3- ''İki deli bir araya gelmemeliydi.''

668 110 14
                                    


Multimedia, Hilal.

BÖLÜM 3 ''İki deli bir araya gelmemeliydi.''

Oğuz, üzerinde oldukça şık duran siyah bir takım elbise giymişti. Boynundaki kravatı düzeltip etrafındaki kalabalığa baktı. Yanı başında iki güzel genç kız vardı. Kızlar kendisine hayran hayran bakışlar atarken, Oğuz bunun bilincinde olarak saçlarını geriye doğru taradı ve hoş bir şekilde gülümsedi. Yanındaki esmer kızın derin bir nefes aldığını fark etmişti. Kızları etkilemeyi seviyordu, yakışıklılığı ise kendisine oldukça yardımcı oluyordu. Bir şeyler söylemek için ağzını açmıştı ki omzuna çarparak selam veren arkadaşı ile duraksadı.

Ömer, ağzına doldurduğu tatlılar ile birşeyler söylemeye çalışıyordu ancak lokmaları boğazına takılınca öksürerek derin nefesler aldı. Oğuz arkadaşının sırtına vurarak kendisine yardımcı olmuştu ancak yanından uzaklaşan kızları görünce kaşlarını çatarak Ömer'e baktı.

''Geri zekâlı mısın, rol mü yapıyorsun kardeşim?''
Ömer saf saf bakarak, ''Hı?''diye sordu. ''Boş ver.''

''Tatlı çok güzeldi kardeşim.'' dedi, giden kızların arkasından bakarak. ''Benden de bahsettin mi kızlara?''
''Fırsat bırakmadın ki... Balıklama daldın.''
Ömer, takım elbisesine dökülen kırıntıları silkeleyip papyonunu düzeltti. '' Haklısın, bahsetmiş olsaydın böyle umursamazca gidemezlerdi.''

Oğuz tebessüm edip kolunu arkadaşının omzuna attı. Ömer'den üç santim daha uzundu. ''Gel biraz damat tarafıyla takılalım.''

Oğuz ve Ömer, açık alanda yapılan bir düğüne katılmışlardı. Bir arkadaşının aracılığı ile katıldığı bu düğün, yeşil bir alanın içine kurulmuş özel bir mekandı. Masalar beyaz örtülerle örtülmüştü, etrafta meşaleleri andıran şık süsler vardı. Her taraf rengarenk çiçekler ile süslenmişti. Oğuz'un arkasında kalan yerde büyük bir nikah masası ve dans için ayrılmış yuvarlak alan vardı.
Damadın arkadaşlarının yanına geldiğinde kısa bir selamlaşma geçti aralarında. Ömer sayesinde keyifli bir sohbete daldılar. Bir süre sonra ise tüm erkekler, düğüne katılan güzel giyimli kızları süzmeye başlamıştı. Arka planda hoş bir müzik çalıyordu. Birkaç genç, dans etmek için ayağa kalkmıştı.

Türk kızları çok güzel be... diye düşündü Oğuz. Bakışları hala daha yalnız olduğunu düşündüğü kızların üzerinde geziniyordu. Samet, yanındaki arkadaşlarını dürterek ilerideki genç bir kızı işaret etti.

''Oğlum şu kız çok güzel değil mi?'' Herkes Samet'in gösterdiği yere bakarken Ömer şaşkınlıkla mırıldandı. ''Aa, bu kız o kız.''

Oğuz da şaşkınlıkla Samet'in gösterdiği kızı incelerken sessiz kalmayı tercih etti. Açık mavi, askıları omuzlarına düşen, dantel detaylı hoş bir elbise giymişti. Açık kahve saçları ensesinde özensizce toplanmış gibiydi. Uzaktan dahi olsa kızın pespembe boyanmış dudaklarını görebiliyordu.
''Çirkinliğini ancak böyle kapatabilir.'' diye düşündü ancak kızın güzelliğini kabul etmemesinin nedeni 2 gün önce yaşadıkları tatsız olaylardı. Kıza açık açık çirkin olduğunu söylediği andaki yüz ifadesi aklına gelince kaşları çatıldı. 1,60lık bir kızın nasıl boyuna yetiştiğine hala anlam veremiyordu, kanguru misali zıplayıp yolmuştu güzelim saçlarını. Ensesini hafifçe kaşıdı. Arkadaşı İlknur'da yanındaydı, bordo bir elbise giymiş ve sarı saçlarını açık bırakmıştı.

''Tanıyor musun Ömer sen bu kızı?''

''Pek tanıyorum sayılmaz. Tüm günümü beraber geçirdim gerçi ama...'' diye mırıldandı Ömer.

''Aman ağabey, hiç bulaşma sen bu kıza. Görsen cadalozun teki... Bir çirkef, anlatamam.'' dedi Oğuz.

''Emin misin?'' diye sordu Samet. ''Hanım hanımcık birine benziyor.''

Göze Göz Dişe DişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin