Oğuz tüm cesaretini toplayıp kapının önüne geldi, buraya kadar elinde olan telefonu cebine koyup derin bir nefes çekerek kapıyı çaldı;
"Oğuz."
"Bahar."
"Seni burada görmeyi beklemiyordum."
"Açıkçası ben de burada olmayı beklemiyordum ama, kendimi burada buldum."
"Gel lütfen, gir içeri."
Bahar Oğuz'u gördüğüne gerçekten şaşırmıştı. Kendisine döneceğini adı gibi biliyordu zaten, Oğuz Bahar'sız yapamazdı, ama bu kadar çabuk olduğuna inanamamıştı.
"Kahve içer misin?"
"Hayır, gerek yok, şu an sadece senin yanında olmaya ihtiyacım var."
"Nasıl oldu da kendini burada buldun Oğuz? En son konuşmamızda hayatından çıkmamı istiyordun."
"Allah kahretsin ki kendimi senin yanından daha güvende bulduğum hiçbir yer yok Bahar. Bunu nasıl yapıyorsun bilmiyorum ama senin yanında olduğum gibi kimsenin yanında olamıyorum, kimseye bu kadar yakın hissedemiyorum. Buna Deniz de dahil. Beni aldatsan da, kandırsan da bu böyleydi hep."
"Oğuz ben ne diyeceğimi bilemiyorum şu anda. Sana bunları hala hissettirebilmek mutlu etti beni. "
"Çok uğraştım Bahar, kendimi senden kurtarmaya, senden başkalarıyla mutlu olmaya çok uğraştım ama dönüp dolaşıp sende buluyorum işte kendimi."
Bahar mutlulukla gülümsedi. İşte tam da bunu bekliyordu. Oğuz ondan başkasını sevemezdi, kimseye Bahar'a hissettiklerini hissedemeyecekti işte. Bunu anlayabilmişti sonunda. Kalkıp Oğuz'asarılmaya yeltendiyse de Oğuz onu durdurdu:
"Dur biraz, içimdeki her şeyi dökmem gerek. Sonrasında hiç ayrılmayacak şekilde birleşeceğimizi umuyorum Bahar'ım."
"Oğuz bu barışmak istediğin anlamına mı geliyor gerçekten?"
"Anlattıklarımdan sonra eğer sen de istersen..."
"Bunu bu kadar uzun zaman bekledikten sonra kabul etmeyeceğimi mi düşünüyorsun gerçekten Oğuz?"
"Dediğim gibi Bahar, kendimi senden uzak tutmaya çok çaba harcadım, buna en çok yaklaştığım insan Denizdi muhakkak ama onunla da senin yüzünden ayrılınca bunun bana Allah'ın bir işareti olduğunu düşünüyorum artık. Benim senden başkasını sevemediğime dair bir işaret. İşte bunu da nasıl başardıysan eğer, onunla bizi ayırman benim kendimi sende bulmamı sağladı. Bunu nasıl başardın Bahar ne olur anlat bana."
Bahar şaşkındı, demek Deniz anlatmıştı her şeyi. Yoksa bunu Bahar'ın yaptığını Oğuz nasıl bilebilirdi ki?
"Sizi ayırmak derken Oğuz, bilmiyorum Deniz sna ne anlattı ama..."
"Bahar, beni yanlış anladın, Deniz bir şeyler anlattı evet, ama bu benim sana olan aşkımı arttırdı sadece. İnkar etmene gerek yok, rahat ol, seninim artık hep seninleyim."
Oğuz bu sözlerin ardından Bahar'ın elini tuttu, ardından tuttuğu bu eli öptü. Bahar'ın şaşkınlığı katlanarak artıyordu. Aylardır hayalini kurduğu şey sonunda gerçekleşmişti işte.
"İşte, her şeyi bu anı yaşamak için yaptım Oğuz. Anlatmamasını söylemiştim o küçük şeytana ama madem ki anlattı, yaptığım her şeyi senin beni nasıl sevdiğini anlaman için yaptım. Şükürler olsun ki bunu sonunda anladın, biz ayrılamayız, başkalarıyla olamayız, biz birbirimize aidiz sevgilim."
Oğuz bunları duyunca gülümsedi.
" Geç oldu ama bunu ben de anladım Bahar. Nasıl başardın bunu? Ne söyledin de Deniz'i benden ayrılmaya ikna ettin?"
Bahar kendinden emin bir şekilde oturduğu koltukta dikleşip yaptığı her şeyi anlattı Oğuz'a. Oğuz sabırla bütün yaşananları dinledikten sonra Bahara yaklaşıp sarıldı ve kulağına yaklaşıp fısıldadı;
" Gerçekten bu yaptıklarının beni sana bağlayacağını düşündün yani öyle mi? Ben bu kadar mı aptal görünüyorum oradan bakınca Bahar?"
