8- ''Düşman hattı...'' PART 2

196 34 1
                                    

***

Salonda biraz oturup, birlikte sohbet ettikten sonra Sinan dayanamamış ve beni yeniden baş başa konuşmaya davet etmişti. İlknur, ayağa kalktığında onu durdurdum.
''Biz bahçeye çıkalım. Dışarıdaki masada konuşabiliriz.''
Sinan ile salondaki cam kapıdan çıkıp, bahçedeki gölgelik alana konumlandırılmış beyaz masaya ilerledik. Küçük masada yan yana oturduğumuzda sandalyemi düzeltip, Sinan'dan biraz uzaklaştırdım. Sinan'ın benim için aldığı gülü de yanımda getirmiştim ancak uçlarını yoluyordum. Bir süre sonra gülün boyu kısalmıştı, sıkıntıyla ellerimle oynadım. Sinan bana bir şeyler anlatıyordu, kendisi hakkında daha fazla bilgiye sahip olmamı istiyordu ve beni etkilemek için biraz uçuk şeyler söylüyordu. Aslında birisinin beni etkilemek için bu kadar uğraşması hoştu, daha önce hiçbir erkek bu şekilde bana yaklaşmamıştı ancak kendime defalarca Sinan'ın iyi birisi olmadığını ve yalan söylediğini hatırlatmaktan onu dinleyemiyordum bile.

''Güzel bir kız değildi zaten. Gerçi hayatımda tanıdığım hiçbir kız senin kadar güzel değildi. O kız kiloluydu üstelik, boğazına sahip çıkamıyordu. Sürekli yemeğe çıkmak isterdi. Amacı benimle takılmak değildi, pahalı yerlerde yemek yemekti. Bende benimle takılan kızı hoş yerlere götüren birisi olduğum için onun isteğini geri çevirmiyordum. Karşımda uygunsuz hareketler yapardı. Gök görmedik gibi-
Hafifçe öksürdüğümde Sinan sonunda yüzüme bakmış ve gördüğü şeyden dolayı sözlerinin devamını getirmemişti. Kibar davranmaya çalışıyordu ancak başaramıyordu. Uzun bir süreden sonra ilk defa konuşuyorduk ve bana, daha önce takıldığı kızdan bahsediyordu, hoş olmayan bir şekilde.
''İster hoşlan ister hoşlanma, bir kıza başka bir kız hakkında kötü konuşman seni daha iyi birisi yapmaz. Eğer bu kadar katlanılmazsa senin için vaktini onunla geçirmezdin. Şimdi arkasından konuşmayı bırak, insanların kusurları ağza sakız edilecek bir durum değil.'' Ses tonumu sakin ve kibar tutmaya çalışarak konuşmuştum.
Sözlerim üzerine gülümsedi. ''Ne kadar olgun bir kızsın. Sanırım seni kaybetmek istemememin nedeni bu...''

Sinan'ın bu düşüncelerinde samimi olduğunu bilseydim gerçekten minnet duyardım. Ama öyle değildi.

Ömer'in bize doğru adımladığını görünce oturduğum yerde dikleştim ve hemen gülümsedim. Sevecen bir şekilde elindeki tepsiyle yanımıza geldi. Tepside beş tane bardak vardı. ''Ağabeyim, sen sevdin diye tekrar yaptık. Bu defa başka bir aroma kattık, mutlaka tadına bak.''

Sinan Ömer'i onaylayarak bardağı aldı. Masaya bırakılan bardağa kısa bir bakış attım. Sıcaktan dolayı dudaklarım kurumuştu ancak İlknur'un uyarıları nedeniyle içecekten bir yudum bile alamıyordum. Ömer, Oğuz ve İlknur bir süre sonra bahçenin bize uzak tarafındaki bar masası gibi duran alana yerleşmişlerdi. Ellerinde bizim içtiklerimizden vardı. İlknur bana el sallayınca bende ona salladım.

Sinan'ın yerinde hafifçe kıpırdanması ile ona döndüm. Bakışları yerdeydi ve hafifçe karnını tutuyordu, yüzünü buruşturmuştu. ''İyi misin?'' diye sordum. Başını olumlu anlamda salladı. Çok ilgilenmeyerek bardağımı elime aldım ve içiyormuş gibi yaptım. Sinan'ın davranışları biranda değişti ve sessizleşti. Yerinde yeniden kıpırdanıp arkasına yaslandı ve bacak bacak üstüne attı.

Neden bilmiyorum ama bu hareketi bana komik bir şeyi çağrıştırmıştı; Çaktırmadan gaz çıkartmaya çalıştığımızda yaptığımız hareketi andırıyordu. Aklıma gelen düşüncelerle gülümsedim ancak burnuma dolan ağır koku ile aniden gülen yüzüm soldu ve hafifçe öksürdüm.

Ne oluyordu yahu? Bu kokuda ne?

Bakışlarım Sinan'ı bulduğunda hafifçe yüzünü buruşturup elini yüzünün önünde salladığını gördüm.

Göze Göz Dişe DişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin