"Deniz şaka yapıyorsun herhalde?"Caner'in sesiyle olduğu yerde irkildi Deniz. Kabul olmayacağını bile bile içinden az önce olanları görmemeleri için dua ederek onlara döndü.
"Ne oldu ki canım Caner'im?" Dedi büyük bir ümitle. Ama Caner'in yüzündeki sinirli ifadeyle tüm Ümit'leri yerle bir olmuştu.
"Deniz afedersin ama gerizekalı mısın sen? Böyle bir şey yapıyor olmanın başka açıklaması yok çünkü! "
"Ya bak açıklayabilirim..."
"Neyi açıklayacaksın Denizciğim? Salaklığından başka bir şeyi mantıklı argümanlarla açıklayamazsın şu anda bize çünkü de."
Ve Gamze'nin tepkisiyle onun kendini koruyacağına dair umutları da yerle bir olmuştu.
"Saçma sapan konuşmayın ya derse geç kalıyoruz çıkışta söz anlatacağım her şeyi."
"Ya sikerim dersini Deniz çık yukarı konuşacaklarımız var seninle. "
Caner bu üslupla konuşuyorsa eğer Deniz ona asla itiraz edemeyeceğini biliyordu. Ki şimdi yanında bir de kafa sallayan Gamze varken hiç şansı yoktu. Paşa paşa yukarı çıkacaktı. Derste açıklama düşünme ihtimali ortadan kalkınca bunun için elindeki tek zaman asansördeki zamandı. Evde Melis'in olmaması için dua etti. Bu üçlü birleşirse biterdi. Aynı anda açıklamasını düşünmeye devam ediyordu. Evin kapısını açarken önce onların ne kadarını gördüğünü öğrenip sonra kendi konuşmaya karar verdi. Tabii "sonuna kadar inkar" planı hep devrede olacaktı. Salona girdiğinde koltukta oturan Melis'i de görünce kafasını iki yana sallayarak kısık sesle "İşte şimdi bittim. " dedikten sonra üste çıkma felsefesini devreye sokarak sinirle dönerek:
"Evet ne var anlatın dinliyorum. Derse gitmemizi engelleyecek kadar önemli ne yapmış olabilirim?" dedi. Ama demesiyle pişman oldu çünkü plan ters tepmişti. Caner önce ona yaklaşıp "otur şu koltuğa" diye sinirle tısladıktan sonra salonda birkaç kez volta attı. Bu sırada Gamze de sinirle bacağını sallıyordu. Deniz hızla Caner'in söylediğini yaparken Melis ise hiçbir şey anlamamış bir ifadeyle konuştu:
"Ne oluyor be burada?"
Caner sinirle kükredi:
"Ev arkadaşına sor bir bakalım ne oluyor? Nasıl bir gerizekalı hocasıyla okula iki sokak kala öpüşür açıklasın sana!"
Melis şaşkınlıkla Deniz'e doğru dönerken Deniz oturduğu yerde kıpkırmızı kesilmişti. Ellerini alnına yaslayıp yüzünü gizlemeye çalıştı ama başaramıyordu.
"Bak bir de kızarıyor çıldıracağım! Kızım hadi bir bok yiyorsun niye okulun dibinde yapıyorsun ya koskoca İstanbul'da yer mi kalmadı Allah aşkına?"
Melis ise durumu ancak kavrayabilmişti.
"Dün gece neredeydin sen Deniz?"
Deniz koltuğa daha da gömüldü. "Ah be Melis, sen bari çaktırmasaydın bunu" diye içinden geçirirken, dışından
"Tahmin ettiğiniz yerdeydim." Diyebildi utanarak."Aferin Denizciğim, aferin. Nereden gittiniz evine söyle bakalım? Paparaziye falan da yakalanmadın inşallah?"
"O kadar kafam çalışıyor herhalde Gamze ya. Evinde buluştuk."
Gamze "Bravo bunu akıl edebilmişsin. " derken Caner daha da sinirlenmişti.
"Kızım başka adam mı kalmadı ya? Ulan hocan o senin hocan. Sen salak mısın yakacaklar lan yüksek lisansını gerizekalı. "
"Ya tamam yaptım bir hata be ne abarttınız sanki okulun ortasında öpüştüm adamla. Bu arada sadece burada öpüşmem hataydı yoksa dün gece gayet güzeldi yani. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TENLERİN SEÇİMİ
RomanceHayatı her zaman hafife alan, kadınları umursamayan, çapkın bir adam; yaşanabilecek en zor şeylerden birini yaşayan, aşka güveni kalmamış, kendini tek gecelik ilişkilerle avutan bir kadın, ve ikisinin de alışık olduğu bir gece... Bir kişi bir insanı...