Bahar ne olduğunu anlayamamıştı. Oğuz hemen ondan uzaklaşıp cebinden telefonu çıkardı ve önceden ayarladığı ses kaydını durdurdu.
"Anlattığın her şeyi kaydettim Bahar. Bu anlattıkların şantajdan yargılanmana yeter de artar bile. Deniz'e zarar verecek tek bir hareketinde bu kayıtların hepsini kullanırım emin ol. Bana yaptıklarından sonra sana dönmeyeceğimi sana daha kaç kere anlatmam gerek bilmiyorum ama bu hayalini sil at kafandan. Benden de Deniz'den de uzak dur bundan sonra. Yoksa olacaklardan ben sorumlu olmayacağım. Biz bittik, biz diye bir şey olmayacak bundan sonra, bunu bitiren tek kişi de sensin, sok kafana artık."
Oğuz bunları söyledikten sonra Bahar'ın cevabını dahi beklemeden evden çıktı. arabasına binip uzaklaşırken aklında sadece Deniz'e duyduğu özlem vardı.
XXX
Melis uykusundan çalan telefon sesiyle uyandığında saat gece yarısını çoktan geçmişti. zorlukla yataktan kalkıp telefonu açtı:
"Melis, kusura bakma gecenin bu saatinde rahatsız ettim ama Deniz'i arasam açmayacaktı, biliyorsundur olanları."
"Oğuz sen misin?"
"Evet Melis, uyanman gerek artık benim Oğuz."
"Tamam, uyandım. Dinliyorum Oğuz, ne oldu bu saatte?"
"Melis sabahı beklerdim ama dayanamam şu anda rica etsem kapıyı açar mısın? Deniz'le acil konuşmam gerek."
Melis ne olduğunu anlayamasa da cevap verdi;
"Tamam açıyorum, sen kapıda mısın?"
"Evet."
Melis hızla kapıya koşup açtı. Oğuz karşısındaydı.
"Kusura bakma Melis uyandırdım seni de."
"Önemli değil de ne oldu bu saatte?"
"Korkma kötü bir şey değil, Deniz odasında mı?"
"Evet."
Oğuz mutlulukla Melis'e sarılırken aynı zamanda teşekkür ettikten sonra ayrılıp Deniz'in odasına yöneldi. Deniz yatağında yatıyordu. Hemen yatağına gidip köşesine oturduktan sonra bir süre onu izledi. Neredeyse Bahar yüzünden onu kaybedeceğini düşündükçe çıldıracak gibi oluyordu. Deniz'i kaybedeceğini düşünmek -hem de Bahar'ın aptal düşünceleri yüzünden- onu kısa bir süre de olsa korkutmaya yetmişti.
Oğuz Deniz kapıdan çıktığı an ona son bir kez sarılmak isteğiyle kapıyı açıp peşinden koşacakken bir anda Deniz'in yanında Bahar'ı görünce her şeyi anlamış ve saatlerce ne yapabileceğini düşünmüştü. Bütün gün kulağında Bahar'ın cümleleri çınlamış ve ondan alacağı intikamın nasıl olması gerektiğini planlamıştı.Sonunda her şeyi bitirmişti. Deniz'in yanındaydı yine, bu kez hiç ayrılmamak üzere...
"Deniz, Deniz, hadi uyan canım, ben geldim."
Deniz gözlerini zorlukla açtı. karşısında Oğuz'u görmeyi beklemiyordu.
"Oğuz, senin ne işin var burada?"
"Bir uyan önce, her şeyi anlatacağım."
Deniz kendine gelmeye çalışırken bir yandan da Oğuz'un söylediklerini idrak etmeye uğraşıyordu.
"Oğuz ne oluyor, sen nasıl girdin içeri? Konuştuklarımızdan sonra hala ne yapıyorsun burada bitti ...."
Oğuz Deniz'in ağzını kapatıp yanağına küçük bir öpücük bıraktıktan sonra konuştu:
"Anlattıktan sonra dinletirim diye düşünmüştüm ama anlaşılan sen susmayacaksın. Dinle sonra konuşacaklarımız var seninle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TENLERİN SEÇİMİ
Roman d'amourHayatı her zaman hafife alan, kadınları umursamayan, çapkın bir adam; yaşanabilecek en zor şeylerden birini yaşayan, aşka güveni kalmamış, kendini tek gecelik ilişkilerle avutan bir kadın, ve ikisinin de alışık olduğu bir gece... Bir kişi bir insanı...