızına merak etme önemli olan birşey yok. Benim biraz dışarda işlerim var diyerek kendini evde ki oluşacak sessizliğe kapattı.
Yaşına aldırış etmeden, kendini hastane atan sadakatlı kadın damadının durumunu ögrenmek için hastane aciline koştu.
'İbrahim Özkaya nerede ? Lütfen bana yardımcı olun." diyen gözü yaşlı kadına ani çıkış yapan hemşire.
"Doktoru gelicek teyze, burada bekleyin."dedi ve kızdı.
Doktor yavas yavaş geldi ve yaşlı kadına doğru adımlarını bıraktı.
'İbrahim Özkaya'nın yakınımısınız?"
"Evet damadım olur Doktor Bey. Neyi var oğlumun."
Üzülerek başini hafif yukarı kaldıran Doktor:
"Oğlunuzu Kaybettik."

..................................

Zaman durmuş, kayıpların kayıbını yaşamıştı. Sanki ruhunun ince bedeninden olan o yaşlılık bir anda kaybolmuş, bir kez daha zamana karşı gelmişti. Çaresizliğin lekesi bu kadardan daha fazla tadan yaşlı kadın olduğu yerde bayılarak kendi ayaklarıyla geldiği hastaneden sedyelerle çıkmıştı.
Meraktan meraka geçen Hülyanın ilk işi annesini aramak olucaktı. Yeni doğum yapmış olmasının verdiği acı kendisine getiremese de bir an önce olup biteni bilmek istiyor, konu ne nasıl ögrenme çabasına çözüm arıyordu.
Aradan iki saat sonra Annesi Fatma geldi. durumu pek iyi görünmese de anlatmak zorunda,olan biteni kızının bilmesi gerektiğinin farkındaydı.
"Hülya kızım hastanedeydim ama bilmen gereken ben değil kocan İbrahim için ordaydım."

"Anne neler oluyor anlatır mısın. Bak Erken"de huysuzlaştı sorun ne ?"

Kızım eşin ibrahim'ı kaybettik.....

"Üzülmedim".....

Şok üstüne yaşlı anne.

'Kızım iyi misin.? Kocan ölmüş diyorum. Aklın nerede senin.

Anne ben yıllarca o adamdan çektim. Ettiğini buldu. Durupta ona üzülemem. Hem o kimdi ki. Ne evini bilir ne yerini. Allah Rahmet Eylesin!!!
Yeni anne durumdan pek rahat ve mutlu gözükse de Anane için bu geçerli değildi.
Artık Erken babasızdı....

Babasızlığın ardından kendi kendine ve ailesi dışında annesiyle büyüme evresinde olan Erken için hava pek hoştu.
Anne tek başına büyütemeyeceğini fark edip Erken ile birlikte annesi Fatma'mın yanina yerleşmeye karar verdi. Herşeyiyle gidip yerlesicek olan Hülya annenin tek isteği Erken'in büyümesi ve kendini güzel yerlere getirmesini sağlamaktı.
Hemen hemen bir haftada yerleşen anne Hülya ve oğlu Erken, birşeyi unttular
Hane çok kalabalık......
Fatma Teyzenin tam beş kızı daha var ve kendisiyle beraber altı kadınlardı. Anne Fatma, kızı Hülyanın gelmesine pek sevinmese de evin içinde ev yaptı. Kardeşleri Hülyayı pek sevmezlerdi; çünkü tek evli olupta çocuklu olan Hülya ablalarıydı.
Beş kardeşi Selin, Leyla , Cansu, Emel ve Hasret , Hülyanın geri gelmesine aldırış etmemişler kendi halleride takılmalara devam etmişlerdi. Ev içinde huzur isteyen ve tüm kızlarını ilk defa bir arada gören en büyük anne Fatma, sadece susmuş olacakları seyretmek istiyordu. Çünkü artık gürültü kaldıramıyor tek erkek torunu Erken'in büyümesini birzaat istiyordu.
Birlikte büyüdüler sanki. O istenmeyen Erkek daha çok gerçekci olmuştu. Küçük Erken sanki onlar kadardı, onlar gibiydi. Tek korkulan Erken DEĞİL, Erken'in erkek olmasıydı.
Aradan zaman haftaları hatta ayları kovaladı. Erken 10 yaşina kadar hep kızlarla kalmış, hep onlar gibi davranmiştı. Hatta Erken"in üzerinde neredeyse kadın kıyafetleri, erkek dışında giysiler, tokalar, makyajlar vb. gibi tüm fiziki dış görünüşünü degistiricek müptezeli andıran çoğunluğu erkeğe uymayan biçimde kendisine yönelik ayrışımlarda bulundular.
Erken'in kadınsı davranışları onlar gibi konuşması ya da geceleri ayna karşısında kadını andıran dans etmesi ev içindekilere hiç sorun teşkil etmiyordu
Artık okulun son zamanları ve Erken'in LİSE'ye kayıt edilmesi gerektiği anlardı.
Annesi Erken için adım adım bir gün yanına giderek, okul kayıtlarından bahsedecek ve ona iyi bir okula kaydının şart olduğunu anlatacaktı.

Hülya;

"Erken Buraya Gel Oğlum."

Erken;

"Ay ne var Anne gece gece. Başladın gene."

Hülya;
"Senin için okul araştırıyorum oğlum ne bu tavır."???!!
Erken;

"Saçmalama ay, benim okula ihtiyacım mı var sence. Gayet başarılıyım görmüyor musun deli kadın.'

Hülya;
"Sus!!! Anneye Cevap Verme Kırarım kafanı. Okunacak ve Adam olunacak duydun mu."

Sinirlenen Erken ;
"Ay Demez mi Annem.!" Kız Hülya sen kafayı mı yedin. Ay okul diyo karı geçmiş karşıma, Kız sen beni kimlerle karıştırıyorsun. Çekil git başımdan ayh.!!!'

Hülya:!!
"Oğlum ne biçim konusuyorsun Annen ile. Git bi elini yüzünü yıka. Kendine gel. İnanmiyorum Valla bu çocuk çok değişmiş."

Erken ;
"Ayy!!! Ayh anne defolllllll. El yüz diyor karı daha. Hem niye el yüz yıkıyorum. Namaz mı kılcam.!!'

Hülya;
"Tamam oğlum, sen görürsün!!."

İyice atarlanan Erken;

"Ay hala konuşuyo karı tepemde. Kız defol!!!"...

Gökkuşağının Son RengiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin